Bölüm Bir -KAİRA-

14 2 0
                                    

Kızın uzun beyaz saçları rüzgarda uçuşuyordu.Dalgalar çıplak ayaklarına vuruyor uzun pelerinini ıslatıyordu.Kırmızı gözleriyle ufuğa bakıyor güneşin batışını izliyordu.Her yer turuncuydu.
"Turuncudan nefret ediyorum."
Yalnız başına mırıldandı.Eğildi ve ellerini suya soktu.Suya kırmızılık yayıldı.Ellerindeki kurumuş kanları birbirine sürterek temizledi.Uzun çizmelerini giydi ve motoruna doğru yürümeye başladı.
●●●●●●●●●●
"Asi kızımız görevden sonra nereye gitti ?" Yuta elleri cebinde salınarak Kaira'nın yanına geldi.Kaira arkasını döndü.Bir göz bandı ve birde kahverengi göz onu karşıladı.
"Uuu...Kaira oldukça sinirli görünüyor belkide uzaklaşmalıyım."
Kaira tepkisizce ona bakıyordu.Kafasını öne çevirdi ve koridorda yürümeye devam etti.
Yuta da onunla beraber yürüyordu.
"Görev nasıl geçti?"
"Tamamlandı."
"S sınıfı bir suikastçiden başka birşey beklenemezdi zaten."
"Sende S sınıfısın." Yuta sırıttı.
"Yemeğe geç kaldın."
"Odama söyleyeceğim." Kaira koridorda durdu.Yuta'nın önündeydi.
"Senin yapacak işin yok mu?" Yuta güldü.
"Başkanın gözdesiyle uğraşmak hoşuma gidiyor.Yoksa büyükbabanın mı demeliydim?" Kaira döndü ve Yuta'nın boynundan tutup onu duvara çarptı.Yuta gülümsedi.
"Deniz kokuyorsun" Kaira'nın göz bebekleri büyüdü.Yuta'nın boğazını bıraktı koridorun sonundaki odasına girdi.Yuta duvarda sürtünerek yere çöktü ve kendi kendine konuştu.
"Kaira...Kaira...Kalbinde büyük bir öfke besliyorsun." Gülümsedi,ayağa kalktı ve ellerini cebine sokup salınarak yürümeye başladı.

Kaira kapısını kapattı ve kapıya yaslandı.Gözlerini kapattı.Yorulmuştu.Bu görevi zor tamamlamıştı.Birkaç gündür dikkati dağınıktı.Adamın korumalarıyla dövüşürken dikkati dağıldığı için bir yara almıştı.
Ağır ceketini askıya astı ve vücudunun üst kısmına sardığı kalın kırmızı bandajları çözdü.Sol böbreğininin olduğu yere ufak bir bıçak darbesi almıştı.Eğer eski yarasının üzerine almamış olsaydı sorun yoktu.Yara izlerinden nefret ediyor bu yüzden hiç bakmamaya çalışıyor sürekli bir şeylerle gizliyordu.Ona geçmişini hatırlatıyordu.
●●●●●●●●●●
"Acıyor..." Kızın büyük parlak kırmızı gözleri yaşlıydı.Akane eliyle kızın çenesini kavradı.
"Acıdığını biliyorum.Bu hissi seviyor musun?" Yeşil gözleri kızının sırtına yavaşça yarık açan bıçaktaydı.
"Hayır.Ben...Ben bundan nefret ediyorum lütfen artık yapma anne." Küçük kız masumca bakıyordu.Akane onun gözyaşlarını eliyle sildi.
"Ağlamayı seviyor musun?"
"Hayır.Anne..."
"Öyleyse neden ağlıyorsun tatlım?"
"Çünkü...Canım yanıyor."
"Sana acı çektirmelerine izin vermeyeceğim meleğim.Canını kimse yakamayacak." Kaira anlamıyordu.Annesi hep böyle diyor ama yinede onun canını yakmaya devam ediyordu.Fakat onu yinede seviyordu.Sadece bunu artık kesmesini istiyordu.
"Bana acı çektiren kişi sensin anne!" Akane gülümsedi.
"Acı hissini ancak acı çekerek yok edebilirsin."
"Seni anlamıyorum! Ne dediğini anlamıyorum! Ben...Ben burada kalmak istemiyorum burası çok karanlık anne...Lütfen." Akane hızla ayağa kalktı.
"Hayır! Benim kızım bir korkak olmayacak.Sen benim yerimi alacaksın ve herkesten güçlü olacaksın!" Hızlı adımlarla demir kapıya gitti ve basamakları çıkıp kapıyı çarparak kapatıp kilitledi.
●●●●●●●●●●
Yarasına elini sürdü.Eski yarasının üstüne denk geldiği için hala kanıyordu.
Banyoya girdi ve aynanın önünde kendine baktı ve bağırdı.
Yere çömeldi ve kafasını bacaklarının arasına aldı.
●●●●●●●●●●
"Antremanına beş dakika var." Yuta Kaira'nın odasında banyonun girişinde bağdaş kurmuştu.Kaira banyo fayansında uyuyakalmıştı.Altında şortu olmasına rağmen üstünde sadece sütyen vardı.Hızlıca kalktı ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi banyoyu inceledi.
"Güzel göğüsler ama yaralarında oldukça ilginç hangisini inceleyeceğime karar veremedim." Kaira üstüne baktı.Hemen ayağa kalktı ve Yuta'ya bir tekme savurdu.
"Seni...Lanet olsun." Yuta öksürdü.
"Çocukkende hep hırçındın." Bir yandan da gülüyordu.
"Eğer geç kalacak olmasaydım seni öldürürdüm." Son kez bir tekme daha attı.
"Kapını açık unutmuşsun bir sapık girmediği için şanslısın." Kaira,Yuta'ya bir bakış attı.Üstüne hızla siyah boğazlı uzun kollu bir bluz giydi ve ceketini giymeden üstüne attı ve iç kısmındaki bıçakları kontrol etti.Çizmesini giydikten sonra anahtarı aldı.Yuta koridor duvarına yaslanmıştı.
"Aahh...Bu aralar gerçekten aklın bir karış havada." Kaira kapısını kilitler kilitlemez koridorda koşmaya başladı.Yuta yine kendi kendine mırıldandı.
"Bay Nishi beklemekten hiç hoşlanmaz neyseki benim hocam değil."

Kaira antreman salonuna nefes nefese girdi.Diğer on dokuz suikast öğrencisi ve hocaları Bay Nishi ona baktılar.
"Geç kaldığım içi-" Bay Nishi ona doğru yürüdü ve kulağına fısıldadı.
"Umarım görevlerinede böyle geç kalmazsın sevgili Kaira.Vuruş çalışıyoruz partnerini bir dakika beklettin." Kestane rengi kıvırcık saçları olan Yuuna,Kaira'nın yanına geldi.Bay Nishi yerine geçti.
"Hey hey! Burası dingonun ahırı değil.İmtihanlarda olacaklardan sorumlu olmayacağım.Devam edin!"
Kaira ve Yuuna birbirlerinden gerçekten hoşlanmazlardı.
"Geç kalmak ve Kaira." Kahkaha attı ve devam etti.
"Pekala neyse ne umurumda değilsin.Başlayalım." Kaira siyah koruyucu eldivenlerini giydi ve pozisyon aldı.Yuuna anında Kaira'nın karnına yumruk attı.Kaira birkaç adım arkaya gitti ve içinden kendine söylendi."Neyin var senin böyle?".Dikkatini topladı ve pozisyon değiştirirken Yuuna'nın arkasına geçti.Yuuna daha ne olduğunu anlayamadan ayağı dolandı ve yere düştü.Kaira ayağını onun karnına koydu.
"Dövüş yılanlara göre değil." Bay Nishi yanlarına geldi ve Kaira'yı itti.
"Sıradan bir hamle." Kaira ellerini sıktı.Tırnakları avuç içlerini kanatıyordu.Yuuna ayağa kalktı ve üstünü temizledi.
"Dikkat ette o yılan seni sokmasın." Bay Nishi yerine geçti.
"Bugünlük bu kadar yeter saat dörtte koşu parkurunda olun."
Kaira eldivenlerini hızlıca çıkarıp yere fırlattı ve kapıyı çarparak çıktı.Koridorda yürüyüp ana kapıdan bahçeye çıktı.Bahçede bir sürü çam ağacı vardı.Oturma yerlerinden birine oturdu ve yattı.Bulutları izlemeye başladı.Masmavi gökyüzü ona birşeyi hatırlatıyordu.Tam olarak hatırlayamıyordu ama mavi rengi onda mide bulandırıcı bir his bırakıyordu.
●●●●●●●●●●●
Küçük kızın mavi gözleri Kaira'ya bakıyordu.
"Adın ne?" Siyah dağınık saçlı kız kıpır kıpırdı ve gülüyordu.
"Kaira." Kaira'nın gözleri kıza çevrildi.Tepkisizdi.
"Wooaaa...Güzel isim." Ayağını yere vuruyor toprağı deşiyordu.Hiperaktif olduğu hemen anlaşılıyordu.
"Anlamı ne?" Oldukça sevimli bir yüzü vardı.
"Bilmiyorum."
"Benimki savaşçı demek.Babam koymuş.Ben çok seviyorum." Kız ellerini arkasında birleştirdi ve sağa sola sallanmaya başladı hala gülümsüyor ve Kaira'yı inceliyordu.
"Adın ne?" Kaira sonunda konuşmuştu.
"Kane!" Kaira'nın ve Kane'in babası birden onlara dönmüştü sonra tekrar konuşmaya devam etmişlerdi.
"Gözlerin neden kırmızı?" Kane çok meraklıydı.Kaira anlamsızca baktı.
"Bilmiyorum." Kane güldü.
"Senin gözlerin neden mavi?" Kane gülmeyi kesti ve düşünmeye başladı.
"Çünkü ben çok fazla yüzerim.Su girmiş olabilir." Kaira kahkaha attı.Kane ona şaşırmış bir şekilde baktı.
"Bu çok saçma...Neyse.Ben maviyi sevmem yüzmeyide ve denizide." Kane gülümsedi.
●●●●●●●●●●
Kaira gökyüzüne bakmayı kesti ve gözlerini kapattı.

KKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin