Gözüme gelen ışıkla yüzümü buruşturup kafamı yastığın altına gömdüm.
"Ceyla yolarım kızım seni! Of uyumak istiyorum git başımdan zaten kafam kazan gibi!"
Yastığı ucundan tutup rastgele fırlattım.
"Cadaloz."
kulağıma gelen ve kesinlikle Ceyla'ya ait olmayan sesle anında gözlerimi açtım ve kafamı kaldırdığım gibi perdemi açan Levent'le göz göze geldim. Bana bakıp sırıtırken ben olayın şokuyla gözlerimi kırpıştırdım. "Ooo uyanabildiniz sonunda küçük hanım." Ceyla'nın odaya girmesiyle kafamı ona çevirdim. "Ay yavrum ya. Yüzüne ışık tutulmuş tavşan gibi kaldı. Hatırlamıyorsun dimi hiçbir şeyi?"
Levent bıyık altından gülüp kapıya yöneldi. "Size doyum olmaz kızlar ben artık kaçıyorum." Bana dönüp işaret parmağını salladı. "Seninle de görüşücez ufaklık."
Ceyla "E dursaydın kahvaltı hazırlamıştım aç acına olur mu" diye yakınmıştı anne edasıyla.
"Atıştırırım bir şeyler ben sağol Ceylacım sen şu arkadaşla ilgilenirsin." Dilim tutulmuş bir şekilde Levente bakarken gülerek odadan çıktı ve bir kaç adım sesinden sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi.
Gözlerimi gülmemek için dudağını ısıran Ceylaya çevirdim. Küçük Emrah bakışlarımla "Çok mu rezil oldum?" Dedim cevabını tahmin ediyorken. Ceyla dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra kafasını salladı. "Büyük rezil oldun kardeşim, büyük."Küçük bir isyan iniltisi çıkarıp çarşafı kafama geçirdim. Ceyla gülerek odadan çıktı. "Kahvaltı hazır."
Tuvalete koşup halime baktım fakat bakmamış olmayı dilerdim. Rimelim akmış, rujum çeneme bulaşmış, saçlarım karman çorman resmen bir panda yavrusu gibiydim. Suratımı yıkayıp tuvaletten çıktım ve masaya oturdum. "Her ayrıntısını anlatıyorsun" dedim Ceylayı dinlemeye koyuldum.
~
Ceyla gülmekten harap bitap olmuşken ben ellerimle saçımı yoluyordum. Bir daha Levent'in suratına bakamayacaktım sanırım.
Ben koltukta öküz gibi uyuduğum için Levent beni bir türlü uyandıramamış. En son beni kucağına alıp zile basmış ama Ceyla o sırada Burağın doğumgününde olduğu için bir süre öylece evin kapısında dikilmişiz. Sonra benim çantamdan anahtarı çıkarmayı akıl edip eve girmiş. Hafif uyanır gibi olduğumda beni ayıltmak için tuvalete sokmuş. O tuvalet kapısında beni beklerken ben bir güzel küvete kıyafetlerimle girip suyu üzerime tutuyormuşum. Levent beni o halde bulunca ona da su tutmaya başlamışım. İkimiz de sırılsıklamken beni odaya götürmüş ve -en önemli kısmı geliyor- üzerimi değiştirmiş.
Bildiğiniz üzerimi değiştirmiş adam!
Utançtan yerlerde yuvarlanıyordum Ceyla da bu halime anırarak gülüyordu. Yerde bir sağa bir sola yuvarlanıp "Allahım nasıl üzerimi değiştirmiş ölem ben nerelere gidem" diye çığlık atıyordum. Ceyla eve geldiğinde Leventi görünce çığlık atıp kafasına vurmaya çalışmış ama Levent ona her şeyi anlatınca sakinleşmiş. Levent çıkmak için hazırlanırken de bu gece burada kalabileceğini söylemiş ve Bahadır kaldığı zaman giydiği kıyafetlerinden vermiş. Levent de fazla ısrar etmemiş ve geceyi burada geçirmiş. Ceyla anlatırken her cümlesinden sonra çığlık atıyordum.
Allah seni bildiği gibi yapsın Gökçe!
Ağzınla değil götünle içersen olacağı bu! Kim bilir ne kadar alay etmiştir arkamdan. Küçük bir çocuk gibi görmüştür kesin. Gıcık. Buzdan adam ne olucak.
Aklıma onu öptüğüm an gelince utançtan yerin dibine girmek istedim. Beni ittiğinde yaşadığım hayal kırıklığı ise içime bir yumru gibi oturmuştu. Ne düşünüyordum ki karşılık vereceğini falan mı?
Kahvaltı faslımız ve benim utanç nidalarım bittikten sonra evde kalan işleri hallettikten sonra Ceyla'yla okula gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN PUSULASI
Humor"Romantik olmak pek bize göre değil. Ten rengimize yakışmıyor." "Bence de. Zaten hiç beyaz atlı prenslere inanmazdım. Ben daha çok beyaz tekneli zengin ko... Ya Levent! Şaka yaptık Allah Allah! Bak hala su atıyo!" Şimdi size uzun uzun hikayemi anl...