Küçük Riddle'la Altıncı Gün
Tom, Harry, Ron, Hermione ve Neville Gryffindor ortak binasında, koyu bir sohbetin içine dalmışlardı. Ve bu koyu sohbetin konusu ne korkunç Profesör Moody, ne Draco Malfoy'un Ravenlaw-Slytherin maçında ayağını sakatlaması, ne de Dean ve Seamus'un tuhaf ilişkisiydi. Konu, Tom'du. Ölüm yiyenler onu kendilerine çekmek için elinden geleni yaptıklarından Harry'yle küçük sırları açığa çıkmıştı. Bu her şeyden haberdarlardı demek oluyordu. Harry'nin Tom'la beraber yasak bölüme girmeleri, ihtiyaç odası dışında her şeyden.
Harry ve grubunun okuldaki çoğu öğrenciden daha çok şey bilmesi, şaşılır bir şey değildi. Er ya da geç öğreneceklerdi nasıl olsa. Ama asıl şaşkınlık veren, hiçbirinin fazla tepki göstermemesiydi.
Tanrım, diye düşünüyordu Harry, Karşınızdaki "Küçük Ismi Lazım Değil"! Nasıl tepkisiz kalırsınız?
Hermione ukala bir tavırla Harry'ye üsten üsten bakışlar göndermekle meşguldü o sıra. "Zaten başından beri bir tuhaflık vardı. Neden Harry Potter gibi bir öğrenci, yeni öğrenciye rehberlik yapması için görevlendirilir ki?" dedi, tavrını hiç bozmayarak.
Bir iki kıkırdama sesinin arasında Harry gözlerini devirmekten kendini alamamış, ortama kısa bir sessizliğin girmesine zemin hazırlamıştı. Sessizliği bozansa, Neville oldu.
"Çok korkuyorum!"
--
Tom ve Harry, ihtiyaç odasındalardı.
"Neden buraya ihtiyaç odası denmiş?" diye sordu çekyatta uzanan Tom'a. Tom çok geçmeden cevap verdi.
"Bir şeye ihtiyacın olduğunda kapılarını açar. Ilk başta senin, gerçekleri bilmeye ihtiyacın vardı, değil mi?"
Tom'un açıklamasına kafa yorduktan sonra başka bir soru yöneltti.
"Şu an neye ihtiyacımız var?"
Tom, Harry'nin sorusunu ilginç bulmuş gibi, düşünceli bir edayla oturur pozisyona geçti ve "Belki biraz sessizliğe, düşünmeye falan?" dedi derin bir ses tonuyla.
Harry ne diyeceğini bilemediğinden bir süre, öylece bakıştılar. Sonra Harry James Salak Potter, konuyla tamamen alakasız bir şey söyledi. Kelimeler ağzından istemsizce çıkmıştı.
"Birkaç gün önce seni tanımayı takıntı yapmıştım." Harry ilk boş boş baktı ve sonra tok bir ses tonuyla söylediği bu cümlenin önemi kafasına bir tuğla gibi düşüverdi. Kızardı bozardı, daha sonra Tom Marvolo Sivri Zeka Riddle'ın ağzından daha çok kızarmasını sağlayacak bir kelime çıktı:
"Fark etmiştim."
Bu velet -evet, evet kendisinden sadece bir yaş küçüktü-, bu kadar etkileyici olmayı nasıl başarıyordu?
"Her neyse," diyerek konuyu geçiştirmeye çalıştı Harry "Ölüm yiyenlerin seni almasına izin vereceksin. Sana zarar vermeyecekleri ne malum?"
Tom küçük bir sırıtmanın ardından cevap vermişti. "Benim için endişelenmen çok hoş Harry, ama yapacak daha iyi bir şeyimiz yok."
Belli ki Harry, yüzündeki kızarıklıktan kurtulamayacaktı.
Harry, yanında Tom'la, sonunda ihtiyaç odasından çıktığında, varlığını unuttuğu, uzun zamandır konuşmadığı biriyle karşılaşmıştı:Draco Malfoy. Bacağındaki alçıyla beraber alaylı alaylı bakan, zaten çirkin olan yüzünü ekşiterek daha da çirkinleştiren Draco, her zamankinden daha acınası görünüyordu. Ve o lanet, her şeyin kokusunu alan burnunu sokacak bir yer arar gibi de hali vardı.
"Vay vay vay, Potter ve sevgilisi, ha?"
"Işine bak Malfoy." Harry umursamadı -birçok şeyi, evet, fakat kimse Harry'nin sevgili kelimesini umursamadığını inkar edemezdi, hayır efendim, Harry bunun hakkında birkaç gün kafa yoracaktı- ve sessiz kalan Tom'u çekiştirerek yoluna devam etti. Sonuçta birkaç adım, sadece birkaç adım ilerleyebildiler.
Draco Malfoy yaslandığı duvardan ayrılmış Tom ve Harry'nin karşısına geçmişti. "Siz ikiniz bir şeyler karıştıyorsunuz."
Uzunca içine çektiği soluğunu, kısa ama hiddet dolu bir şekilde havaya geri verdi Harry "Işine bak dediğimi hatırlıyorum Malfoy."
Draco memnun bir ifadeyle gülümsedi ve dengesizlik konusunda Harry Potter'ı bile solladığını kanıtladı. "Ne karıştırdığınızı bulacağım."
O ana kadar sessiz kalan Tom, sonunda ağzını açtığında pek hoş şeyler söylemedi. "O koca çenen ve büyük hayallerinle beraber karşımızdan toz ol Draco Malfoy."
Bu sefer Tom Harry'yi çekiştirerek ilerleme işine devam etti. Draco'nun omzuna çarpmayı da ihmal etmemişti.
"Wow!" diyebildi Harry, Tom Malfoy'a çok fena haddini bildirmişti.
°•°•°•°•°
Ron, Hermione ve Neville çoğu şeyi öğrenmiş, iksir dersinde Harry, Snape'e ödevini zafer kazanmış edasıyla sunmuş ve sınıfta kalmaktan kurtulmuş, Draco Malfoy'la karşılamış, Tom'la çok, çok tuhaf anları olmuştu. Ne de çok şey yaşamıştı bugün!
Harry bugün, asla unutamayacağı başka bir şey daha yaşayacaktı.
Günün yorgunluğuyla yatağına uzandıktan sonra, bir takım sesler gözlerini kapamasından alı koymuştu.
Inleme sesleri. Ve Harry, her iddiasına varırdı ki seslerin sahibi Dean ve Seamus'tu.
Elini alnına çarpıp "Merlin aşkına!" diye feryat etti. Feryadını Tom dışında kimse duymamıştı.
Tom'un kaçamak bakışları altında, rahatsız, uykusuz bir gece geçirdi.
Gecikme için çokk üzgünüm :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Trust You//tomarry
AléatoireHarry birkaç sakarlık sonucunda kendini küçük -sadece ondan bir yaş küçük!- Riddle'a bakıcılık yaparken buluyor.