Çoğu kadın sevdiği adamın gülüşünden bahseder; nasıl içine işlediğinden ve yağmur sonrası o ıslak toprak kokusundan bile huzur vericiliğinden parçalar anlatır birilerine.
Ben de öyle yapıyordum. Ki büyük ihtimalle yapmaya devam da edeceğim, fakat artık sevdiğimin göz yaşlarından da birer parça sıkıştıracağım notlarıma.
Mavi gözlerinin etrafının nasıl kırmızılaştığını, acıdan dolan ve dayanamayıp akan yaşlarının yanaklarında bıraktığı izlerin nasıl canımı yaktığını kelimelerime dökeceğim mesela.
Çaresizliğin ve kaybedişinin gerçekliğiyle titreyen dudaklarının ve haykırarak ağlamak istediğin halde ağlayamayayışının, içinde attığın çığlıkların sessiz yankısını yazacağım defterlerime.
Sen, acını göğüslenmeye çalışıp arkadaşlarından birine sarılırken ben ise kalemime sarılacağım. Tek kaçış yoluma sığınacağım; kelimelerime seni anlatacağım.
Bebeğini kaybeden bir adamda gördüğüm acıyı yazmaya çalışacağım.
Sana sıkıca sarılıp yanında olduğumu söyleyememenin beni nasıl kahrettiğini cümlelerime kazıyacağım.Affet adam, affet. Yanında olamadım, acına ortak koşamadım. Affet!
*
Bu da Liz'in o olayla ilgili yazdığı ufacık bir notçuk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğe Kavuşan Kelimeler
NouvellesGünler geçiyor, sevgim azalmak yerine daha çok artıyor. Arkadaşlarım boşuna yazdığımı söylüyor sana, boşuna içimi döktüğümü, sevgimi haykırdığımı. Gelmeyeceğinden bahsediyorlar. Olsun, gelme. Ama şunu bil ki, gözyaşları yanaklarını ıslatmış, yüzünde...