Bölüm 5-Gülme Koması :D

25 0 1
                                    

Sabah uyandım.İlk defa yetimhanede uyanıyordum. Lavabo da hemen odadaydı.Ben ise koridorda olacağını düşünmüştüm.Aslında bu iyiydi,çünkü başkaları (özellikle ben ve benim gibi tipler)kalkıp lavaboya gitmeye bile üşeniyor.

Yüzümü yıkadığımda,Eda uyanmıştı.Sessizliği bozmak istedim:

-Günaydın.

-Sana da günaydın.

-Diğerleri neden uyanmadı?

-İrem ile Sıla'yı bilmem ama,Seren için hiç şaşırma.O hep uykucudur.Bu güne kadar bizden önce kalktığı hiç görülmedi.Bu arada,hazır bizden başka kimse uyanmamışken sana burayla ilgili şeyler anlatacağım.

Benim yatağıma oturduk.(Yüzümü yıkamadan önce yatağımı toplamıştım.):

-Bak Defne,burası özel bir yetimhane.Buraya sadece anne ve babası tarafından terk edilmiş çocuklar gelebilir.Yani buraya anne veya babası ölmüş,gerçekten yetim olanlar gelemiyor.

-Zaten bana da öyle oldu.Annem ile babam kavga ettiler, ve beni buraya bıraktılar.Ben Merve Hanım'a öyle anlattım.

-Biz de öyle tahmin ettik.Yoksa zaten Merve Hanım seni buraya almazdı.Merve Hanım,filmlerdeki gibi kötü bir müdüre değil.Aksine,bizim bir arkadaşımız gibi. Biliyor musun,her cuma akşamı 'Abur Cubur Gecesi' yapıyoruz.

-'Abur Cubur Gecesi' de ne?

-O gece marketten elimiz dolu dolu geliriz.Cips,kola,çekirdek,çikolata,bisküvi...Bunları sohbet ederek keyifle yeriz.Ayrıca o gece saat 1'e kadar uyanık durmamıza izin var.Normal günlerde ise saat 11-12 arası gibi yatıyoruz.

-E,şey...Güzelmiş ama.Siz okula gitmiyor musunuz,1'e kadar nasıl ayaktasınız?

-Biz okula gitmiyoruz.Bunu biz ve Merve Hanım istemiyor.

-Aa,gerçekten mi!Bende başımdan geçen bu kadar olaydan sonra okula gitmeyi düşünmüyordum.

İrem ve Sıla'da uyandı:

-Herkese günaydın.

-Günaydın.

-Günaydın.

-Defne,ilk gecen nasıl geçti,rahat uyuyabildin mi?

-Evet.Hatta evdekinden bile daha iyi.Evi düşünmek bile istemiyordum.

-Eda,nelerden bahsediyordun?

-Defne'ye yurttan bahsediyordum.Abur cubur gecesi falan.

-Ha iyi.Sağolsun İrem yüzünden uyandım.

-Ben hiç birşey yapmadım!

-Sen kalktığın için uyandım.Yoksa mışıl mışıl uyuyordum.

-Ne yani kalkmaktamı suç?

Hemen arayı bozdum:

-Onu bunu boşverelim de,Seren'i nasıl uyandıracağız?

-Benim bir fikrim var,dedi İrem.Her zamanki gibi hemen işe atılmıştı:Onu kandıracağız.Sessiz olun.Uyandırıyorum.

Herkes başını salladı.(Sessiz konuştuğumuz için Seren uyanmıyordu.)

-Hazırsanız başlıyorum.

-Sereeeeen!

-Of,ne var.Konuşurken gözlerini açmıyordu.

-Kahvaltıyı yaptık biz.Kahvaltı bitti.

Hemen yerinden fırladı:

-Neeeeeeeeeeeeeee!Kahvaltı bitti mi?Doğruyu söyle!!Niye uyandırmadınız beni?

Herkes güldü.Hele hele İrem ve ben gülme komasındaydık.

Sıla herşeyi açıkladı:

-Ay,Seren!Tabiki şakaydı.İrem uyanman için yaptı.

Seren İrem 'e,"Bunun bedelini ödeyeceksin!" diyen bir bakış attı.İrem sırıttı.

Sıla:

-Aşağıya inelim mi?

İrem:

-Bencede.

Aşağıya indik.Kahvaltı hazırdı.Biraz geç gelmiştik.Merve Hanım bizi karşıladı:

-Günaydın çocuklar.Neden bu kadar geç kaldınız?

-Seren'in uyanmasını bekledik de,dedi kendisini gülmemek için zor tutan İrem.

-Hiç komik değil!

-Sen öyle san :D

-Hadi kahvaltıya başlayın.

Boş bir masaya geçtik.Kahvaltıda tavada yumurta ve peynir,zeytin gibi diğer kahvaltılıklar vardı.Yumurtanın iki gözü,bir burnu ve gülen kocaman bir ağzı var gibiydi.Bu kısım sarı,diğer kısımsa beyazdı.Ayrıca bu yüz Seren'e bakıyordu.

-Gördün mü,bak dedi İrem.Yumurta bile sana gülüyor

-Hıh!

Kahvaltımızı bitirdik.Bahçeye çıktık.Gördüğümüz görüntü karşısında biraz güler gibi olduk,tabi bütün olayın konusu olan Seren hariç.Bahçede taşlar gördük.Taşların kahvaltıdaki yumurtadan bir farkı yoktu; yine Seren'e bakan bir gülen yüz.Ayrıca bu gülüş,Seren'in sanki bir düşmanıymış gibi gülüyordu.

-Ya artık yeter ya!Gerçekten yeter!Herkes bana gülüyor.

Koşarak banyoya çıktı ve kapıyı kilitledi.Banyonun kapısına geldik:

-Serenn,Seren!

-Ne var yine!

-Iıı,şey,sana bişey diycem.

-Hemen söyle ne diyosan!

-Bahçedeki taşları ben dizdim.Ayrıca yumurtayı da kürdanla ben şekillendirdim.İrem,bunları yapacağını Seren hariç hepimize söylemişti.

O anda kapı açıldı.Seren İrem'e hiçbir şey söylemedi. Sıla konuyu değiştirdi:

-Kızlar,ben basketbol sahasına gidicem.Sizde geliyor musunuz?

-Evet.

Üstümüzü giyindik.Odamızda kabin bile vardı.

Burası,Eda'nın sabah anlattığı gibi gerçekten özel bir yerdi.

Aynada kendime baktım.Mor eşofman takımım,sarı saçlarım ile uyumluydu.

Basketbol sahasına vardığımızda,Sıla elindeki basketbol topunu sektirerek:

-Evet,benden başka kim biliyor basketbolu?

Aslında hepimiz gelişigüzel basketbol oynamayı biliyorduk.Sıla ise yetimhanenin tüm spor rekorlarını kırmıştı.İstemeyerek de olsa Sıla'nın ısrarı ile oynamaya başladık.

Kıran kırana bir maç başlamıştı.Sıla ile Seren bir takım,İrem,Eda ve ben bir takımdık.Top,İrem'deydi.Seren topu almaya çalışıyordu:

-Hiç boşuna uğraşma,o topu senden alacağım!

-Görürsün sen!

İrem topu Seren'e kaptırmamak için Seren'i itti.İrem sevinmişti:

-Gördün mü bak!Alamadın işte.

Sıla araya girdi:

İrem.Basketbolda böyle yaparak başkasını engelleyemezsin.

Yerden kalkan Seren İrem'e atıldı:

-Noldu canım,sevincin mi bozuldu?

Seren böyle diyerek bir yandan da İrem'e intikam aldığını söylemeye çalışıyordu.

















Sır KapısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin