Bade, internette kendine ait bir blogda yaşadıklarını yazıyor. İtalik olan yazılar blogunu takip edenlere hitaben konuşurken yazdığı yazılar. Düz yazı ile yazılanlar ise blogundaki takipçilerine anlattığı hikayesi.
Bölümü daha bitirmeden yanlışlıkla yayımladım. Ah, salak ben! Bundan dolayı özür diliyorum...
Keyifli Okumalar!
•
Hoşlanmadığınız bir şeyi, üzerinizde, bedeninizde istemezsiniz. Bazen onu atabilirsiniz, bazen de atamazsınız. Ama öyleleri vardır ki, bedenden çok içinize işlemiştir. Öyle ki, size yapışmıştır. Durum öyle olunca elinizde tek bir seçenek kalır; kabullenmek.
Vücudumda, kemiklerimin arasında gezen kötü hücreleri nasıl kabullendim, inanın bilmiyorum. Fakat ondan daha zor olanı ise, olayın bütününü kabullenmekti.
Çünkü ben artık kanserdim.
Ve bunu kabullenmek zorundaydım.
❅
5. BÖLÜM: "KABULLENME"
5 gün sonra,
Tenimin içine girdiğini hissettiğim iğneyle kendimi sıkarak göz ucuyla asistan doktor Derya ablaya baktım.
"Kan geldi mi?" derken vereceği cevaptan korkuyordum. Çünkü bazen kan gelmiyordu damardan. Bunun açıklaması tıbbi değildi. Şöyle ki; İğne damara girdiğinde o kişi kendini çok kasıyorsa ve şiddetliyse eğer kan gelmeyebiliyormuş. Bu hastayla ilgili olan bir durum fakat hastayla ilgili olmayan durum var; Kanı alan kişi iğneyi yanlış yere sokarsa, yani damara girmezse, kan gelene kadar iğneyi kolunuzun içerisinde oynatıp damarı bulmaya çalışıyor. O da olmazsa iğneyi kolunuzdan çıkararak tekrar damara giriyor.
Fakat her damarıma her iğne girişinde, iğne giren yerler morarıyordu. Kollarımda ve ellerimde saymayı bıraktığım, iğnelerin ardında bıraktığı morluklar duruyordu.
Ve kan gelmediğinde ciddi anlamda korkuyordum. Çünkü şu 5 gün içerisinde delinmekten yorulmuştum. Aslında her şeyden yorulmuştum. Çünkü düzene alışamamıştım.
Gece 3-4 gibi nöbetçi hemşireler oluyor ve oda oda gezip, tansiyon ve ateş ölçüyorlar. Aynı şey sabah saat 8'de, öğlen 12'de, akşam üzeri 3'te, akşam 7'de ve gece 12'de gerçekleşiyor. Tansiyon ve ateş ölçmenin dışında da, hastaların ilaçlarını veriyorlar.
Sabah saat 10-11 civarı ise, doktorlar visite gelerek hastaları muayene ediyorlar. Yine sabah saat 7-8 gibi ve akşam 6 civarı ise, asistan doktor gelip kan alıyor. Hem de her gün! Kan sonuçları iyiyse sorun yok. Fakat eğer kötüyse, kan takviyesi yapılıyor.
Damar yolundan kan verilirken damarı o kadar yakıyor ki, bazen ağlıyorum acıdan. O yüzden annemle her kan sonucunu beklerken helak oluyoruz.
Aynı zamanda kan takviyesi yapıldıktan sonra lasix isimli bir ilaç veriliyor. Benim söylemimle; çiş iğnesi.
Kalbe çok kan pompalandığından bu ilacın verilmesi zorunluymuş. Fakat kötü olan yanı ise, yarım saat içerisinde en az on kere tuvalete çıkarıyor ve ben bundan nefret ediyorum.
Son 5 gün içerisinde, alışamadığım şeyleri düşünmeyi keserek Derya ablaya odaklandım. Bana cevap vermek yerine iğneyi derimin altında oynatmaya başladı. Hissettiğim acıyla inledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜCRELERİMİN İNTİHARI
Jugendliteratur15 yaşındayken hayat nasıldır, bilirsiniz. Okul, dersler, aile ve sosyal medya. Her gün yaşadığı aynı monotonluktan sıkılmak da bunların içerisine dahil. Fakat bu genç kız, vücudundaki tersliklerin bir süredir farkında. Araştırmaya karar veriyor ve...