Dört yıl sonra...
Kasvetli geçen bir kıştan sonra artık ilkbahar ayındaydık. İlkbahar ayının ilk ayı olmasına rağmen bugün hava güneşli ve ılıktı. Öğle üzeri güneş tüm cömertliğini sunarak dışımızdan çok içimizi ısıtsa da seher vakti ve akşamüzeri çıkan ayazla hala kışın etkisinde olduğunu kanıtlıyordu şehir.
Hafta sonu, öğle üzeri ısınan hava ile Halit baba yine kendini o çok sevdiği bahçesine attı. Yanında küçük yardımcısı Zeynep ile önce bahçeyi çapaladılar, sonra rengârenk çiçeklerin tohumlarını toprağın bağrına özenle serpiştirdiler. Büyükbaba, torun bahçede uğraşadururlarken kayınvalidemle biz de rutin işlerimizi hallettik. Hamza son zamanlarda basketbola merak sarmıştı ve her fırsatta evin biraz ilerisindeki basket sahasına gider olmuştu. Çevreden edindiği birkaç arkadaşı ile okul dışında bu şekilde oyalanıyordu. Ev işlerini hallettikten sonra Asude annem bahçeye, büyükbaba torunun yanına çıkarken ben aldığım bir fincan bitki çayı ile soluğu odamda aldım. Odaya girince ilk işim pencereyi açıp serin ama tertemiz havayı içime çekmek oldu. Uzun uzun ciğerlerime çektiğim havanın içinde hafif bir toprak kokusu da vardı. Elbette ki bunun sebebi bahçede hiç yorulmaksızın uğraşan Halit babamdı. Pencereden bir süre onları gülümseyerek izleyip Fransız balkonunun önündeki koltuğa oturdum. Elimdeki fincandan yeni bir yudum aldıktan sonra hemen önümde duran sehpaya bıraktım. Sonra yine son zamanlarda sık sık tekrarladığım şeyi yaptım. Kalkıp başucumdaki komodinin üzerinde duran kitabımı alıp tekrar yerime oturdum. Niyetim kitap okumak değildi. Kitabın arasındaki katlı kâğıdı elime aldım ve önce uzun uzun baktım. Sonra yine ve yeniden okumak için açtım katlarını. Oysa her kelimesi işlemişti belleğime. Ezberlemiştim her bir cümlesini. Belki yüzüncü okuyuşumdu belki de daha fazla olmuştu ama ne okumaktan ne de her okuduğumda hüzünlenip ağlamaktan usanmıyordum. Mektup gizli saklı okunmaktan bir hayli yıpranmış, eskimiş ve hatta kat yerlerindeki yazılar silinmeye başlamıştı. Bu sebeple katlarını açarken daha imtinalı davranmaya çalıştım.
Sonra yine başladım okumaya. Bu Burak'ın, Mehmet'e bıraktığı mektuptu. Diğer mektupları bu şehre gelirken diğer valizimde unutmuştum ve o gün bugündür o eve bir daha ayak basmamıştım. Nasıl böyle bir hata yapabilmiştim bilmiyorum ama unutmuştum işte. Bu mektubu ise dağ evinde okuduktan sonra tekrar Mehmet'e vermek yerine cebime koymuştum ve tamamen unutarak paltomun cebinde buraya kadar eşlik etmişti bana. Mehmet'e tekrar vermek istememiştim çünkü kocamdan bir parça gibi gelmişti o an. İçinde ne yazdığının önemi yoktu.
Gözlerim satırlarda dolaşırken içimi yine bir hüzün tabakası kapladı. Önce dudaklarım titredi, sonra gözlerim nemlendi. Ne okuduğumu anlayamıyordu belleğim. Sadece gözlerimi satırlarda gezdirerek yalnız yanımı avutmaya çalışıyordum. Ve sonunda gözümden akan bir damla yaş yanağımı okşayarak sessizce süzülüp çeneme indi. Bu demde son satırları okuyordum ki Zeynep'in 'Anne' diyen sesini duyarak irkildim yerimden. Zeynep açtığı oda kapısından bana doğru gelirken önce elimin tersiyle hala çenemde süzülen bir damla gözyaşımı azat ettim. Ardından elimdeki mektubu telaşla yeniden katlayıp hızla cebime attım.
Zeynep o kadar neşeliydi ki kendi neşesinden benim tedirginliğimi fark edemedi. Yanıma kadar gelip elimden tutup çekiştirirken:
"Anne lütfen benimle aşağıya gel. Ektiğim çiçekleri sana göstermek istiyorum" dedi cıvıltıyı andıran bir ses tonuyla.
Bu yoğun ısrar ile doğruldum yerimden ve gülümseyerek kabul edip düştüm peşine. Zeynep bahçeye kadar elimi bırakmaksızın adeta çekiştirerek getirdi beni.
Bahçedeki kamelyada oturan Asude annem ile göz göze geldiğimizde gülmekten kendini alamadı. Sonunda bahçe duvarının yanına kadar gelince Zeynep sıkı sıkıya tuttuğu elimi bırakarak olduğu yere çöküp ellerini toprakta gezindirdi ve heyecanla:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk 3
SpiritualSahi aşk neydi? Bir tarifi var mıydı? Tarif edilebilir miydi? Ya da bir kalıba sokulabilir miydi? Amacı neydi? Sebebi neydi? Dünyadaki her şeyin bir varoluş sebebi varken aşk duygusu sebepsiz değildi ya! Yeryüzündeki tüm canlılar neslinin devamı içi...