Bade, internette kendine ait bir blogda yaşadıklarını yazıyor. İtalik olan yazılar blogunu takip edenlere hitaben konuşurken yazdığı yazılar. Düz yazı ile yazılanlar ise blogundaki takipçilerine anlattığı hikayesi.
Keyifli Okumalar!
•
Eskiden ne diye dua ederdim biliyor musunuz? Bana bir şey olsun da değerimi anlasın ailem, derdim. Biliyorum, bunu söyleyen ve isteyen tek ben değilim. Eminim bu yazıyı okuyanların birçoğunun da böyle düşünceleri vardır.
Uyarı: Düşünmeyin!
Ciddiyim, düşündüğünüz ve istediğiniz şeylere dikkat edin. Hayatınız kısa. Bunu bilerek yaşayın. Çünkü çocuğunun bir nefesi için canını dişine takan anneler tanıdım.
Biraz fazla mı öğüt verici oldu? Olsun, söylemek zorundaydım. Çünkü nefes aldığım için gerçekten mutlu olduğum zamandı anlatacağım gün. Hayatımın, elimdekilerin değerinin farkına varmayacak kadar salak olduğumu anladığım gündü.
O günlere dönebilmek için yapmam gerekenleri düşündüğüm gündü. Fakat elimden tek bir şey gelmişti.
Güçlü olmak.
❅
3. BÖLÜM: "İLK GECE"
Annem sağ elimi tuttu. Fakat gözlerini sol kolumdan başka bir yere çevirmişti. Kana bakamıyordu, baktığında zaman ise fenalaşıyordu. Ama elimi tutarak bana destek oluyordu. Ya da olduğunu sanıyordu.
Gülmemek için kendimi sıktım. Annemle ikimizin şu an ki hali çok komikti. Elimi sıkıyordu ama gözlerini başka bir tarafa çevirmişti. Ve bir yandan da mırıldanıyordu.
"Birazdan bitecek," diye.
Damar yoluma iğneyi sokmaya çalışan Neşe hemşireyle göz göze geldiğimizde bakışıp güldük. Neşe hemşire damar yolunu açtıktan sonra iğne yerinden çıkmasın diye üzerini bantladı. Damar yolunun bir ucunu seruma bağladı. Diğer ise boş kaldı.
Neşe hemşire odadan çıktıktan sonra düşüncelerime baş başa kalmıştım. Odaya girdiğim zaman aklımda bir sürü düşünce olduğundan etrafı inceleme fırsatını bulamadığımı farkettim.
Duvarlar krem rengindeydi fakat kapının olduğu taraftan itibaren soyulmaya başlamıştı boya. Odanın kapısının solunda üçlü dolap vardı, sağında ise banyo.
Dolabın birkaç adım ilerisinde ince ve yüksek bir hastane masası duruyordu. Onun da biraz ilerisinde küçük boy buzdolabı vardı. Buzdolabının üzerindeki duvarda ise televizyon vardı.
Odada iki tane yatak vardı. Yatakların ikisinin arasında iki tane komodin vardı. Yatakların biraz üzerinde ışıklandırma vardı. Zeynep'in yatağının solunda kırmızı ve deri açılabilir koltuk vardı. Aynı koltuk benim sağımda, camın yanındaydı. Koltuğun yanında ise üçlü büyük cam vardı. Camdan dışarısı, yağan kardan gözükmüyordu.
Açılan kapıyla dikkatimi gelen kişiye verdim. İçeri giren Neşe hemşirenin elinde tekerlikli bir cihaz vardı. Serumları koydukları cihaz olabilir diye geçirdim içimden. Arkasından da annem geliyordu. Sağ kolunun altına yastık kılıfları ve çarşaflar sıkıştırılmıştı. Sol elinde ise bir torba kan vardı. O kanları bana mı takacaklardı? Sanırım evet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜCRELERİMİN İNTİHARI
Ficção Adolescente15 yaşındayken hayat nasıldır, bilirsiniz. Okul, dersler, aile ve sosyal medya. Her gün yaşadığı aynı monotonluktan sıkılmak da bunların içerisine dahil. Fakat bu genç kız, vücudundaki tersliklerin bir süredir farkında. Araştırmaya karar veriyor ve...