Sessizliğin sesini ilk kez dinlemeye başladım; zihnim, yerini ruhumun kusursuz derinliğine bırakıyordu. Yeni düşüncemi beklerken benden uzaklaşan zihnim, aldığım her nefes ile birlikte tüm hücrelerimi sonsuz enerji ile dolduruyordu. Zihnimle birlikte zaman illüzyonundan da uzaklaşıyordum; şimdide, An'daydım. Zamansızlık, içimdeki çocukla birlikte bana hiç olmadığı kadar yakındı. Doruk'un saf kaynağı ile göz gözeydim. Bana gülümsüyordu; gülümseyişi, tüm yaşamın kapılarını ardına kadar açmıştı. İç sesim zihnimin duvarlarını aşarak tüm benliğime ve varlığıma ulaştı. Ondan almam gereken mesajı almıştım, tek yapmam gereken gözlerimi kapamak ve gerçekten daha gerçek görünen o rüyaya kendimden hiç olmadığım kadar emin bir adım atmaktı.
Gerçeklik algımı yerle yeksan eden bu rüyada, karnımda kelebekler uçuşturan bir boyutta olduğumu hissediyordum. Burası, mantığımı değil, duygularımı ve duygularımın ötesindeki sonsuzluğu barındırıyordu. Ucu bucağı görünmeyen ve yaşamımda ilk kez gördüğüm yüzlerce canlıyla bir aradaydım. Ağaçların her biri birbiriyle bağlantılıydı ve her bir ağaç bambaşka bir renk ve yapıdaydı. Böylesine büyüleyici bir yerde mantığımın yerini duygularıma bırakması son derece doğaldı. Bir süre sonra şaşkınlıktan donakaldım, karşımda daha henüz keşfettiğim içimdeki çocuk büyük bir olgunlukla ve tebessümle duruyordu. Çok kısa bir sürenin ardından söze girdi.
"Aklını kurcalayan tüm soruların farkındayım. Şu an konuştuğun kişi senin ta kendin; aynı zamanda içinde bulunduğun tabiat, en yakın arkadaşın, ailen, hayatlarında henüz karşılaşmadığın sonsuz sayıda varlık. Ben her şeyim, koşulsuz sevgiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yapbozunu Arayan Parçalar
Non-FictionBaşlamadan önce: Parmaklarından doğru kelimelerin dökülmesi için yağmur duası misali çaba sarf etmene gerek olmadığının farkındayım. Kelimeleri doğru seçmenin merkezinin 'benliğin' olduğunun da... Kendimi on üzerinden sınıflandırmayacak kadar çok iy...