Işığın kaçmak istemediği, galaksinin merkezindeki kara deliğin dahi erişemeyeceği kadar güçlü bir çekim etkisi ile yapışır yapbozunu arayan parçalar sonsuzluğun halısına; yapbozunun can parçası sayesinde.
Tıpkı sesteş kelimeler gibi sonsuzluğun serüveninde her kelime olağan kelimelerden farklı ve sadece sana özel. Sevgin, inancın ve hayal gücün yapbozunun can parçası... Bu parçanın benliğin ve en yakın dostun ile yaptığı sinerji o kadar büyük ki, Büyük Sloan Duvarı bile yanında mikroskobik boyutlarda kalır.
Bulutsuz bir gecede gördüğün pozitif gücün eseri yüzlerce yıldızı yapbozuna ulaşan parçalar olarak hayal et. Göremediğin her yıldızı ise yapbozunu arayan parçalar... Teleskobunu geliştirdiğinde parçaların hedefine ulaşacaktır.
Kutup Yıldızı ve yapbozun can parçası birbiri ile o kadar benzer ki, bir sayısal denklik birçok kapıyı ardına kadar açtı ve her bir benzerlik sesteş kelimelere bir yenisini ekliyor. Üç yıldızdan oluşan Kutup Yıldızı daima aynı yerde ve çağlar boyunca "yön gösterici" olarak kabul edilmiş, tıpkı can parçan gibi. Sevgi, inanç ve hayal gücüne en başından itibaren sahipsin ve sana bahşedilen kutup yıldızın yön göstericin.
"Ruh ikizimin olacağını sanmıyorum, hatta bu söz öbeğini neden kullanıyorsam? Sahi, neden kullanılıyor ki, gerçekten ruh ikizini bulan var mı? Kafamı yastığa koyduğumda aklıma gelen şeye bak, klişelikten ötesini arıyordum ama... Bir dakika, ya klişeliğin içinde bir sır varsa? Tıpkı evrenin verdiği tesadüfi kutup yıldızı hediyesi gibi beynim de bana böyle bir hediye verdiyse? En yakın dostumun hediyesini geri çeviremem, düşünmeliyim. Evet, en son yapbozun can parçasındaydım ve hayal gücü, inanç ve sevginin büyük bir sinerji içinde olduğunu yazıyordum. Peki bu sinerji ile ruh ikizliğini nasıl bağdaştıracağım?" (03.03.16 – 18:38 | Yazının arasındaki bir saatlik uykudan önce...)
Ruh ikizinin olduğunu hayal ediyorsun, hayal gücün inancını körüklüyor ve bu gerçeğe inanmak istiyorsun; yapbozunun can parçasının beynin ve kalbin ile yaptığı sinerji gibi bir sinerji düşlüyorsun ruh ikizinle. Sonuçta ruh ikizin, böyle büyük bir sinerjinin olması garipsenemez. Ve ona duyduğun sevgiyi hissediyorsun, yoğunluğu... İnanmak istiyorsun buna ama bu süreçte imkansızlık dürtüleri yokluyor zihnini, bunun gerçek olmayacağını... Ama hiçbir güç bu sinerjiyi bozamaz, bu yüzden bu klişe insanoğlu var oldukça devam edecek :) Peki bu negatif dürtüler nereden çıktı? Sinerjinin gücü umutsuzluğu, inançsızlığı rahatlıkla alt etti ama neden yokladı zihni, benliği? Sinerjide bir pürüz mü var? Mesela hayal gücünün sınırlanması gibi?
Ruh ikizini bir bedenle, sınırlandırılmış aşk kelimesiyle sınırlandırmayacak kadar yüksek bir hayal gücüne, inanca ve sevgiye sahipsin. Yapbozunun can parçası pozitif gücün olduğu her yerde var ve bu parçaya içindeki çocuğu hatırlayarak ulaşman teleskobunu yenilemeni sağlayacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozunu Arayan Parçalar
Non-FictionBaşlamadan önce: Parmaklarından doğru kelimelerin dökülmesi için yağmur duası misali çaba sarf etmene gerek olmadığının farkındayım. Kelimeleri doğru seçmenin merkezinin 'benliğin' olduğunun da... Kendimi on üzerinden sınıflandırmayacak kadar çok iy...