Günler günleri doğuruyordu.Ne yaptığımı ne yapacağımı bilmiyordum.Yolumu kaybetmiştim.Hissizlik,bedenimden ruhuma hızla emilen ve beni bırakmayan o duygu.Boşluktayım.
Babam aklıma geliyor.Söylediği yalanlar,yalandan sevgi gösterileri.Çocukken ona koşulsuz şartsız inanıyordum.Ona sığınırdım hep annemi daha çok sevmeme rağmen.Kucağına kurulurdum.
''Baba bana masal anlatır mısın?'' derdim.
Suratıma boş boş bakardı ve işinin olduğunu söylerdi.Giderdi yine.Alışmıştım.Bazen çalıştığı yer yüzünden eve 4-5 ay gelmediği olurdu.Sabah her gittiğinde onu ağlaya ağlaya gönderirdim işine.Öperdi hemen geleceğine dair sözler verirdi.İnanırdım.Çünkü ben ona her daim inanmıştım.Annemin yanına giderdim sonra o da beni hemen kucağına alır.Gelecek üzülme bu kadar diye vaatler verirdi.Annemle babamın arası hep bozuktu.Mutlu bir evliliğin kötü tohumuydum ben.
Herşey ben doğduktan sonra bozulmuştu çünkü.Şanssızlığım sanırım. Doğduğum gibi iteklenmiştim ben.Annem mutluydu sadece gelişime.Doğduğum zaman babam yine yüzünü ekşitmiş ve odadan çekip gitmiş.Annem ara sıra ağzından kaçırır.Kötü anılarını,yaşadıkları kötü şeyleri.2 sene önce de boşandılar.Evden ilk ben çıkmıştım ama öyle kapıyı çekip gidecek türden değil.İçimi tamamen boşaltıp o şekilde çekip gitmiştim.Vurmuştu bana ağlamıştım.Banyoya kendimi kapatmıştım.Kanayan yüzümü peçetelere silip her tarafa dağıtmıştım.Banyo benim için her zaman kaçılacak ilk yer oluyordu.Annem babam kavga ettiği zamanlar hep banyoya geçer kapıyı kilitler saatlerce otururdum.Bir keresinde banyoda uyuya kaldığımı hatırlıyorum.O son gün evden çıkarken eşyalarımı apar topar toplayıp kapıya geldiğimde bir an arkama baktım.Babam gözü dolmuş bir şekilde bana bakıyordu.Bende ağlamaktan delirmek üzereydim.Gözyaşlarım yüzümde ikinci bir katman oluşturmuştu sanki.Babamın yüzünde kırık bir adam gördüm.Kırık bir babanın kırık kızı oluşum bundandır belki.O bana öyle içten ve üzgün bakıyordu ki bir an yumuşayacağım sandım ama kendime izin veremezdim.Benim bakışlarım keskin,darmadağın ve ona rağmen güçlüydü.Elim kapının koluna gitti.Yüzümde hala biraz kan vardı.Ardından ona söylediğim son cümlem ile kapıyı sertçe çarparak o evden gittim.
''Benim kanlarım çoğalsın bu evde,beni yaşatmadığın gibi seni de yaşatmasın.''
Kırık kızın kırık hikayesi.Böyle başlamıştı.Sonrasında herşey tekrar boka sarmıştı zaten.Babam annemi bir şekilde tekrar ikna etmiş ve yeniden evlenmişlerdi.Bu sene ayrılıklarının 3. senesi olacaktı normalde ama olamadı.Artık bunları atlatmaya çalışıyordum.O yüzden sorun yok.
Yatağımdan yavaşça kalktım ve sıcak bir duşa girdim.Sıcak su ile yumuşuyordum.Kendimi iyi hissediyordum.Bugün yapacağım bir kaç iş vardı.Bankaya,markete uğramak vs.Kısacası her genç kızın yapması gereken şeyler.Serma her zamanki gibi uyuyordu.Serma ile yakın arkadaş olduğumuz ve aynı okulda okuduğumuz için ev tutmuştuk.Normalde yazın annemin yanında kalıyordum ama babam annemle yeniden bir araya geldiği için artık yazın da Serma ile aynı evde kalıyoruz.Okulun ilk zamanları tanıştık.İyi anlaşıyoruz ve onu çok seviyorum.
Duştan çıktım saçımı kuruladım,kuruttum.Üstüme günlük siyah elbisemi geçirdim ve altına siyah spor ayakkabılarımı siyah küçük çantamı alarak evden çıktım.Kaldırıma geçtim ve yavaş yavaş yürümeye başladım.Cadde dükkanlar ile doluydu.Dükkanlara baka baka gitmek ise benim çok hoşuma giden bir şey.Tüm dükkanlara sadece göz değdirip geçiyordum ama bir dükkanın önünde donakaldım.Bu harika bir dükkandı! İçinde rüya kapanları ve küreler doluydu.Hemen dükkanın içine girdim.Hepsine üstündeki küçücük tozu görecek şekilde dikkatle bakıyordum. Ardından içerisinden bir tane rüya kapanını gözüme kestirdim.Simsiyahtı ve tüyleri çok ince,hoş duruyordu.Elime aldım.İçindeki boşlukların kırık beyaz renk olduğunu gördüm.Bunu alacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMBAZ
Teen FictionAkıtmak gerek bazen. Zihnimdeki pislikleri bir şırınga ile parmaklarıma vermem lazım. Parmağımın ucundaki mürekkebi kağıda dağıtmam lazım. Nefeslerimi kontrol etmem lazım yoksa içimdeki yeni ben güneşin doğuşu gibi doğuyor içime. Korkularım bir zehi...