Oda Servisi 3. bölüm 'zamanda yolculuk'

145 8 5
                                    

David:eee çocuklar gibi eğlenmeye hazır mısın?

Davidin bunu yaptığına inanamıyorum.Beni en zayıf noktamdan yakalamıştı.Küçükken her hafta buraya gelirdim.Buraya aşıktım. Her ne kadar lunaparka aşık olduğumu belli etmemeye uğraşsamda gözlerimden mutluluğum okunuyordu herhalde.

Ben:Şaka mı yapıyorsun en son buraya geldiğimde hatanelik olmuştum.

David:o yüzden mi günlüğünde en eğlendiğin gün lunaparka...

Ben:hey ne zamandan beri günlüğümü okuyorsun sen?

David:ben okumuyorum ama sizin evde küçük bir ajanım var.

Ben:ahh charles öyle değil mi? buna inanmıyorum.Küçük canavar.

Her ne kadar öyle desem de onu çok özledim.Olanlardan etkilenmemesi için bi kaç gün önce onu büyükannemin yanına yerleştirdik.En fazla üç güne kadar döner herhalde.Dönmezse sanırım gidip kendi ellerimle geri getiririm.

David:hadi Sara lütfen.Eğlenmemek için elinden geleni yapıyorsun.Lütfen!

Ben:peki tamam bi kaç oyuncağa binebilirim herhalde

David:harika!!!

Aniden beni kolumdan tutarak bilet almak için gişeye doğru koşmaya başladı.Tabi ben de.İkimiz de tıpkı birer çocuk gibiydik.Durmadan gülmeyle karışık"dur-napıyorsun sen?-yavaş" gibi şeyler söylüyordum ama o bunların hiçbirini dinlemeyerek koşmaya devam ediyordu.Günlerdir ilk defa böyle gülüyordum.Mutluydum.Sanırım.

Gişenin önüne geldiğimizde gişeci de bizim bu halimize şaşırmış olmalı ki tuhaf tuhaf bize baktı.

David: merhaba güzel bir gün için fazla enerjiğim bu yüzden 12 tane bilet lütfen.

Ben:ne şaçmalama sadece bir tanesine bineceğimi söylemiştim

David:tamam o halde 11 tanesine de ben binerim.

Gişeci:alıyor musunuz ?

David:evet tabiki dediğim gibi 12 tane

Sonra da biletleri alıp bana göz kırptı.

Biletleri aldıktan sonra da tekrar kolumdan tutarak koşmaya başladı.tıpkı birer çocuk gibi görünüyorduk.Mutluydum.Sanırım.

Önce dönme dolaba bindik.Sanki david beynimi okuyor gibiydi çünkü dönme dolap benim en sevdiğimdi ama davidin yüz ifadesine bakılırsa o pek sevmiyor gibi yüksekten çok korkuyor olmalı.Yüzündeki ifade o kadar gülünçtü ki kendimi tutamadım ve kahkalarla gülmeye başladım.

David o kadar kötü durumdaydı ki ağzı açmadan sadece şaşırarak bana baktı.

Ben hala gülüyordum ve sadece 'boşver' diyebildim.Ve işte benim için sadece 2 saniye ama David için saatlerce sürmüş olan dönme dolap durdu.Aşağı indiğimizde:

David:Sanki eskiden dönme dolap bu kadar yüksek değildi.

Ben yine kocaman kahkalarla gülmeye başladım ve zorlukla konuşabildim:buna en az 200 kez bindim hiç sanmıyorum david.

David:hmm herneyse hadi ne duruyorsun,ah sarah bu kadar ağır biri olduğunu blmiyordum.

Ben:heyy..

David birden koşmaya başladı,bu sefer kolumdan tutmuyordu benden kaçıyordu.Ben de onu yakalamak için hızlandım  ve tabiki küçükken koşu yarışlarından 6 madalya kazanan Sarah Waters ,dönme dolaptan korkan Davidi yakalamayı başardı!Sonra ne olduysa birden kendimi korku tünelinde buldum.Her zaman 'korku tüneli aptallar içindir'derim.Bugün de bindiğim zaman korkmam gerekirken sürekli güldüm ve bu şeylerden korkanlarla dalga geçip korkma taklidi yaptım.Davide sürekli 'ahh david yardım et aaa olamaz öleceğim burda' gibi şeyler söylüyordum.O da yaptığım taklitlere katıla katıla gülüyordu.Korku tünelinden sonra sırayla tüm aletlere bindik.Hatta biletlerimiz tükenince yeniden gişeye gitmek zorunda kaldık.İlk başta sadece bir tanesine bineceğimi söylemiştim ama içimdeki çocuğu tutamadım.Zaten bugün sanki 10 yıl öncesine gitmiş gibiydik.David de ben de.Gerçekten inanılmaz derecede eğlenmiştim.

David:eve gitme zamanı

Ben:yaaa 5 dakika daha

David:itiraz yok koca bebek gidiyoruz.

İkimizde bu saçmalığa gülüyorduk ve sonra arabaya binip yola çıktık.İlk önce arabayı bir sessizlik kapladı.sonra

Ben:david...bugün muhteşemdi gerçekten çok teşekkür ederim.

David:teşekkür etmene gerek yok ben sadece hayatının hala devam ettiğini göstermek istedim.Ayrıca herkes yardım etmeye çalışı-

Ben:Hayır öyle değil görmüyor musun? kimsenin umrunda bile değil.Arkadaşlarımdan hiçbiri beni aramadı kim bilir hakkımda neler düşünüyorlar,annem her ne kadar umursuyormuş gibi görünse de adım gibi eminim değil işte.Benden umudu  kesmiş durumda.Babam ise...

Buraya geldikten sonra gözlerimden yaşlar boşanmaya başladı.David o halimi görünce arabayı kenara çekip bana sarıldı.Ben de başımı omzuna yasladım.

David:anlatmak zorunda değilsin.

Ben:Hayır bilmen gerekiyor.Babamın bizi öylece bırakıp gittiğini bilmen gerekiyor.Şu an bu halde olduğumu bilmediğini,umrunda bile olmadığını bilmen gerekiyor. 

Sesim her cümlede biraz daha çok yükseliyordu ve sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.David sessiz kalmayı tercih etmişti.Sırtımı sıvazlamakla yetinmişti.

David bir süre sonra:Biliyor musun bence sen bu değilsin.Çünkü bence sen bu kadar güçsüz değilsin.Tam tersine tüm bunların üstesinden kolaylıkla gelebilecek derece güçlü ve cesursun.

Ben:Öyleyse neden şu an bu haldeyim.

David:çünkü kendine inanmıyorsun.

Ben:deniyorum ama-

David:madem deniyorsun,mesela emily öldüğünden beri kaç kez okula gitmeyi denedin?

Ben:Oraya asla adımımı atmadım ve atmayı da düşünmüyorum.Oraya gittiğimde neler olacağını biliyorum.

David:Bak dediğim gibi daha denemeden bunları nasıl söylüyorsun?

Ben:Haklısın ama nerden başlayacağımı nasıl devam edeceğimi bilmiyorum.

David:Eğer daha liseden bile mezun olamamış biri olmak istemiyorsan haftaya okula devam ederek başlamaya ne dersin?

Ben:Tamam bunu deneyeceğm.

David:Söz mü?

Ben:Söz.

Benim için bu kadar mutlu olacağını tahmin edemezdim.Söz verdiğimde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.Daha sonra arabayı çalıştırıp radyoyu açtı.Radyoda çalan şarkı 'The Beatles-Michelle'di.

Ben:Bu şarkıya bayılıyorum.

David:Ben de öyle.

İkimide birbirimize bakıp gülümsedik ve sonra şarkıyı söylemeye başladık.Hava yavaş yavaş kararıyordu ve sıcak denilebilecek kadar ılıktı.Sanırım bugün hayatımın en güzel günüydü.

Oda ServisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin