(Bu kitaba bölüm atmayı çok özlemişim. İyi okumalaaar~
Ve J-HopeGirl der ki => Şarkı ♡♡♡♡)JjeonKookk: Hae Soul.
HaeSoulll: Jungkook.
JjeonKookk: İlk sen söyle.
HaeSoulll: Anneme ulaşamıyorum.
Ne ev telefonunu açıyor ne de cep.
Başına bir şey gelmiş olmasından korkuyorum.JjeonKookk: Merak etme uyuyordur.
Onun başına gelebilecek en kötü şey üvey babandı o da öldü, unuttun mu?HaeSoulll: Unutmadım ama saat daha çok erken bu saatte uyuyor olma ihtimali bile beni endişelendiriyor.
JjeonKookk: Benim dersim birazdan bitiyor, senin de okulunun bitmesine yarım saat var, çıkışta beni bekle seni alıp annene bakmaya gidelim.
HaeSoulll: Tamam.
JjeonKookk: Endişelenme tamam mı?
HaeSoulll: Tamam.
.
.
.Hae Soul dersi bittiği gibi müdürenin odasına gidip inandırıcı bir yalan ile okuldan çıkmak için izin kağıdı aldıktan sonra Jungkook'a, onu okulun çıkışında beklediğini yazan bir mesaj gönderip sınıfa dönmüş ve çantasını toplamıştı.
Şimdi de okul kapısının önünde gergin bir şekilde bordo Range Rover'ı bekliyordu.Sonsuzluk gibi geçen birkaç dakikanın ardından bordo Range Rover Hae Soul'ün önünde durduğunda Hae Soul hiç tereddüt etmeden ön koltuğa geçti.
Jungkook arabayı çalıştırıp Hae Soul'ün annesinin evine sürerken kızın titreyen elini gözlerini yoldan ayırmadan tutup güven vermek istercesine sıktı.
"Sakin ol, uyuyakalmıştır belkide sessizdedir telefon."
"Ama Jungkook iki saatte neredeyse otuz kere aradım birinde bile mi duymadı ya da görmedi? İmkansız." Hae Soul bacaklarınıda sallamaya başladığında, Jungkook içinde Hae Soul'ün en sevdiği şarkılar olan oynatma listesini oynatmaya başladı.
Hae Soul şarkılar sayesinde çok az olsun rahatlarken Jungkook'un elini daha sıkı tuttu ve gözlerini kapatıp annesinin iyi olduğunu düşünmeye başladı.
.
.
.Yarım saat sonra evin önünde geldiklerinde Hae Soul ilk başta kapıyı çaldı ama açan olmayınca kendisindeki anahtarla kapıyı açarak içeri girdi. İçeride annesine seslenirken orada olmadığını anladığında salonda ki koltuğa oturup ağlamaya başladı.
Jungkook yanına oturup onu sakinleştirmek için her şeyi denerken Hae Soul'ün ağlaması her saniye daha da şiddetleniyordu."Polise gitmemiz lazım Jungkook!" Hae Soul otorduğu yerden hızla kalktığında Jungkook'ta onunla birlikte kalktı.
"Yirmi dört saat geçmeden bir şey yapılamaz Hae Soul, biliyorsun. İlk başta etrafı arayalım tamam mı?"
"Tamam, hemen hadi çıkalım çabuk ol." Hae Soul salondan çıktığında eve giren annesini görünce bir saniye kadar durduktan sonra annesine sarıldı.
Kadın kızını ona sarılana kadar fark etmediği için korkarak küçük bir çığlık attı ve ardından kızına sarıldı.
"Hae Soul neden buradasın? Okulda olman gerekmiyor muydu?"
"Seninde telefonlarını açman gerekiyordu! Ne kadar endişelendim biliyor musun?"
"Sakin ol Hae Soul özür dilerim. Dışarı çıkmıştım ve beni günde elli kez aradığın için telefonu yanıma almamıştım. Evimi basacığını bilmeliydim." Diyerek kızından ayrıldı ve güldü.
Jungkook ikisini salonun giriş kısmına yaslanarak izliyordu.
"Bir daha asla telefonunu evde bırakma, tamam mı? Ne kadar çok arıyor olsam bile telefon yanında olacak anlaşıldı mı?" Annesi her ne kadar şakaya vurmuş olsada Hae Soul şuan şaka kaldıracakmış gibi hissetmiyordu.
"Tamam, tamam dediğin gibi olsun. Jungkook kızımı okuldan sen mi çıkardın bakalım?" Diye birden konu değiştirdi Hae Soul'ün annesi.
"Şey, evet. Sizin için çok endişelenmişti." Diyerek cevap verdi Jungkook ensesindeki saçlarını karıştırarak.
"Anladım. Aç mısınız bakalım? Size ev yemeği yapayım. Benim kızım ev yemeği yapamadığı için aç kalmışsınızdır."
"Anne?!"
"Benim okula dönmem lazım efendim. Hae Soul sen istersen burada kal?"
"Olur."
"Olmaz, sende okula dönüyorsun. Bu sene üniversite sınavına gireceksin unuttun her halde?"
"Ama-"
"Hayır küçük hanım. Zaten kaç ders kaçırdığın belli değil." Diyerek kızını kapıya doğru itmeye başladı.
"Tamam, itmeyi kes. Gidiyorum." Dedi Hae Soul ve ayakkabılarını giydi. Jungkook Hae Soul'ün annesi ile bir şeyler konuşurken Hae Soul dışarıda onları bekliyordu. En sonunda Jungkook geldiğinde arabaya bindiler.
"Annem resmen sen olmadığın için beni evden kovdu! Halbuki ben tüm günlük izin almıştım."
"Madem öyle bizde o izin kağıdını değerlendiririz. Sinemaya gidebiliriz?"
"Çok isterim ama okula gitmen gerekmiyor muydu?"
"Evet ama senin için gitmeyebilirim. Önemli bir şey değildi zaten."
"Eğer öyleyse git diye ısrar etmeyeceğim. Bende ne zamandır bebeğim ile gezmeyi özlüyordum."
"Bende seninle gezmeyi özlemiştim."
"Ben arabandan bahsetmiştim." Dedi Hae Soul gülerek.
"En son seni 'bebeğinden' kıskandığımda ne olmuştu hatırlıyor musun? Tekrar mı istiyorsun?" Diyerek Jungkook yan gözle sırıtarak Hae Soul'e baktı.
"Kes şunu Jungkook ve bizi bir sinemaya götür."
"Benimle karanlık bir yere gitmek istediğine emin misin?" Diye sordu Jungkook, eğlendiği sesinden belli oluyordu.
"Sen en iyisi beni okula bırak sende okuluna git."
"Tamam şaka yaptım Bebeğim, sinemaya gidiyoruz." Diyerek Jungkook arabayı alışveriş merkezine sürmeye başladı.
(Hae Soul'ün ağlamasından neden psikopatça bir zevk alıyorum? idk)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Boy Who Drive Range Rover .JJK. 1
FanfictionHaeSoulll: SİKTİR! RANGE ROVER MI SÜRÜYORSUN? JjeonKookk: Ne var bunda? #Boy Who serisinin 1. Kitabıdır# 11.05.2016