Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Alarmı kapatmak için elimi komidindeki telefona doğru uzatıp alarmı kapattım. Bugün benim için büyük gündü ve erken kalkmam lazımdı. Yataktan fırlayıp banyoma doğru ilerledim. Bugün benim için büyük bir gündü. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımı açıp dünden hazırladığım kıyafetlerimi giyinip aşağı kata indim. İndiğimde oturma odasında, ablam, eniştem ve yeğenim Nehir'i gördüm. Ablam benim geldiğimi görmüştü.
"Gideceğini duyunca gelip vedalaşalım istedik." diyerek ufak bir gülümseme kondurdu yüzüne.
"İyi yapmışsınız. Bayadır görüşemiyorduk zaten." deyip kahvaltı masasına oturdum. "Haydi, gelsenize sizde. Ben çok açım." deyip kahvaltıya saldırdım. O sırada yanıma Nehir geldi ve kucağıma alıp beraber kahvaltı etmeye başladım. Her şey harikaydı. Beni şu anlık üzen tek bir şey vardı. O da ailemden ayrılmamdı. Ama gene de mutluydum. Artık bireyseldim. Kimse bana karışamazdı.
***
Kahvelerimizi içmiştik. Artık gitme vaktim gelmişti. Yerimden yavaşça kalktım ve dış kapıya doğru ilerledim. Kafamı çevirdiğimde tüm ailem karşımdaydı. İlk önce anneme koştum ve sıkıca sarıldım. Daha sonra kendimi tutamayarak hıçkırıklarla ağlamaya başladım.
"Anne, seni çok özleyeceğim."
"Bende seni kızım.." diyen annemin suratına bakıp biraz daha ağladım. Daha sonra babama, ablama, enişteme ve en son Nehir'e sarıldıktan sonra bavullarımı alıp kapıda bekleyen taksiye doğru ilerledim. Hala kendimi susturabilmiş değildim. Taksinin yanına gittiğimde şoför direk bavullarımı bagaja yerleştirdi, bende daha fazla duygusallaşmadan taksiye bindim. Çok geçmeden havaalanına doğru yola çıktık. En son gördüğüm annemin taksinin arkasından su atmasıydı. Önüme döner dönmez çantamdan kurtarıcım olan Oreo paketini çıkardım ve üçlü paketin içinden birini elime alıp hızlı hızlı yemeye başladım. Biri bittikçe diğerine saldırdım. Ben canım bisküvilerimi bitirdiğim sırada havaalanına varmıştım. Taksiciye parasını uzatıp taksiden hızla indim.
Uçağa yetişmem lazımdı. Her ne kadar erken çıksak da yoğun trafik yüzünden beklediğimden daha uzun sürede gelmiştik. Bavullarımı sürüklemeye çalışırken içeri doğru koşuşturuyordum. Kontrol yerlerine vardığımda önümdeki herkese aynı şeyi söylüyordum.
"Uçağımı kaçırabilirim, lütfen geçebilir miyim?" gibi sözlerle sonunda kontrolden de geçmiştim. Biletimi alıp bavullarımı vereceğim sırada bir anons patladı.
"Sayın Cansu Özlü, uçağa en kısa sürede gelmeniz rica olunur." iyice paniklemiştim. Check-in yapan kıza yalvarıyordum.
"Ne olur beklesinler! Benim bu uçağı kaçırmamam lazım. Lütfen bunu uçaktaki birine iletin." kadın şansıma iyi biriydi ve dediklerimi yapmaya başlamıştı. Bavullarımı teslim etmiştim.
"5 dakika daha bekleyebilirlermiş. Hızlı olmanız isteniyor." biletimdeki kapı numarasına baktım ve koşa koşa kapıya doğru ilerledim. Zaman hızla akıyor gibi geliyordu. Uçağa yetişmem lazımdı ve bu beni daha çok geriyordu. Son dakikada kapıyı bulmuştum. Tam kapılar kapanıyor, uçak kalkıyordu ki olduğum yerden bağırdım.
"Geldim!" kalabalıktaki herkes bir anda bana bakmaya başladı. Neden bu kadar bağırdığımı bende bilmiyordum ama rezil olduğum belliydi. Hostes kadın suratıma baktı, masumca ve yalvarırcasına suratına baktım.
"Şanslı gününüzdesiniz. Son saniyede yetiştiniz. Bilet, lütfen." bu cümle karşısında mutluluktan havalara uçacaktım ama kendimi dizginledim. Kimliğimi ve biletimi uzattıktan sonra kimliğimi geri aldım ve tekrar son hızımla uçağa doğru koşturmaya başladım. Son anda yetişmenin mutluluğunu içimde yaşarken, yorulmaya başlamıştım. Hayatım boyunca hiç bu kadar koşmamıştım. Uçağa bindiğim anda tüm gözler üzerimde odaklandı. Herkes bana kınarcasına bakıyordu ve bakışlar beni çok rahatsız ediyordu. Kendimi daha fazla tutamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk İddiası
Novela Juvenil"Eğer bir daha seninle karşılaşırsam.." duraksadım. "Evet, karşılaşırsan?" bir anda gaza geldim. "Ne istersen yaparım!" ** © Tüm Hakları Saklıdır