31 Mayıs 1989...
Lise yıllarım... Okumak dışında yazmak dışında sosyal faaliyeti olmayan, mekan olarak İnebolu Halk Kütüphanesi dışında sosyal mekan tanımayan ve daha o yıllarda okul dergisi ile (Gün Sizin) gazeteciliğe ilk adımı atıp ilk matbaa ile Rahmetli Fethi Yıldırım abinin sahibi olduğu Yeni İnebolu Gazetesi'nde 'Gençliğin Mektubu' köşesinde tanıştığım yıllar...
Ve 27 yıldan bu yana bir mum gibi aydınlatma çabasıyla eriyip giden ve bu gün acısı tatlısıyla geride kalan gazetecilik yaşamında tek bir tane bile TEKZİP yazmayan maruz kalmayan biri olarak o kadar mutluyum ki...
Bugün gelinen noktada idolüm rol modelim Rahmetli Fethi abi, hemşerim Rıfat Ilgaz, kimyamın temellerini atan ilkokuldan liseye ve hatta Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyelerinden aldıklarım üzerine beni ben yapan sevgili dostlarım, hoşgörüsüyle eleştirdiğim büyük küçük tüm sevdiklerim, elbette hayatımda önemli bir yer tutan ve benim kendimi keşif yolculuklarımda bana hep katlanan yoldaşım ve tabiki hayatta tek aşkım kızım Eylül'de dahil olmak üzere beni değerli kılan herkese müteşekkirim.
Gazeteciliği meslek olarak edinmiş onurlu ve bağımsız tüm meslek duayenlerinin izinde halk için halka göre ve hakkı gözeterek icra etmeye özen gösterdiğim bu güzide mesleğe iyiki dahil olmuş yaşamışım dedirten mesleki paydaşlarıma da selam olsun.
27 yıl...
Her anını yaşayarak tekrar andığım vizör ve kalem dışında edevatı olmayan bir kardeşiniz olarak bu mutlu günümü paylaşmak istedim...
İyi ki varsınız...
Selam ve dua ile...
KARA KUTU
Bir beyaz sayfaydım ben ömür kitabının yazılması için boş bırakılmış kısmından...
Küçük bir kasabadan dev bir metropole uzanan ve belki de yeniden küçük bir kasabada yapayalnız meyvesi bile olmayan bir ağacın gölgesinde ebedi uykusuna çekilecek bir kasaba çocuğunun hikayesinin yazıldığı beyaz bir sayfa...
Her satırı hayatım dediğim ve sizin belki de birkaç saat içerisinde okuyup bitireceğiniz ya da kapağını bile açmadan bir köşeye fırlatıp atacağınız 25 yıllık bir yorgunluk öyküsü... Her insan bir kitaptır gerçi, sadece bazılarının yaşamından izdüşümleri kağıda aktarmaya cesareti yoktur, bazıları ise bir başkasının kaleminde bir kahramandır. Öyküsü yazılacak bir adam olamadım hiç ya da yazmaya cesaret edemediler. Halbuki geçen 25 yılda üzerime yazılan her satırı şu an bir film karesi gibi yeniden anımsıyor okuyorum kelimesi kelimesine.
Kurşun denildiğinde sadece matbaada harf kutuları içinde bir şablona dizilen kelimeleri oluşturan kalıplardı bildiğim, kimseyi öldürmezdi... Sonra öğrendim kurşunun bir kalem ya da dizgi materyali olmayıp masum insanların kanını dökmeye yaradığını... Büyük şehrin ara sokaklarında ilk şahit olduğum saldırıda yerde uzanıvermiş ve gözleri yarıaçık delikanlının eliyle gizlemeye çalıştığı yeri delip ciğerlerine işlediğini kurşunun... Ama benim kurşunum sadece kalemdi... Bir de mürettip tezgahındaki harfler...
Türk İstiklal Mücadelesi'nin önemli duraklarından biri olan ve kayıkla kağnının destan yazdığı küçük bir kasabada doğmuşum. Tıpkı o kasaba gibi küçük hayallerimiz olmalıydı aslında ama o kasaba gibi büyük ülkülerimiz de olacaktı elbette... Tüm limanları gözetim ve işgal altında olan memleketin cephane sevkiyatı için en uygun kapılarından biri olan İnebolu, cepheye ulaştırılacak mühimmatı canı bahasına denk kayıklarıyla kıyıya oradan da sırtta İkiçay mevkiine ve oradan da uzun ve meşakkatli bir yol üzerinden kağnılarla ve yine çoğunca sırtta taşırken torunlarına bırakacakları vatan için umut olan İnebolu... Kadın yaşlı çocuk... Küçük kasabanın koca yürekli insanlarının omuzlarından kayıkla kağnının destanını yazan memleketin bahtı ne yazık ki coğrafi ve tarihi yapısı itibarı ile hayalleri gibi asla büyüyemedi. Bu gün bile küçük olsun benim olsun diyenlerin sıcacık yürekleriyle ısıttığı küçük bir kasabadır İnebolu...
![](https://img.wattpad.com/cover/77272833-288-k623898.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KUTU
Tarihi KurguLise yıllarım... Okumak dışında yazmak dışında sosyal faaliyeti olmayan, mekan olarak İnebolu Halk Kütüphanesi dışında sosyal mekan tanımayan ve daha o yıllarda okul dergisi ile (Gün Sizin) gazeteciliğe ilk adımı atıp ilk matbaa ile Rahmetli Fethi Y...