Bölüm Üç -KAİRA-

16 1 1
                                    

   Kaira hedefleri bıçaklarla vuruyordu.Ona otomatik olarak atılan bıçaklardan seri bir şekilde kurtuluyor hiç zorlanmıyordu.

   Antremanı sonlandırıp biraz dolaşmaya karar verdi.Koridorda yürüyor tablolara bakıyordu.Sıralanan antreman odalarına herkes yeteneğine göre ya da kendini geliştirmek istediği alana göre tercihini yapıp giriyordu.Bu odalarda her türlü yara alabilirdiniz.

   Kaira bir tablonun önünde durdu.Tabloda karlı dağlar vardı.Tam o sırada Yuta yanına geldi.
   "Kış yaklaşıyor." Kaira tabloyu incelemeye devam ediyordu.
   "Çocukken kışa bayılırdın.'Kar kar!' diye bağırdığın zamanları hatırlıyorum her şeye rağmen duyguların ölmemişti." Kaira büyükannesini hatırladı.
                  ●●●●●●●●●●
   Küçük kız endişeli bir şekilde yaşlı kadına bakıyordu.
   "Kim o kim geldi?"
   "Endişelenme Kaira kötü birşey olmayacak ben iyi olacağım." Kaira bir adamın sesini duyuyordu.

   "Bana sadece ayak bağısınız! Beni asla örgütten atamazsın! Bu örgütün başına ben geçeceğim anlıyor musun? Benden iyi biri yok ben en güçlüsüyüm!" Adam cümlesinin sonunda gülmüştü.Kaira uzun zamandır bu kadar endişelenmemişti.Büyükannesine söyledi.
   "Ona söyle gitsin.O adamı sevmedim." Büyükannesi,Kaira'nın yüzünü ellerinin arasına aldı.
   "Şşhh...Sen on üç yaşında kocaman bir kızsın.Hiçbir sorun olmayacak.Bu büyükbaban ve da-"

   Kaira hızla odadan çıktı ve büyükbabasının yani Jigme'nin odasına yavaşça yürümeye başladı.Kapıdan onlara baktı.

   "Dinle beni ihtiyar.Bana oturduğun yerden engel olup durmandan sıkıldım.Birinci binada elimden gelenin en iyisini yapıp yönetimi devralmaya çalışıyorum ama senin lanet toplantıların bana engel oluyor." Jigme ellerini masaya koyup yavaşça koltuğundan kalktı.
   "Senin gibi biri bu iş için uygun değil." Adam kahkaha attı.
   "Söylesene.Neden uygun olmadığımı söyle bana." Jigme soğuk kanlılığını koruyordu.
   "Güçlü ama toysun."
   "Ben bu örgütteki en tecrübeli kişiyim beni sen eğittin bizzat kendin.Başka bir nedeni var.Söyle!"
   "Çık dışarı." Jigme kapıyı gösterdiği sırada elindeki bıçağını sıkıca tutan Kaira'yı gördü.

   "Senin gibi babasını öldürerek başa geçmiş biri için çok fazla çelişen cümleler.Jigme." Kaira'nın bıçağı yere düştü.Kaito arkasına baktı.Kaira bir çift gri gözle karşılaştı.Hırs.Hırstan yanıp tutuşan gözler.Alaya alan bir gülümseme.Korkutucu bir yüz ifadesi.
Kaira şimdiye kadar kimseden korkmamıştı ama bu adam...Kaira bir okyanusun tam ortasındaymış gibi bir korku hissetti.O iğrenç koku ve hırçın dalgalar derinlerde ne olduğu bilinmeyen sonsuz mavilik.

   Kaira yutkundu nefes almakta güçlük çekiyordu komaya girmiş gibiydi öylece bakıyordu amacı bu değildi adama saldırmalıydı yeterince güçlüydü durmamalıydı.O sırada Kaira omzunda bir el hissetti.Büyükannesinin pamuk gibi eli.

   "Bu velet de kim?" Jigme,Marami ve Kaira'ya bakıyordu.
   "Bahçemizdeki otlardan." Adam Kaira'ya doğru yürüdü.
   "Benim kim olduğumu biliyor musun velet?" Kaira adamın gözlerine bile bakamıyordu.
   "Korkunu hissedebiliyorum.Çok korkuyorsun ama aynı zamanda sinirlisin.Beni öldürmek istiyorsun öyleyse neden önümde dikiliyorsun?!" Adamın sesi birden yükseldi.Kaira soğuk soğuk terliyordu.Büyükannesi onu kendine doğru çekti.

   "Kaito."
   "Ooo...Sevgili Marami.Koruyucu melek mi oldun artık?"
   "Haddini aşma." Adam Marami'nin boynunu kavradı.
   "Benim çocukluğumda neden böyle değildin?" Kaira arkasına dönemiyordu sanki çok uzaklara gitmişti burada değildi hiçbir şeyi duymuyordu.

   Adam tekrar Kaira'nın yanına geldi ve çenesinden tutup hafifçe kaldırdı.
   "Kırmızı gözler...Beyaz düz saç...Yakan bakışlar ama bende geçerli olmayan." Adam gülümsedi.
   "Vay canına.Bu gerçekten Akane'nin kızı.Kim inanırdı ki onun bir çocuğu olacağına." Adam kahkaha attı ve eğilip Kaira'ya fısıldadı.
   "Seninle tekrar karşılaşmak için sabırsızlanıyorum." Ve Marami'yi iterek kapıdan çıktı.

   "Çok yanlış Jigme! Çok yanlış seçim!" Adam kapşonunu geçirip karanlık koridorda gülümsererek yürümeye başladı.Kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu.

   "Sana özel bir hediyem vaar.Sana güzel bir hediyem vaaar.Sana olan sevgimiiin...En büyük hediyesiii." Tekrar söyledi.
   "Yakında alacaksın baba."

   Kaira hala öylece duruyor ve karşıya bakıyordu.Her yeri buz kesmişti.Birşey düşünemiyordu nefes alamıyordu ve sonra yere yığıldı.Marami bağırdı ve hemen onu kucaklayıp odadan çıktı.
                   ●●●●●●●●●●
   "Dün koridorda oldukça yorgun görünüyordun." Kaira ona baktı.
   "Yorgun değildim."
   "Ah tabi.Kim beş saatlik aralıksız koşudan sonra yorulur ki.Seni Yuuna yormuş olmalı."
   "Beni takip etme ve kes çeneni."

   Kaira kafetaryaya doğru yürümeye başladı.
   "Bende geleceğim!" Yuta ellerini cebine koyarak klasik yürüyüşüyle Kaira'nın yanına geldi.

   Kapıyı iterek içeri girdiler çok kalabalık değildi ve Kaira'nın köşesinde kimse yoktu.
Kaira oturdu.Yuta koltuğun tepesinden atlayarak karşısına geçti.
   "Başka yere otur."
   "Hey hey senin aşığın değilim tamam mı? Sadece canım buraya oturmak istiyor."
Kaira her zaman ki gibi espresso ve Yuta her zaman ki gibi kola söylemişti.

   "Eee.Büyük sınavda yaklaşıyor hazır mısın?" Kaira camdan göle bakıyordu.Bu altıncı örgüt binasıydı.Bina daire biçimindeydi ve ortada geniş bir göl vardı.Bina otel görünümlü suikastçi örgütü XAU (Xcec Assassin Union) örgütünün Kyoto (Japonya) da olan örgüt binasıydı.

   "Tabikide hazırsın." Kaira gözlerini Yuta'ya çevirdi.
   "Kış geliyor."
   "Tanrım...Ne diyecektim ben." Yuta kolayı kafasına dikti.
   "Hah.Yuuna ile aynı takıma düşeceksin gibi sanki." Kaira fincanı sıktı eli yanıyordu.
   "Bu en önemli sınav artık son sınavımız.Üç kişilik takımlar farklı şehirlere ve yerlere dağıtılacak.Wooaa...Heyecanlı."
   "Umarım aynı takımda olmayız."
   "Heey! Senin gibi bir huysuzla bende aynı takımda olmak istemem zaten."

KKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin