"Siz çıldırmışsınız! O kendini beğenmişten Yenilmez falan olmaz!" dedi Natasha ayağını yere vurmaya devam ederken.
Steve başını iki yana salladı ve onaylamazca sesler çıkardı.
"Onu yola getirebiliriz."
"Kim kim? Sen ve Fury mi? Koca Adam mı? Barton ve ben? Ya da dur, tahmin edeyim... Nerede olduğunu bilmediğimiz bir Tanrı mı? Biz daha bir takım bile değiliz."dedi Natasha alayla onu süzerken.
"Oluruz öyleyse, o zırha ihtiyacımız var."
Natasha anlamaz bakışlarını Steve dışındaki her bir yere doğrulturken konuştu.
"Yanlış mı duydum yoksa Stark'sız bir zırhtan mı bahsediyoruz?"
Steve çenesini sıvazlayarak Natasha'yı küçümser biçimde göz kırptı.
"Sonunda anladın Romanoff, takım yeterince kötü zaten. Bir sürpriz yumurtayı daha kaldıramayız. Ama sen, zırhı çalma işini mükemmel bir şekilde halledebilirsin."
"Tıpkı Stark'ı konuşturabildiğim gibi mi?" dedi Natasha göz devirirken.
"Acil bir görevdi, daha adamı tanımıyordun. Zayıf noktasını da bilmiyordun. Artık başarabilirsin."
"Neden zırhı istiyorsun ki? S.H.I.E.L.D kendi yapamıyor muymuş?"
"Olay zırhta değil zaten Romanoff, yapay zekada..." dedi Rogers parmaklarını kızın alnında gezdirirken.
"Düşünsene, sesli komutla her şeyi başarabiliyorsun. Bu Yenilmezler için harika bir şey olur." diye devam ettirdi.
İkisi de birkaç dakika neler olabileceğini hayal ettikten sonra Romanoff konuştu.
"Ne zaman istiyorsun?"
"Aslında en yakın zaman... Ama S.H.I.E.L.D hırsızlardan oluşan bir kurum değil. Hırsızlık yapamayız."
"Siz yapamazsınız, ben S.H.I.E.L.D'tan değilim. Sadece bir Yenilmez'im." dedi Romanoff ve göz kırptı.
"O hâlde bu akşam hallet."
"Olmuş bil Yüzbaşı." diyip üsten çıktığında bilmiyordu Romanoff, Stark'ın tahmin edilemeyecek kadar zeki olduğunu.
-
"Ah!JARVİS, yavaş olur musun?"
JARVİS pansuman yapan kıskaçlarını biraz geri çekip konuştu.
"Affedersiniz efendim."
O kadından fena dayak yemişti.
Aynadaki yansımasını süzdü ve gülümsemeye çalıştı.
"Manyak kadın, dudağımı bile patlatmış." dedi ve kaç gün boyunca kadınlarının yanına gidemeyeceğini hesapladı.
Kızıl onu madare etmişti ki bu yaklaşık bir hafta boyunca Pepper'a kaldığını gösteriyordu.
Ya da...
Ya da Kızıl cevapları almak için geri döndüğünde onu bir şekilde bu yola getirebilirdi.
O gittiğinde Demir Adam'ın kimliğini açık edeceğinden korkmamıştı çünkü böyle bir durumda Tony Stark'a inanırdı tüm insanlık.
Kişisel alanı olan laboratuvarın kapısı tıklatıldığında dudaklarını büzdü ve "Gir!" komutunu verdi.
Gelenin Pepper olduğunu şeffaf kapıdan görmüştü.
"Tony, bu haftaki basın top-Ay! N'oldu senin yüzüne?"
Pepper'ın telaşlı çığlığı bir anda kulağını doldurduğunda korkuyla dudağını dişledi Tony.
Ardından acıyla inledi.
"Ah! Ne yaptın ya Pepper? Neden öyle bağırdın?"
Genç kadın ona yaklaştı ve önünde eğildi.
Bunun üzerine Tony yutkunarak geri çekildi.
"Yüzünün haline bak, savaşa girmiş gibisin."
"Girdim zaten."
Pepper'ın anlamaz bakışlarıyla karşılaştığında bir kere daha yutkundu.
"Yani... Bir grup serseriyle dövüştüm. Neymiş, neden silah üretmiyormuşum. Peh! Sen bir de karşı tarafı gör." dedi Tony sonlara doğru iyice kısılan sesiyle.
Bir kadından dayak yediğini tabii ki söylemeyecekti.
"Buna inanmadım ama sorgulamayacağım Bay Stark."
"Anlaşıldı Bayan Potts. Şimdi beni JARVİS'imle başbaşa bırakmanızı rica ediyorum."
Pepper, Tony'ye doğru eğildi ve yanağına masum bir öpücük bıraktı.
Tony memnuniyetsizlikle yüzünü buruşturdu.
Normalde olsa geceyi uykusuz geçirebilirdi ama yüzü zaten yeterince patlatılmış ve bugünkü adrenalin sınırını da doldurmuştu.
En iyisi bu öpücükle yetinmekti.
"İyi geceler Tony."
"İyi geceler Pepper."
-
Natasha, gece için silahlarını kuşanmaya devam ederken; en yakın dostu Clint odaya süzüldü.
Silüeti Natasha'nın her bir hareketinde onu izliyordu.
"Nat? Bensiz göreve mi çıkıyorsun?" dedi Barton alayla harmanlanmış o küçümseyici ses tonuna bir parça gizem serperek.
"Bu ilk değil Barton, son da olmayacak."
"Hani sen S.H.I.E.L.D'ın bir oyuncağı değildin, olmayacaktın?"
"Hâla değilim, bu kişisel bir mesele."
"Hırsızlık ne zamandan beri barışı korumaya yönelik kişisel bir mesele?"
"O, burnu havada bir silah yöneticisi tamam mı? O zırh da onunla güvende değil. Dünya güvende değil."
"Ve sen onu çalacaksın?"
Natasha tek kaşını kaldırıp Clint'i süzdü.
"Ne o? Neden bu hırsızlık meselesine bu kadar takıldın Barton? Yoksa Stark'ın adamı mısın?"
Clint her zamanki umursamaz ifadesini takındı ve buna şaşırmamış olduğunu belirterek konuştu.
"Hah! Kendini korumak için hep aynı ifadeyi kullanman sence de sıkmadı mı Nat?"
"Sıktı veya sıkmadı, cevap ver."
Clint burnunu kaşıdı ve gözlerini Natasha'nınkilere dikti.
"Tabii ki değilim. En az tüm Yenilmezler kadar ben de nefret ediyorum o adamdan. Demir Adam olduğundan beri... Tek başına dünyayı kurtarmaya çalışıyor ve her şeyi batırıyor."
Natasha ensesini kaşırken gülerek konuştu.
"İşin aslı onun Demir Adam olduğunu bugün öğrendim ve biraz araştırdım, adam dünyayı iyi kurtarıyor. Ama mesele bu değil. Dünyayı kurtarabilmiş olması, felaketi getirmeyeceği anlamına gelmez. Öfkesine, her insandaki kudret arzusuna takılıp kalmayacağı belirli değil. Bu yüzden zırhı alacağım veya çalacağım. Ne dersen de, ya bana yardım et; ya da yolumdan çekil Barton."
Clint Barton güzel gülümsemesini dudaklarına yerleştirdi ve Natasha'nın önünden çekildi.
"Sahne sizin leydim."
Natasha gülümsedi.
"Tam da tahmin ettiğim gibi."
Bu her zamanki tartışmalarından biriydi ve Barton'ın onun en yakın arkadaşı olduğu gerçeğini de değiştirmeyecekti.
Silahını belindeki kemere yerleştirdi ve botuna da bıçağını.
Adımlarını üsten dışarı attığında, gecenin epey uzun geçeceğini biliyordu.
-
Tony Stark huzursuzca ve zaman zaman da acı iniltilerle yatağında dönüp duruyordu.
Bu huzursuzluk yanında herhangi bir kadının yatmayışıyla da alakalı olabilirdi aslında.
"Of!" diyerek tekrar sırtüstü döndü ve tavanı incelemeye başladı.
Kulenin en üst katındaydı ve tavan gökyüzünü gösteren saydam ama dayanıklı bir camdı.
Bu gece pek yıldız yok, diye düşündü.
O sırada bir patırtı duyuldu.
Ardından sabahki Kızıl göründü kulenin çatısında.
Tony tüm o dayağı unutup keyifle gülümsedi.
"İşte gecenin yıldızı. Artık izleyebileceğim bir yıldız var."
Ama bu uyanık olduğunu açık edip direkt olarak kadının hedefi olmaya göz yumacağı anlamına gelmiyordu.
"Çatıda izinsiz olarak camı kesiyorlar efendim, ne yapayım?"
JARVİS'in sesiyle tekrar tavana döndü ve Kızıl'ın camı kesiyor olduğunu gördü.
Kadın bunu oldukça sessiz ve ustaca yapıyordu.
"Bırak JARVİS," dedi sessizce. "Bırak işini yapsın."
Biraz eğlenceden zarar gelmezdi.
En fazla ölürdü, eh bu da canına minnetti zaten.
Geride bir tek Pepper ve Rhodes'u bırakırdı.
Onlar da biraz yas tuttuktan sonra belki de sevgili olurlardı.
Ama bu Kızıl onu meraklandırıyordu.
Çok güçlü bir kadındı ve heyecan vericiydi.
Tony gözlerini kapattı ve kadının içeri sızmasını bekledi.
Birkaç dakika öylece yattıktan sonra inceden gelen tüm seslerin kesildiğini hissetti.
Artık Kızıl'ı gafil avlama vaktiydi.
Gözlerini araladı ve yavaşça yataktan kalktı.
Başka üst kat olmadığına ve Tony'yi de bu şekilde zarar vermeden bıraktığına göre derdi laboratuvarla olmalıydı.
Tony sessizce gizli asansörüne bindi ve laboratuvara indi.
Kızıl daha oraya varamamıştı.
Zaten kilidi kırması da birkaç dakikasını alırdı.
Tony güvenlik sistemini kapattı.
Böylece Kızıl rahatça içeri girebilecek ve savunmasız yakalanacaktı.
Tony onu kendi sahasında haklayacaktı.
Birkaç dakika sonra tıpkı Tony'nin tahmin ettiği gibi Kızıl laboratuvara girdi ve dosyaları karıştırmaya başladı.
Tony tam JARVİS'e seslenecekti ki başının arkasında tiz bir ses duydu.
Bu ses yüzünden bedeni bir anda kullanılamaz hâle gelmiş, yere yığılmasına sebep olmuştu.
Birkaç saniye içinde Kızıl görüş açısına girdi ve yüzüne doğru fısıldadı.
"Sanırım hologramlar konusunda dehanızla boy ölçüşebiliyoruz Bay Stark." dedi kadın ve karşıda dosyaları kurcalayan hologramı gösterdi."Ayrıca bu olağanüstü felç edici alet için de eski düşmanınız Obadiah Stane'e teşekkür etmeliyiz."
Zırh gözleri önünde o çirkin birlik Yenilmezler'in eline geçtiğinde Tony Stark artık rahat bir nefes alabileceği için mutluydu...