#Dolunay
Şuan burada bulunduğuma inanamıyordum. Gerçekten aptal olmalıydım. Daha dün bu saatlerde gözlerimin önünde adam öldüren kişinin bana ceza vermesi için tıpış tıpış ayağına gelmiştim. Belki beni öldürecekti? Neye dayanarak gelmiştim ki?
Üstüne üstlük bir de onu bekliyordum. Büyük ihtimal benim buraya kendi ayaklarımla gelecek kadar salak olmadığımı düşünmüş bu yüzden de gelme zahmetine girmemişti.
Daha fazla soğukta beklemeyip merdivenlerden kalktım. Dün gözümün önünde öldürülen adamın cam mavisi gözleri aklımda belirirken ürperdim.
Harabeye dönmüş parkın çıkışına hızlı adımlarla ilerledim. Demir kapıdan çıkmadan önce parka son kez göz gezdirdim. Son olarakta ayın bugün hangi şekilde olduğuna baktım. Bu parkta tek sevdiğim şey buydu. Bu yüzden her gün buradaydım.
Arkamı döner dönmez dün siyahlar içindeki adam karşımda durmuştu ama daha yakındı.
"Gelmezsin sanmıştım..."
"...Sözünde kızmışsın, bunu sevdim."Omzuma çarparak parkın içine girdi. Kaçmak-kaçmamak arasında ikilem yaşarken o çoktan paslanmış, gıcırtılı salıncağa oturmuş sigarasını yakmıştı. Göz göze geldiğimizde yanındaki salıncağı işaret etti.
Ürkek adımlarla yanına ilerledim ve salıncağa oturudum. 15 dakika boyunca ne o ne de ben ağzımı açmıştım. Dayanamadım ve konuşmayı başlattım.
"O adamı neden öldürdün?"
Bu soruyu sormamı beklemiyordu ki şaşkınca bana baktı, ardından gülümsedi.
"Çok mu merak ediyorsun?"
Bunu bekliyormuş gibi kafamı olumlu anlamda salladım. Açıklamasını çok merak ediyorum. Neden öldürmüş olabilir ki?
"Kendimce sebeplerim var."
İstifini bozmadan söylemişti. Bu mu bu kadar mıydı yani' Kendince sebepleri varmış'. Bir adam öldürmüştü. Bu bir suçtu. Yakalanırsa hapise bile girebilirdi. Doğrusu ne sanıyordum ki bana onu neden öldürdüğünü mü anlatacaktı.
"Dün gecenin bir yarısı bu parkta ne işin vardı çok merak ediyorum."
Biraz bekledim. Söylemek ve söylememek arasında kaldım. Ama bir daha bu adamı nerde göreceğimi düşünüp söylemeye karar verdim.
"İki yıldır her gece buraya gelir gökyüzünü izler ve ayın aldığı şekilleri izlerim. Bu beni hem rahatlatıyor ve biraz olsun...uzaklaştırıyor."
"Neyden?"
Gözlerine baktım. Evet belki bir daha bu adamla görüşmeyecek olabilirdim ama bu onunla bu konu hakkında konuşabileceğim anlamına gelmiyordu. Hala cevap vermediğimi anlayınca gözlerini bitmek üzere olan sigarasından ayırıp bana sabitledi.
"Bir derdini yabancıya anlatmak daha kolaydır, bu yüzden rahatla ve devam et."
"Şuan bunun ne yeri ne de zamanı zaten buraya gelmem de seninle bu şekilde konuşmam bile çok saçma."
"Gelmeni bende beklemiyordum ama beni şaşırttın. Eğer hergün buraya geleceksen daha çok karşılaşacağız."
Anlamsız bakışlarımı gönderdim. Buna karşılık açıklama yapma gereği duydu.
"Bu aralar benim de yeni mekanım burası."
Eliyle parkı ve biraz tepede ama görünen iki katlı tek başına müstakil evi gösterdi. Salıncaktan kalktı ve eve doğru ilerlemeye başladı.
"Ceza?..."
Soruşuma karşın kısa bir kahkaha attı. Bana doğru döndü. Gözleri üzerimde oyalandı. Ciddi misin der gibi bakıyordu. Umursamazlık bürülü olan gözlerinde şaşkınlık gördüm.
"Belki başka zaman şimdi evine git küçük."
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Zamanı/(Haziranda Devamı Gelecek)
Teen FictionSessizlik ve Yalnızlık... Çoğu insanın canını sıkarken bana iyi gelen şeydi sessizlik. Kendisiyle yüzleşmekten korkan insanlar sevmezdi ama bana iyi gelen şeydi yalnızlık. Ben yalnız büyümüştüm örnek alacağım öğüt alabileceğim kimse olmamıştı. Kendi...