Zeynep ha bire konuşurken ben onu dinliyordum. Başta sorduğu soruyu çoktan unutmuş ve çoktan başka konulara dalmıştı. Zeynep iştahla anlatmaya devam ederken birden gözlerimi kapatıp mimiklerini zihnimde canlandırdım. El kol hareketleriyle heyecanlı heyecanlı bir şeyleri anlatma derdindeki halini. Bu sebeple arada saçtığı tükürüklere aldırmadan, gözleri iri iri olmuş bir şekilde penceresinden yansıyan dünyayı anlatışını... Gülümsedim. Birden içimin huzurla dolduğunu hissettim. Sonunda Zeynep konuşmasının arasında nefes almayı akıl edebildiğinde hemen araya girdim:
"Bunları bana gelince uzun uzun anlatırsın miniğim. Çünkü birazdan uçağa binip oraya geliyorum. Ama sen beni böyle telefonda tutmaya devam edersen uçağı kaçırıp gelemem."
Zeynep sevinç dolu bir ses tonuyla: "Tamam anneciğim." Deyip telefonu yeniden babaannesine uzatırken:
"Oleyy annem geliyor! Büyükbaba annem biletini almış buraya geliyormuş." Diye bağırıyordu.
Telefonun diğer ucundan yine Asude annemin 'alo' diyen sesini duyunca:
"Asude anne Hamza nerede?" diye sordum.
Kısa bir sessizlikten sonra Asude annem:
"Arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı." Diye cevap verdi. Sonra:
"Neyse kızım ben seni tutmayayım da hazırlan. Geldiğinde görüşürüz. Hadi sana hayırlı yolculuklar." Diye devam etti.
Son olarak benim 'Tamam' sözümle telefonlar karşılıklı kapanırken Zeynep'in:
"Oley annem geliyor! Büyükbaba annem biletini almış buraya geliyormuş biliyor musun?" dediğini duydum.
Zeynep'in sesiyle yüzüm tebessüme bulansa da aklım Hamza'ya takılı kalmıştı. Düşüncelerim bu yönde yoğunlaşırken gözüm saate kaydı. Uçağın kalkmasına daha iki saat vardı. Hemen üst kata çıkıp valizimi hazırladım. Ardından sıcak bir banyo yapıp, valizimle tekrar alt kata indim. Acıktığımı hissedince kendime hemen hazır bir kahve yaptım ve yanına Zeynep'in çubuk krakerlerinden birini alarak caddeye bakan koltuğun üzerine oturdum. Gözüm caddede dolaşırken sanki bir anda yan koltukta Burak'ın oturmuş beni izlediğini hissettim. Her zaman yaptığı gibi, gülümseyerek... Bu his birden başımı o yöne çevirmemi sağladı ama gördüğüm tek şey boş bir koltuktu. Aklım bana oyun oynuyordu. Oysa başımı çevirdiğimde onu görebilmeyi ne çok isterdim. İçimde zerre korku oluşmazdı. Belki biraz şaşkınlık... Ama en çok özlem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk 3
EspiritualSahi aşk neydi? Bir tarifi var mıydı? Tarif edilebilir miydi? Ya da bir kalıba sokulabilir miydi? Amacı neydi? Sebebi neydi? Dünyadaki her şeyin bir varoluş sebebi varken aşk duygusu sebepsiz değildi ya! Yeryüzündeki tüm canlılar neslinin devamı içi...