Erken yattığım için alarmdan tam beş dakika önce uyanmıştım. Üstelik şaşırtıcı bir şekilde dinçtim ama ben gene de uyanır uyanmaz sabah kahvesi rutinimi bozmadım. Mutfakta sade kahvemi hazırlayıp oreo ile birlikte hızla içtikten sonra odama geçip hazırlanmaya başladım. Bugünkü kombinim düne nazaran daha basit ve rahattı. Ama dünden daha cool bir tavrı vardı.
Çoğu yeri yırtık buz mavisi ile koyu mavinin tam arası renk, bilekte biten kot pantolonumun üzerine açık mavi belden bağlamalı gömleğimi giydikten sonra aynanın karşısına geçtim. Çok makyaj yapmadım ve saçımı tepeden salaş bir şekilde topladım. Bilekten bağlamalı siyah topuklularımı da geçirdikten sonra çantamı hazırlamaya başladım.
Çantam dün taktığımdan çok daha büyüktü. Bu yüzden içine bir sürü şey koyabilmiştim. Çantamı hazırladıktan sonra tam kapatacakken aklıma oreo koymadığım geldi. Mutfağa doğru koşup birkaç paket oreo alıp çantama attıktan sonra evden çıktım. Metro durağına doğru yürürken çantamdaki telefonumdan tanıdık zil sesi gelmeye başladı. Kim olduğuna bakmadan yeşil butonu sağa doğru kaydırdım.
"Günaydın, Cansu."
"Günaydın, Uğur Bey."
"Hala müstakbel kocana bey demekten vazgeçmiyorsun."
"Her neyse ne vardı? İşe geliyordum bende."
"Ha, bende tam onun için aramıştım. Şirkete gelme. Bugün reklam çekimleri başlıyor. Çekimlere senin de gelmeni istiyorum. Şimdi sana atacağım konuma taksiyle gel. Başka türlü gelemezsin. Merak etme bu arada taksi paran şirketten."
"Gerek yok, siz konumu atın. Hemen geliyorum." telefonu kapatıp Uğur'un konum atmasını bekledim. Çok geçmeden konum mesaj olarak elime ulaştı. Yoldan çevirdiğim bir taksiye atlayıp çekimlerin olduğu yere doğru gitmeye başladım.
Dağ taraflarında bir yerlere geldiğimizde seti görebilmiştim. Şoförü durdurup parasını verdikten sonra sete doğru hızlı adımlarla ilerledim. Uğur, kameraların yanından bana bakıyordu. Beni yanına çekti.
"Bu arada çekimler bittikten sonra gidip kan tahlillerini yapacağız. Onun dışında çok bir şey kalmıyor." tamam şeklinde kafamı sallayıp çekim hazırlıkları için modele ve diğer ekibe yardım etmeye başladım. Ben çekimlerde kullanılacak elbiseleri kontrol ederken yanımda Uğur belirdi.
"Senin görevin böyle şeyler değil." elime birkaç belge tutturdu. "Senin görevin, her şeyin senin senaryona uygun ilerleyip ilerlemediğini denetlemek. Böyle şeylerle diğer ekipler ilgilenir." deyip elimi elbiselerden çekti. Suratına ifadesizce baktıktan sonra verdiği görevi yapmak üzere karavandan çıkıp setin olduğu yere gittim.
Şu an yaşadığım her şey hayal gibi geliyordu. Herkes benim senaryoma göre hareket ediyordu ve bu beni fazla gururlandırıyordu. Ben seti denetlerken cebime koyduğum telefonum titremeye başladı. Arayan Rüya'ydı. Büyük ihtimal neden işe gelmediğimi soracaktı. Telefonu açıp kulağıma doğru götürdüm.
"Kızım nerede kaldın? Şu an Uğur Bey yok, o gelmeden şirkette ol! Yoksa kovulman an meselesi! Hem sen daha yeni işe baş.."
"Kızım, sakin ol. Merak etme şu an Uğur Bey'in yanındayım. Uğur Bey, senaryo bana ait olduğu için sete gelmemi istediğini söyledi. Bende şimdi sette, çalışıyorum."
"İyi ya, bende işe geç kaldın diye yerimde duramıyordum. Neyse ben seni avare etmeyeyim. İyi çalışmalar!"
"Sana da!" dedikten sonra telefonu kapatıp tekrardan arka cebime sıkıştırdım. Sette olup bitenlere bakarken birden kadın bağırma sesi geldi. Herkes sesin olduğu tarafa doğru koştu. Bağırma sesi, reklamda oynayacak modelden çıkıyordu. Yere eğilmiş, ayak bileğini tutmuş bir şekilde sızlanıyordu. Uğur hemen modelin yanına gelip ne olduğunu sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk İddiası
Ficção Adolescente"Eğer bir daha seninle karşılaşırsam.." duraksadım. "Evet, karşılaşırsan?" bir anda gaza geldim. "Ne istersen yaparım!" ** © Tüm Hakları Saklıdır