Not:Arkadaşlar merhaba :) Umarım kitabımı beğenirsiniz. Bir de Hshenk bulundukları ülkenin para birimi. Hşenk diye okunuyor ve 1 hshenk 1TL'ye denk geliyor. :) iyi okumalar :)))
-Diana-
Kalbimi paramparça ediyordu. Ağzından çıkan her söz, zehirli bir ok gibi saplanıyordu kalbime. Zehri yavaş yavaş çürütüyordu içimi. Ağıza alınmayacak sözler söylüyordu sırf onlar gibi maddi durumum olmadığı için. Onlar gibi olmadığım, olamadığım için. İnsanlar neden böyleydi? Kendileri gibi olmayanları neden dışlıyorlardı? Oysa ki yaptığım tek şey para istemekti. Aç kalmamak için...
"O pis ellerini arabamdan çek hemen! Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Sizin gibi belki de hiç yıkanmayan bit yuvaları uzak dursunlar bizden. Sizin buralarda işiniz ne? Görüntü kirliliğinden başka bir şey değilsiniz! Uzaklaş arabamdan hemen!"
gözümde yaşlarla arabadaki kıza bakarken bir adım geri attım. Bana küçümseyici bakışlar yollarken arkadan gelen arabaların da bana yaklaştıkça kapılarının kilitlenme seslerini duyuyordum. Benden, bizden o kadar mı nefret ediyorlardı? O kadar mı iğreniyorlardı? Etrafıma bakındıkça çoğu arabanın bana ve önümde duran beyaz BMW'ye kısa bakışlar attığını fark ettim.
İnsanların aşağılayan bakışlarına artık katlanamıyordum. Bu tip insanlar her yerdeydiler. Onlardan kurtuluş yoktu. Tek kurtuluş, onlar gibi olmaktı ki bu benim için imkansız bir şeydi. Yeşil ışık yanınca arabalar teker teker yollarına devam etmeye başladılar. Önümdeki kız da bana son bir bakış atıp yoluna devam etmeye başladı. Gözümde durmak bilmeyen yaşlarla, her zamanki işime devam ettim. Dilenmeye...
-Bilinmeyen-
Kafenin birinde oturmuş, karşı yoldaki kızıl dilencinin üzücü bir şekilde aşağılanmasını izliyordum. Arabanın içindeki her kimse, her bir sözünde Kızıl'ın gözündeki yaşlar daha da çoğalıyor, bununla birlikte burnu daha da kızarıyordu. Bu sahne gerçekten de üzücüydü. Onun için üzülmemem gerekiyordu. Hatta ondan nefret etmem gerekiyordu ama yapamıyordum. Böyle zararsız bir kızdan neden nefret etmem isteniyordu ki?
Ben düşüncelerime dalmışken telefonumun sesi kendime gelmemi sağladı. Telefonumun ekranına bakınca iç çekmeden edemedim. O arıyordu. Onu daha fazla bekletirsem sinirleneceğini bildiğimden hızlıca cevapla tuşuna bastım. Ben daha alo diyemeden hızlıca konuşmaya başladı.
"Bulabildin mi onu?"
Sorusuyla çelişkiye girdim. Bu zararsız kızı bulduğumu söylemeli miydim? Çok masum bir yüzü vardı. Kime zarar verebilirdi ki bu kız? Sonra başımın belaya girme ihtimali aklıma gelince söylemenin en mantıklı şey olduğu kararına vardım. Bu kız benim neyim oluyordu ki onu koruyacaktım?
"Evet buldum."
Cevabıma memnun olmuştu. Bunu telefonun diğer ucundan çıkardığı kendine has sesinden anlamıştım.
"Güzel. Kızı takip et. Ne yapman gerektiğini biliyorsun."
Elbette biliyordum.
-Diana-
Ayaklarım muhtemelen su toplamıştı. Bütün gün dilenmiştim ve kazandığım para 10 Hshenk'i geçmiyordu. Ama bu bizi 4 gün tok tutmaya yeterdi. Her gün ekmek,su geçiniyorduk kardeşimle. Elimde 8 Hseknk ile yaşadığımız evsiz dökük binanın 100 m ilerisindeki markete yürümeye başladım.
Markete ulaştığımda utana utana içeri girdim. Buraya ilk geldiğimde beni dışarı atmaya kalkmışlardı ama bir süre sonra marketçi halime acıyıp bir şeyler almama izin verir hale gelmişti. O gün bu gündür her gün gelip ekmek alıyordum bu marketten. Elime bir ekmek aldığımda market televizyonundan Zaman Bekçileri ile ilgili bir haber yayınlanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Bekçileri
FantasyKlişelerden sıkılmadınız mı? Ben sıkıldım. Bu yüzden de bu kitabı yazıp şöyle güzel bir yolculuğa çıkalım istedim. Bu kitapta, sıradan bir dünya hayatı beklemeyecek başrolümüzü. Aksine, büyük bir macera vekleyecek kendisini. Muhteşem dostluklarla, e...