Ne kadar süre geçmişti bilmiyordum ama uzun süredir ders çalıştığımıza emindim.Eren'in gerçekten konsantrasyon sorunları vardı çünkü ilk başladığımız zamanlarda telefonlarımız titrediğinde bile hemen konudan sapıyordu. Bu yüzden bende telefonlarımızı alıp mutfağa götürmüştüm.
Anlattıklarımı çok iyi dinlemişti ama ezber yapması gereken konularda vardı. Ezber yapmak istiyorsa hareket etmesinin çok faydası olacağını söylediğim için bir ara salonda dolaşıp son konuyla ilgili olan hesap kodlarını ezberlemeye çalışmıştı.
Hepsini bir anda ezberleyemeyeceği için en çok kullanılanları kağıda yazıp eline tutuşturmuştum.
Aslında kolay anlayan birisiydi, bu da zeki olduğu anlamına geliyordu. Muhtemelen derslerini dinlemiyordu.
Onunla ilk defa ders çalışıyorduk ve onunla ders çalışmak çok eğlenceliydi. Sadece iki sefer ara vermiştik ama o hiç şikayet etmemişti.
Sürekli gülüyor ya da tartışıyorduk, bazen de benimle yarışmaya çalışıyordu. Gerçekten eğlenceliydi. Yani biz eğleniyorduk. Ve evet ben çok rahattım. Kendimi hiç kasmamış, içimden geldiği gibi davranmıştım.
Ona çözmesi için hazırladığım soruları çözerken daha doğrusu çözmeye çalışırken, ben yarına kadar çalışabilmesi için sınavda çıkabilecek önemli konuların özetini çıkarıyordum.
Sanırım derse çok fazla dalmışız, ne kapının çaldığını, ne de Ersin'in içeri girip karşımıza dikildiğini farketmemiştik.
Ersin'in "Heeyy!" diye bağırışını duyunca istemsizce korkuyla irkilmiştim. Sonunda bizden bir tepki aldığını farkedince "Hele şükür. Zile kaç kere bastım ve kaç kere seslendim haberiniz var mı?" diye söylendi.
"Oğlum dalmışız işte ya. Emre nerde?" dedi Eren karşılık olarak.
"Aysel'i bırakmaya gitti. Bu arada hoş geldin Ceren." diyerek bana döndüğünde "Hoş buldum, sende hoş geldin." dedim gülümseyerek.
"Hoşbuldum. Ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum, siz devam edin." dedi ve yukarı çıktı.
Eren'e baktım. Bir süre Ersin'i izledikten sonra bana döndü. "Sen onun kusuruna bakma. Devam edelim mi?" diye sordu.
"Olur." demekle yetindim ve özet çıkartmaya devam ettim. Bir kaç cümle daha yazdıktan sonra yaptığım özeti bitirdim.
Yazdığım defter sayfasını yırtacağım sırada Eren, "Offf!" diyerek başını elleri arasına aldı. Yanına yaklaşıp ne olduğunu sorduğumda soruyu çözemediğini söyledi.
"Bir bakayım." dedim ve defteri önüme çektim. Önce soruyu seslice okudum, ardından "Bak şimdi.." diyerek sorunun çözümünü anlattım.
"Konuşmamı bitirdikten sonra yüzüne bakarak "Anladın mı?" diye sordum.
Kemirdiği, daha doğrusu kemirmeye çalıştığı kalemi ağzından çıkardı ve deftere bakarak "Anladım." dedi. Sonra da "Bazen kendime neden bu mesleği seçtiğimi soruyorum ama hiç bir mantıklı açıklama bulamıyorum." dedi kaşlarını çatarak.
"Muhtemelen Gizem seçtiği içindir." diyerek ona en mantıklı açıklamayı sundum bende gülerek.
"Ahh. Tabi yaa, haklısın. Muhtemelen o yüzden. Acaba o neden bunu seçti ki? Sahi sen neden seçtin? Yanlış anlama, kesinlikle çok iyi olmuş bu mesleği seçmen. Yani benim için. Yoksa kim benim özel öğretmenim olurdu?" dediğinde gülümsememe engel olamadım.
"Gizem'i bilmem ama ben, yani biz Deniz için seçtik. Biliyorsun Deniz'in babası Mali Müşavir. Dolayısıyla oğlunun da kendi yolundan ilerlemesini istedi. Bizde birbirimizden ayrılmamak için hep birlikte geldik bu okula." diye gereksiz bir açıklama yaptım ve "Ayrıca evet haklısın, yoksa kim senin özel öğretmenin olurdu.." diye sırıtarak ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudumun Notaları
RandomYaşadığı her şeye rağmen hayatındaki insanlara körü körüne bağlanmış bir genç kızın hikayesi.. Hayatının en zorlu dönemlerine tanıklık edeceğimiz Ceren'in hikayesinde, kan bağı olmadan da aile olabilineceğine, sahip olmadan ve hiç karşılık görmeden...