Emir.

5K 266 31
                                    

16 Eylül 2015'de yazılmış bir yazıdır:
Bunu okuyan olur mu bilmem, ben öylesine yazıyorum.
Bundan 3 yıl önce bir gün sınıfta din dersindeydik, hiç unutmam; yanımda Orçun diye bir çocuk vardı. Oturuyoduk işte öyle. Sonra birden kapı çaldı, içeri müdür yardımcısı ve yanında da bir çocuk girdi. Ben ilk başta göz ucuyla hafifçe bakıp sonra kafamı çevirdim. Aradan 2 saniye geçince benim jeton düştü. Kafamı tekrar çevirdim ve çocuğa baktım. "Off nesin be sen" diye salak bir cümle çıktı ağzımdan. Tam o sırada Orçunla göz göze geldik. Orçun mal mal gülüp "Ooo Elif hayırdır" dedi. Çok önemsemedim çünkü arkamı döndüğümde diğer kızların da benzer tepkiler verdiğini gördüm. Neyse işte, çocuk kendini tanıttı. "Ben Emir." dedi. Hiç unutmam o cümleyi söyleyişini. Nerden bileyim o 4 harfli kelimenin hayatımı baştan sona değiştireceğini..
Her neyse, en az 4-5 kız ders boyunca çaktırmadan çocuğa bakıyoduk. O da farketmiş olacak ki, benle göz göze gelince "teallam" der gibi güldü. Ben hemen başımı çevirip utancımdan sessizce ölmeyi bekledim. Sonra işte zil çaldı, erkekler başına toplandı "hoşgeldin emir benim adım ...... tanıştığımıza memnun oldum" muhabbetleri falan. Emir 3 güne herkesle kaynaştı, dış görünüşünün verdiği özgüvenden midir nedir, çocuk gayet girişken biriydi zaten.
Aradan 1 ay geçti. Diğer kızların ilgisi geçmişti bile ama ben hâlâ salak salak Emir'i izliyordum. Ya bir tenefüs yanıma gelip 0.7 uç istemişti diye 3 gün boyunca mutluluktan havalara uçmuştum be. Tamam, kısa keseyim. Biraz daha zaman geçti ve biz emirle çıkmaya başladık. Aman ne çıkmak (!) Çocukça saçma sapan bir şeydi işte.
2 yıl geçti aradan. Bu süre zarfında Emir okuldaki kızların yarısını elden geçirmişti tabi. Bir havalar bir havalar, egosu kendi boyundan büyüktü. Kendisi de benimle aynı boyda öyle boylu poslu bir şey değil zaten. Neyse, sürekli kızlarla gezmeler derken okullar kapandı. O yaz tatili de hayatımın dönüm noktalarından biriydi işte.
Bir gün koltukta oturup güzel güzel karpuzumu yerken telefonuma Whatsapp'dan mesaj geldi. Tanımadığım, ama bir yerden tanıdık gelen bir numaradan, "naber" diye bir mesaj. Profil fotoğrafına bakayım dedim, kendi fotoğrafı değildi. "Pardon, numara kayıtlı değil de kimsiniz acaba?" Yazdım. "Emir ben" dedi. Şaşırdım önce, sonra "aa Emir" dedim. "Aa ben" dedi. Gülümsedim salak gibi. Sonra işte gece dörde kadar konuştuk biz bunla. Anlattı bana, eski okulunda hocalar hep kötü davranmış ona, "yapamazsın, başarısızsın sen" baskısı falan yapmışlar. Zaten Emir başarılı bir öğrenci değildi. Akademik durumu eski okulundaki hocaların onu küçümsemesi yüzünden düşmüş, sonra da önemsememiş dersleri. Böyle şeyler anlattı bana.
Derken biz baya baya konuşmaya başladık. Her gün mesajlaşıyoduk böyle. Sonra bir gün "arasana beni" dedi. Aradım. 1,5 saat konuştuk telefonda. O kadar güldürüyodu ki beni, söylediği her cümleye içimden sebepsizce gülmek geliyodu. Böyle böyle, o yaz tatilinde 3 ay boyunca günlerimiz böyle geçti. Hatta bir gün konuşurken "okullar açıldığında ilk işim sana sıkı sıkı sarılmak olacak" demişti. Çok sevinmiştim. Ona sarılma fikri, ne bileyim çok hoşuma gitmişti. "Ben de sana sarılırım" dedim. Tek çocuğum ben, Emir yavaş yavaş kardeş yerini doldurmaya başlamıştı benim gözümde.
Sonra okullar açıldı. O ilk gün, okula giderken yol boyunca Emir'le sarılacağımızı düşündüm. Sonra girdim okula, heyecan bastı bana. Nasıl heyecanlıyım varya. Tam sınıfa girdim, baktım Emir yok. Bahçededir diye düşündüm, yanımda arkadaşımla beraber çıktık bahçeye. Sonra kapının orda Emir'i gördüm. O da beni gördü. Koskocaman gülümsedi. Bana doğru yürümeye başladı. Benim kalbim nasıl atıyor nasıl.. Geldi yanıma, "Eliif" dedi. Ben o an kitlendim kaldım. Tek kelime edemedim. O da benden bir hamle bekledi sarılayım diye, ben sarılmadım. Niye bilmiyorum ama kaldım işte öyle bir an. Emir de bi bozuldu, "neyse ben içeri geçiyorum sınıfta görüşürüz" deyip gülümsedi. "Görüşürüz" dedim. Zeynep baktı bana, "hayırdır" der gibi güldü. "Saçmalama arkadaşız sadece" dedim. "İyi bakalım" dedi gülümsedi.
İlk gün ironisinden sonra Emir'le biz samimi olmaya başladık. Ben artık eskisi kadar çekingen Değildim, Emir'e daha samimi davranıyordum. Bizim arkadaşlığımızı görenlerin çoğu "bunlar birbirlerini seviyor" diye salak salak düşünceler attılar ortaya. Gerizekalı insanlar işte. Önemsemiyodum ben. Emir de öyle. Bu şekilde 1 sene daha geçti. Tekrar yaz tatili oldu. Yine konuşuyoduk Whatsapp'dan, telefonda gülüyoduk falan. Sonra bir gün "buluşalım özledim" dedi bana. Olur dedim. Kızılay'da buluştuk. O kadar eğlenmiştim ki, mükemmeldi. Ama annem sevmezdi Emir'i. Dersleri kötü diye, bir de sürekli kızlarla olan yakınlığından dolayı Emir'i kötü biri sanıyordu. Annesiyle babası ayrıydı Emir'in. Annem de Emir'e sorunlu gözüyle bakıyodu. O gün Emir'le buluştuğumu öğrenince annem çok kızmıştı bana. Eve gidince saatlerce söylenmişti. Ama benim umrumda bile değildi. Çok mutluydum çünkü. Çok seviyodum Emir'i.
Bana "Sen benim öz kardeşim, annemin kızısın. Kimse senle aramı bozamaz, sen benim hayatımın anlamı, olmazsa olmazım, hayatımın bir parçası oldun artık. Canımın içisin, seni üzeni ben de üzerim. " derdi. Ailevi sorunlarını anlatırdı hep. Ve Emir, nasıl desem insanlarla o kadar samimi olmasına rağmen kolay kolay kimseye kendini, sorunlarını anlatmayan biridir. Bana bile samimi oluşumuzun 2. senesinde anlatmaya başlamıştı, siz düşünün işte. Bu yüzden bana güvendiğini biliyodum. Kolay kolay dert anlatmayan Emir, bana her şeyini anlatıyodu. Anlamıştım bana güvendiğini. Ben de ona çok güveniyodum, her şeyimi bilirdi. Anlatırdım. Öz abi-kardeş gibiydik biz onla.
Bir gün kavga etmiştik. Aramıştı beni, açmamıştım. Peş peşe arayınca en son sinirlenip "ne var" diye açmıştım telefonu. Ağlamaya başlamıştı. Konuşmasını asla unutmam; "bak Elif, sen benim için çok değerlisin. Seni çok seviyorum. Önce annem, sonra ablam ve abim, sonra da sen varsın benim için. Lütfen insanlara inanma. Bizim aramızı bozmaya çalışıyolar kıskanıyolar bizi. Lütfen inanma onlara, seni çok seviyorum. Sen benim öz kardeşimsin. " demişti. Ağlamıştı be. 3 yıldır ağladığını hiç görmemiştim, ilk kez telefonda o ağlarken ki sesini duyunca içim parçalanmıştı resmen. Barışmıştık hemen. O gün face duvarıma "Elif'le aramı bozmaya çalışmayın. O kız benim her şeyim, aramızı bozmaya çalışan biri daha olursa acımam çok kötü olur" yazmıştı. Nasıl mutlu olmuştum.
Buraları yazarken içimdeki acıyı tarif edecek uygun kelimeleri bulamıyorum. Yazarken gözümün önüne geliyor o anların hepsi. Uzatmıyorum, okullar tekrar açıldı işte. Bu sefer iyice bağlanmıştık birbirimize. Sınıfta hep gelir sarılırdı bana, öperdi. Ağladığımda teselli ederdi. Annem de sevmeye başlamıştı onu. Hatta Emir'in annesini arayıp Tülay Teyze'yle de arkadaş olmuştu. Emir'e " sen Elif'in abisisin. Sana güveniyorum, onu okulda koru kolla" derdi. Annem de onu sevmeye başlamış, benim gibi güveniyordu ona yani.
Bir sene böyle geçti, Emir ve ben çok samimiydik. Okuldakiler de bilirdi bizi. Hatta Emir'e yavşayan kızlar hep kıskanırdı beni. Ben Emir'e sarılıp öptükçe bana ters ters bakarlardı. Salaklar işte. Ben de inatlarına daha çok yapardım xmhzjxhs
Doğum günümde bana çiçek almıştı. Papatya. Şuan o papatyalar kurumuş yapraklarıyla kucağımda duruyor. Baktıkça kalbime giren o ağrıyla beraber Emir'i hatırlıyorum.
Her neyse, sonra Emir'le birden bire soğuduk biz. Aslında ben değil, o. Bana soğuk davranmaya başladı. Başka insanlarla konuşuyodu artık, bana eskisi gibi "seni seviyorum" dememeye, sarılmamaya başladı. Ben çok ağlıyodum, ona farkettirmezdim ama onu kaybetmeye başladığımı farkedip nerdeyse her gün ağlıyodum. Sonra yine aniden, aramız düzeldi. Eskisi gibi olduk. Ben tabi çok mutluydum. Her şey normale döndü yani.
Tamam uzatmıyorum, buraları. Bu senenin sonuna kadar mükemmel gidiyordu her şey. Lisede de görüşecektik, hatta birbirimizin nikah şahitleri olacaktık, böyle mal mal hayallerimiz vardı.
8. Sınıfın son 1 haftası, Emir bana faceden mesaj attı. "Şuana kadar yanımda yaptığın her şey bana çok saçma geldi. Sadece sabrettim." Dedi. Sonra da engelledi. Hiçbir şey yapmadım. Sadece ağladım. Çok ağladım. Okulda yüzüme bakmıyodu. Ben de yanına gitmiyodum. O son bir hafta böyle geçti işte. Son gün, herkes vedalaşırken, yanıma gelmedi bile. Yüzüme dahi bakmadı. Kaykayını eline alıp çıktı gitti sınıftan. Veda bile etmeden. Öylece, 3 yılı bırakıp gitti.
Konuşmadık o günden beri. Sadece ağustos ayında annesi ameliyata girmiş, beyninde damar şişmiş. Bunu haber vermek için mesaj attı. Çünkü Tülay Teyze'yi ne kadar sevdiğimi biliyodu. O mesajı gördüğümde İzmir'deydik. Telefonu alıp sokağa fırlamıştım. Ağlaya ağlaya yürüyüp, bir taraftan da arkadaşıma telefonda olanları anlatıyodum. Sonra kaybolmuştum. Tatil yerinde tek başıma öyle gecenin bir körü sokağa çıkarsam, olacağı buydu tabi. Yani Emir bey, haziran ayından beri benle tek kelime konuşmamışken birden o mesajı atıp 2 ay sonra benim dengemi alt üst etmeyi başarmıştı.
En son 2 hafta önce, faceden arkadaşlık isteği gönderdi. Kabul etmedim. Etmeyeceğim de. Ama onu o kadar çok özledim ki. O yaptığına, arkadaşlığımızı bitirişine de asla anlam veremedim. Sadece, hâlâ çok seviyorum onu. Sinirliyim, çok sinirliyim hemde. Ama "sendeki değeri azaldı mı?" diye sorarsanız, hayır. Zerre kadar değişmedi. O benim için hâlâ abi. Gerçi abiler kardeşlerini bırakmaz. Cidden, Emir beni neden bıraktı?

Kısa Duygusal HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin