Deniz ve Berke'nin Eren'e gıcık olmasının nedeni; ben bunca yıldır Eren'e karşı bişeyler hissederken, onun bu ilgimi fark etmemesi ve sevgilisi olmasına rağmen bana karşı sergilediği bu yakın tavrıydı.Berke "Ne istiyormuş?" derken Deniz, "Sana ne dedi?" diye sordu. Bu sırada Pınar tartışacağımızı anlayarak bizi localardan birine çekiştirdi
İçeriye girdiğimizde "Gizem'le ders çalışacağız. Kendisinin de yanımızda durmasının bir sorun olup olmadığını sordu." dedim hemen, işin işine birazcık yalan katarak.
"Sen ne dedin peki?" dedi bu sefer Deniz sakince.
"Olmadığını, isterse yanımızda durabileceğini söyledim." dedim.
Berke "Ne? Nasıl ya!" dedi şaşkınlıkla "Ceren bunu nasıl söylersin? Onlarla birlikte ders mi çalışılır? Hem sen ne diye kabul ediyorsun ki? O iki aşk böceği gidip birlikte çalışsınlar neden sende gidiyormuşsun? Gitmeyeceksin." diye yüksek sesle ve emir verir gibi konuşunca Ecem, elini Berke'nin göğüsüne çarparak geri itekledi ve "Laflarına ve ses tonuna dikkat et Berke!" dedi sertçe.
"Gizem'le ders çalışacağını neden bize söylemedin?" dedi Deniz bu seferde.
"Çünkü yaptığım herşeyi size sorarak yapmıyorum Deniz." dedim.
"Bize sormuyor olman haber vermemeni gerektirmiyor Ceren." dedi Berke sertçe.
Ahhh! Her zaman birazcıkta olsa kendisini sakinleştirmeye çalışmak yerine sinirini benden çıkarmaya çalışıyor olmasından nefret ediyorum!
"Pardon ama günde elli bin kişiyle konuşuyorum, sınav haftalarında da bir çok kişiyle oturup ders çalışıyorum. Ve bu Gizem'le ilk çalışmamız da değil. Daha önce de defalarca kez çalıştık ve hiç birinizden izin almadım. Şimdi de karşıma geçip bana emir verir gibi cümleler kurmanız gereksiz. Gideceğim ve hiç biriniz bu konuda birşey yapamazsınız!" dedim sesimi yükselterek ve locadan çıktım.
Deniz gelip kolumu tuttuğunda çantamın yanına yetişebilmiştim. Sinirlendiğini biliyordum ve sakin kalmaya çalıştığı da belliydi. Ben üzerlerine çok fazla gitmemeye çalıştıkça, onlar bu konuda üzerime çok geliyorlardı. Özellikle de Berke.
Deniz "Ceren neden burada çalışmıyorsunuz da başka bi yere gidiyorsunuz ben onu anlamıyorum. Madem öyle gelin burada çalışın." dedi hâlâ kolumu tutarken. O sırada Berke ve kızlar da yanımıza gelmişlerdi.
"Eren'in konsantrasyon sorunu varmış. O yüzden gidiyoruz." dedim ve kolumu çektim. İkisini de karşıma alarak "Bakın, ben üzülmeyeyim diye karşı çıktığınızı biliyorum. Niyetim sizin tersinize iş yapmak değil. Beni sevdiğinizi, beni düşündüğünüzü zaten biliyorum. Ve ben iyiyim. O kafanızdan ne geçtiğini bilmiyorum ama şu davranışınız bana kendimi aciz hissettirmekten başka birşey yapmıyor." dedim içimden geçeni söyleyerek.
"Ceren," dedi Berke ellerini omuzlarıma koyarak "Sana o şekilde hissettirdiğim için özür dilerim ama üzülmemen için böyle davranıyorum." diye ekledi.
Kafamı kaldırmadan gözlerimi Berke'ye çevirip " Ha kıskandığın için değil yani" diye sorarcasına konuştuğunda "Yaanii oda var tabi" dedi harfleri uzatarak.
Pınar sonunda sessizliğini bozarak aile fertlerini yatıştıran anne edasıyla "Hadi sen git, işin bitince araşırız." dedi ve gülümsedi. Minnetle gülümsememe engel olamadım tabi bende.
Pınar böyleydi işte. Her zaman bizi yatıştıran, aramızdaki gerginliklere köprü inşa eden, bu küçük 5 kişilik ailemizin en olgun kızı, annesiydi.
İçimdeki onay alma hissiyle Deniz ve Berke'ye döndüm. İkisi de hoşnutsuzca boyun eğdiler ama bunun acısını çıkaracaklarından emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudumun Notaları
RandomYaşadığı her şeye rağmen hayatındaki insanlara körü körüne bağlanmış bir genç kızın hikayesi.. Hayatının en zorlu dönemlerine tanıklık edeceğimiz Ceren'in hikayesinde, kan bağı olmadan da aile olabilineceğine, sahip olmadan ve hiç karşılık görmeden...