Multi de; Elif
Bölüm şarkısı; Taylor Swift - Trouble
İyi okumalar...-
Allah gitarına ateşler salsın Elif. Allah piyanona ateşler salsın Elif. Allah sana da ateşler salsın Elif!!! Daha ne diyeyim de ne söyliyeyim? Ayaklarıma bırak kara suları katranlar indi yaa. Hangi insan yolculuktan hemen sonra alışverişe gider ki? Cevap veriyorum; tabiki Elif.
Tam dört saattir AVM'deydik ve artık pankreasım bile iflas etmişti. Girmediğimiz mağaza kalmadı koca AVM'de yaa.
"Elif, nolur artık bir yere oturalım ayaklarım şisti yaa."
"Aa, şu elbiseye bak Başak ne kadar güzel. Girip bir deneyelim mi?"deyip vitrindeki üst tarafı beyaz renk biraz göğüs dekoltesi olan, belinde altın sarısı bir kemeri olan ve eteği de önü kısa arkası uzun turkuvaz mavisi olan elbiseyi gösterdi. Güzel elbiseydi gerçekten ama biraz daha ayakta durursam burdan sonra gideceğimiz ilk yer hastanese olacaktı.
"Sen ne yapıyorsan yap. Benden bu kadar tam dört saatten beri gezmediğimiz mağaza kalmadı. Ayaklarım iflas etti resmen. Şu dakikadan itibaren yanlızsın."
"Ya Başak, ne güzel geziyoruz. Niye böyle yapıyosun? Gel hadi şu elbiseyi deneyelim sonra söz gidip bir yerlerde yemek yicez."
"Söz ama bak,"
"Söz tabi bebeğim. Gel hadi şu elbiseyi deneyelim."deyip kolumdan tuttuğu gibi beni mağazaya sürükledi. Anında yanımızda boyalı kızıl saçları, göğüsleri nerdeyse benimkilerin iki üç katı kadar olan, varla yok arası bir etekle dolaşan bir satış elemanı bitti. Kadını -daha doğrusu kızı- tiksintiyle süzüp kafamı çevirdim. Nedense böyle yapmacık kızlara karşı aşırı antiyim. Oturacak bir yer aramaya başladım.
En sonunda kabinlerin orada gördüğüm pufa koşarcasına giderken içimden Allah'a bana yardım ettiği için dua ediyordum. Pufa oturup derin bir nefes aldım. Abi, oturmak ne rahatmış bee. Elif vitrinde gördüğü elbiseyi almış kabine giriyordu. Bende oturduğum yerden insanları süzüyordum. Yani yanlış anlaşılmasın kötü anlamda değil ne giymişer diye bakıyordum.
O sırada kabinden çıkmış olan Elif kendi etrafında bir defa döndü ve "Nasıl olmuşum?"diye sordu. Elif de ben de renkli gözlüydük ama benim gözlerim onunkine göre biraz daha koyu maviydi. Onun gözleri mavi ve yeşil karışımıydı. Ten olaraksa ben Elif'e göre daha beyaz kalıyordum. Onun teni biraz daha koyu kumraldı ve bu yüzden açık renkli elbiseler gerçekten onda güzel duruyordu. Saçmalamayın tabiki kıskanmadım. Şanslı sürtük. "Çok güzel olmuşsun."
Gerçekten çok güzel olmuştu."Ne diyosun bu elbiseyi alıyım mı?"
"Eğer gerçekten beğendiysen al."
"Tamam o zaman alıyoruz."
"Ve sonra direk yemek yemeye gidiyoruz yoksa karnımın gurultusu tüm AVM'yi doldurabilir."
"Tamam, gidicez. Bak demedi deme sen böyle yemeye devam edersen kilo alıcan haberin olsun."
"Elif," diye tısladım "şu elbiseyi al yoksa kolundan sürüye sürüye çıkartırım seni burdan." Mesajı almış olacak ki ağzını fermuar kapatır gibi kapattı ve ödeme yapmak için kasaya gitti. Dediğim gibi Elifle çocukluktan beri arkadaşıtık ve birbirimizin iyi kötü tüm huylarını bilirdik. Ben aç kalınca dağdaki ayıdan farkım olmaz. O da bunu iyi -hem de çok iyi- bildiği için daha fazla üstelemedi. Yani üstüne atlayıp saçlarını yolarım bakışıyla hiç alakası yok saçmalamayın.
Mağazadan çıkınca Elif bana döndü ve "Ne yemek istersin?"diye sordu. Açıkçası ne olursa yerdim. Açım diyorum lan size! Daha doğrusu Elif'e yani siz ponçikler üstünüze almayın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Benimsin
Teen Fiction"Uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben. Bir yere gidiyorum. Delice. Aklımda sen." Söylediği sözler o kadar güzeldi ki, bana adımı bile unutturabilirdi. Şu an benim için hiçbir şeyin önemi yoktu. Bulunduğumuz yerin, mekanın, zamanın...