Natasha geçen sefer camda açtığı delikten eve girdi.
Gerçi bu koca kuleye ev demek de mantıksızdı ama, bunu sorgulayacak kadar vakit yoktu...
Tıpkı bir önceki gece gibi Tony Stark yine aynı yerde uyuyordu.
Bu kez onun işini yatağındayken bitirecekti ki, iş laboratuvardaki bir dövüşe kadar gitmesindi.
Üstelik göğsündeki ark reaktörünü söktüğünde adam zaten ölecekti.
Yavaş adımlarla uyuyan adamın yanına ilerledi.
İşin aslı, bu haksızlıktı.
Birini uyurken öldürmek...
Bu öldürmeyi ana işi haline getirmeye zorlanmış bir ajan için bile fazla caniydi.
Üstelik adam sadece uyanıkken şeytani bir gıcıklığa sahipti.
Melek gibi tabiriyle boy ölçüşebilecek bir masumiyetin kollarına girmişti uyurken.
Derin bir nefes aldı Natasha ve cebindeki aleti çıkardı.
Aletin düğmesine bastı ve Tony Stark'ın kulağının yanına yaklaştırdı.
Uzunca bir süre öyle durdu fakat Stark'taki tek değişim homurdanarak Natasha'ya arkasını döndü.
Natasha kendine sırtını dönen adamın kulağının arkasına gizlenmiş , loş ortamda parlayan şeffaf küçük cihazı fark etti.
Demek bu adam yeni bir saldırıya hazırlıklı davranmıştı.
Natasha elini adamın kulağına yaklaştırdı ve şeffaf aleti kavradı.
Tam o sırada Stark irkilerek uyandı.
O anda Natasha da ürkmüş ve Tony'nin yanına düşmüştü.
Tony karşısında Natasha'yı görüşü ve onunla elit şartlarda oluşunun memnuniyetiyle doğruldu.
Ani bir hareketle Natasha'yı altına aldı.
"Bir ajana göre fazla yavaşsın Nat."
Natasha başını omzuna doğru yatırdı ve iğretiyle süzdü karşısındaki adamı.
"Adımı nereden biliyorsun Stark?"
"Sence de işimi şansa bırakacak biri gibi mi görünüyorum?"
Natasha hoşnutsuzlukla süzdü karşısındaki adamı.
"Kendine fazla güveniyorsun Stark. "
"Güvenmemek için sebebim mi var Romanoff?" dedi Tony yüzünü Natasha'nınkine yaklaştırarak.
"İki hareketle beni etkileyebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun."
"Psikolojik bir çatışmadayız ve kendine çıkardığın pay bu mu Romanoff? Sandığımdan basitmişsin."
Natasha cevap vermek için ağzını açtı fakat Tony tam o sırada JARVİS'e seslendi.
"JARVİS! Kelepçeleri getir."
Natasha şaşkınlıkla tek kaşını kaldırdı.
"Bu kadar ilkel yöntemlerle mi rehin alacaksın beni?"
Tony, JARVİS'in getirdiği kelepçeleri kadının bileklerine geçirdikten sonra bir başka kelepçe yardımıyla onu yatağın başlığına bağladı.
"Siz kadınlar buna ilkellik diyorsunuz, biz fantezi." dedi göz kırparak ve üzerinden kalktı.
"İğrençsin Stark."
"Seninle ilgili öyle planlarım yok Natasha, kızıl sevmem."
Tony ellerini birleştirdi ve Natasha'nın karşısına dikildi.
"Şimdi... Silahlarının nerede olduğunu görebiliyorum, acil durum için olanların nerede olduğunu söylemek ister misin? Yoksa seni soymak zorunda mı kalacağım."
Natasha geçmişiyle ilgili gözünde canlanan anılarla gözlerini kırpıştırdı ve yutkundu.
"Biri botumun içinde, diğeri de bileğimde."
"Elbette sana güvenmiyorum Nat."
Tony kendisine yaklaşmaya başladığında Natasha bacaklarını iyice kendine çekti ve bağırdı.
"Yaklaşma!"
Tony anlamazca onu süzdü.
"Neler oluyor?"
"Gerçekten soruyor musun? Seni öldürmeye geldim, öfkelisin, beni yatağa bağladın, soyacağın konusunda tehdit ettin! Sence neler oluyor?!"
Tony bir iki adım geriledi ve olabildiğince sakince konuştu.
"Sadece bıçakları alacaktım."
"Bana güvenmediğini söyledin!"
"Sen aptal mısın kadın? Bıçakları alıp gerisini JARVİS'in X-Ray'lerine bırakacaktım. Sana kızıl sevmem demiştim."
Natasha öylece donup kalmıştı.
Ne konuşuyor, ne hareket edebiliyordu.
Alnında ter damlaları birikmişti.
Tony, onun düşman olduğu gerçeğini bir kenara itip yanına yaklaştı ve yere çömeldi.
"Sanırım bu sana olması gerekenden kötü hissettirdi."
Yavaşça ona yaklaştı ve elinde sıkı sıkı tuttuğu felç aygıtını eline aldı.
"Üzgünüm, bunu yapmalıyım."
Natasha'nın felç olmamak için kulağına yerleştirdiği tıkaçları aldı ve aleti kulağına yaklaştırıp tuşuna bastı.
Natasha birkaç saniye içinde etkisiz hale gelirken Tony yüzünü buruşturdu.
Aylar önce Obadiah'nın ona yaptığı şeyin aynısını düşmanı da olsa bu kadına yapmak iğrençti.
Önce bileğindeki ve botundaki bıçakları, sonra da belindeki silahı aldı.
Ardından bileklerindeki kelepçeleri çözdü ve onu kucakladı.
Kadının bedeni kolları arasında hamur gibi hareketsiz biçimde yığılırken göğsündeki nefesin sıkıştığını hissetti Tony.
Kızıl, çok güzeldi.
Gerçekten çok güzeldi...
Düşman olmamayı dilerdi.
Normal bir zamanda tanışmış olmayı...
Başını hızla iki yana salladı ve sırıttı kendi kendine.
Gerçekten bunları düşünüyor olamazdı.
Ben Tony Stark'ım,diye düşündü. İstediğim her kadına sahip olabilirim. Ve bu kadını istemiyorum.
Natasha'yı camdan yapılma hücreye koydu ve hücrenin kapatma düğmesine bastı.
Natasha yavaş yavaş kendine geliyordu.
"Şimdi, bütün o arkadaşların reaktörü ve seni, belki de sadece reaktörü almak için burada doluşurlar. Yani senin rehine olman hiçbir işime yaramayacak." dedi Tony sahte bir düşünceli halle çenesini sıvazlarken.
Natasha artık kendindeydi.
Kollarını bedenine sardı ve bir köşeye sindi.
"Sonumun böyle olacağını düşünmezdim Stark. Mücadele etmeden bitmek hiç güzel bir duygu değilmiş."
"Daha hiçbir şey bitmedi Romanoff, şimdilik bana lazımsın. Mesela, çıkmak istiyor musun buradan?"
Natasha tereddütle başını salladı.
"O zaman en büyük sırlarını Frida'ya anlatacaksın."
"O kim ki?"
"İşte bu." dedi Stark elindeki kumandadan bir düğmeye basarken.
Yere konuşlandırmış parıldayan tabut dumanlar içinde ikiye ayrıldı ve içinden gerçekle tıpatıp aynı bir beden çıktı.
"A-ama bu... Bu ben... Bu ben gibi...?" dedi Natasha şaşkınlıkla.
"Evet Nat, Frida Romanoff'a merhaba de." dedi ve yanına doğru yürüyen Frida'nın belinden tuttu.
Natasha olayı iyice kavradığında gözlerini devirdi.
"Hani kızıl sevmezdin Kereviz Kafa?"
"Sevmem. Ama Frida bana sevdirecek gibi gözüküyor, değil mi Frida?"
Frida insansı bir gülümsemeyle Tony'ye cevap verdi.
"Neden olmasın Bay Stark?"
Tony yüzünü buruşturdu.
"Ses tonunu değiştirmemiz gerektiğini konuşmuş muyduk?"
Frida yüzünü buruşturarak parmaklarını boynuna götürdü.
"Sesimi seviyorsunuz sanıyordum."
"Seviyorum tabii ki, seni ben yarattım Frida."
"Çok mütevazısınız Bay Stark."
"Öyleyim. Ve sesinin Natasha Romanoff gibi olmasını istiyorum. Onu dinlemek ister misin?"
Frida başını salladı ve Natasha'nın hücresine yaklaşıp onu süzdü.
"Sanırım ben daha güzelim."
Tony yanına yaklaşıp parmaklarını kavradı ve gülümsedi.
"Elbette. Şimdi sizi yalnız bırakacağım, biraz sohbet edin."
Tony odadan çıkarken Natasha onun daha önce söylediklerini düşünüyordu.
Bir yandan da karşısındaki kadını süzüyordu.
Tıpatıp aynısıydı ama sadece bir ses kaydı mıydı, yoksa gerçek bir zeka mı?
"Merhaba Bayan Romanoff. Daha güzel bir karşılaşma olmasını tercih ederdim aslında..."
Natasha alayla gülümsedi.
"Eminim öyledir."
"Sesiniz Bay Stark'ın istediği gibi güzelmiş. Ve siz de... Beni sizin gibi yapmasınının nedenini anlayabiliyorum."
Frida fazlaca uysaldı.
"Neymiş o neden?" dedi Natasha merakla.
Övülmek, her kadın gibi hoşuna gitmişti.
Bu S.H.I.E.L.D'da asla karşılaşmadığı bir şeydi.
Üstelik Tony de bir düşmana göre hassas davranmıştı.
"Şöyle ki Bayan Romanoff-"
"Natasha diyebilirsin."
Frida içten bir gülümseme sunduğunda Natasha kendi güzelliğini onda gördü ve ilk defa bir kadın olduğunu tam anlamıyla hatırladı.
"Pekala Natasha, sen ve dolaylı olarak ben çok güzel bir oluşumuz. Tanrı'nın özenle yarattığı bir gen dizilimine, onun da ötesinde mükemmel bir göz alıcılığa sahipsin. Bay Stark da eminim ki bundan etkilenmiştir."
"Ondan insani bir duygu beklemiyorum Frida." dedi Natasha gözlerini devirerek.
"Öyle deme Natasha, Tony'nin geçmişinde tahmin edemeyeceğin şeyler var."
"Benim de var."
"Anlatmak ister misin?"
Birkaç saniye tereddütte kaldı Natasha, ama sonra düşmanıyla dostunun çok da bir şey fark etmediğini düşündü.
S.H.I.E.L.D ajanı olsaydı özelini bu robotik insanlar paylaşmaması gerekirdi.
Ama tamamen kendi şahsına çalışan bir kadındı ki, çok uzun zamandır içinde tutmuştu yaşadıklarını.
Kendisinin tıpatıp aynısı birine anlatmaktan nasıl bir zarar gelebilirdi ki?
"Anlatmak istiyor musun?" dedi Frida hücrenin kapısını aralayıp içeri süzülürken.
"Bak artık eşit şartlardayız." dedi ve gülümsedi.
Natasha, Frida'nin gerçek bir insan olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Sadece Tony Stark tarafından yapılmıştı o kadar.
Kendi kendine düşünebiliyordu.
"Anlatacağım Frida..."
Yutkundu.
Ardından boğazını temizledi ve gözlerini irice açtı.
"Yedi yıl önce, eğitildiğim o işkence alanından mezun olmama bir ay kalmışken; oradan kaçtım."
Frida dikkatle dinliyordu Natasha'yı.
Sanki onun hakkında her şeyi biliyormuş ve bildiği şeyleri dinliyormuş gibi...
"Sadece bir geceliğine, sonra geri dönecektim."
Dolan gözlerini elini yelpaze konumuna getirerek yaşlardan arındırdı.
"Ama patronlarım bunu fark edip peşime adam takmış. Daha birkaç metre uzaklaşamadan yakalandım..."
Boğazına bir yumru oturmuştu.
Devamını anlatamayacak gibiydi, ama istiyordu.
"Sonra... Sonra... B-bu adam beni bir ara sokağa çekti ve... Ve..."
"Sana tecavüz etti?"
Hücrenin dışından gelen bu sesin sahibi, gözleri kızarmış Tony Stark'tan başkası değildi.