20.Bölüm

63 0 0
                                    

Yine bir alarmın sesiyle yeni bir güne uyanmıştım. Bu alarmlar peşimi bırakmak bilmiyordu. Alarmı kapatıp tekrar gözlerimi kapattım.

Yani 2 dakikacık gözlerimi kapattım sadece 2 dakika ya annem odaya "Nisaaan kalk saat 12 oldu" diye daldı resmen.

Ne 12si ya dedim uyku sersemi bi şekilde 2 dakika gözümü kapatıyorum nasıl 12 olur, hem de benim trenim o saatte kaçırırsam kötü olur dedim.

Annem "Çene yapmada kalk hadi" dedi. Tamam kalkıyorum diyip yatagın ters tarafından yere zıplamıştım. "Bak yine tersten kalkıp beni deli ediyor bu kız" dedi söylenerek. Cevap vermeden banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Ardından salonda oturan babamın yanaklarında öptüm ve "Günaydın" dedim.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ben odama girdim ve hazırlanmaya başladım. Saat 10.30du hızlıca kıyafetlerimi topladım en geç 11.30da tren garında olmamız gerekiyordu. O yüzden hemen valizimi kapatıp içeri girdim babam "Kızım hazır mısın?" derken kendi de ayakkabılarını giyiyordu. Geldim baba hemen diyerek yanına gittim annem bizimle gara gelmedigi için anneme sımsıkı sarıldım, öptüm, kokusunu içime çektim.

"Güzel kızım oralarda dikkat et kendine Eylülle birbirinize sahip çıkın." Dedi ve tekrar sarıldık
Babam kapıyı açtığında Kutayda kapıdaydı. "Gidiyor musun Nisan" diye sordu ve onaylar anlamda kafamı salladım. Onunlada vedalaştıktan sonra merdivenlerden indik binanın dış kapısını açtıgımızda dışarıda bizimkiler vardı.

Hepsini birden karşımda görünce onlara dogru koştum.
Murat" Duyduk ki sarı gidiyormuş veda edelim, senede bir geldigi için" dedi kinayeli bir şekilde.
Burcu" Ya ilkbaharım benim gitmesen bi kaç gün daha" dedi üzgünce.

Ya canlarım benim gitmek zorundayım malesef dedim. Hem niye ben geliyorum bi kerede çıkıp siz gelin dedim.

"Bizim hep birlikte çıkıp gelmemiz zor olur sen gel" dedi Emre.
Ardından hepsiyle teker teker sarıldım. Babam artık geç kalıyoruz diye seslendi. Son olarak Ebrara sarıldım.

Kulagıma" Buraka söyledik ama gelmek istemedi, sana veda etmek istemiyormuş" dedi. Kafamı salladım. Selam söylersin dedim.

Babam eliyle gelen taksiyi durdurdu. Hadi Nisan dediginde yanlarından ayrıldım ve taksiye bindim.

Gara geldigimizde tren gelmişti. Babama da sımsıkı sarılıp öptüm. Valizimi alıp trene bindim. 15 dakika beklememin ardından tren hareket etti. Çantamdan kulaklıgımı çıkarıp müzik dinlemeye başladım.

Orhan Ölmez - Ya Olmasaydın dinliyordum. Cidden bu şarkı o kadar güzeldi ki 2773728 defa dinlemiş olsamda bıkmıyordum. Gözlerimi kapatıp hayal kurmaya başladım. En sevdigim şeydi hayal kurmak olmayacagını bilsen bile hayal ediyordun kendi istedigin gibi.. Keşke hayallerimizi yaşayabilsek diye düşündüm. Benim hayalim ne miydi? Aslında çok bilinmedik bir şey degil. Aykut..

Evet hayallerimi yaşayamıyordum belki ama Aykut yine de yanımdaydı ne olursa olsun, beni bırakmayacagını da biliyordum ama yine de bir şey olurda hic olmayacak bir şey beni bırakıp giderse yaşayamazdım. Onu kendimden bile çok seviyordum. O benim yüzümdeki gülümsememin sebebi yanımda olmadıgı zamanlarda bile yanımda olduğunu hissetmem yetiyordu..

Derin düşüncelerden arınıp bu şarkıyı kaç defa dinledim diye düşündüm başa sardıgının bile farkında degildim.

***

Ankara gelmiştik nihayet. Gardan çıkıp elimde valizimle dolmuşa bindim. Yarım saat sonra yurdun önündeydim. Yurda girmeden babam aradı. "Kızım Ankaraya varabildin mi?" Diye sordu.

BANA AİTSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin