6. Bölüm: Aşk

63 25 6
                                    

" Aras. Ne oluyor yaa. Ne oldu şimdi birden." Bağırarak söyledim. Bana ne hakla tokat atardı ya.

" Hah. Sen mi bana soruyorsun. Herşeyi biliyorum artık. "

" Neyi biliyorsun. Hiç birşey anlamıyorum."

" Köstebek olduğunu. "

" Bunun için mi bana vurdun? Bana sormadan, gerçeklik payını düşünmeden mi? "

" Ne sandın sen beni ha. Herkesten gizli tutulan dosyaların kopyası senin dolabından çıktı. "

" Benim haberim bile olmayan dolaptan çıktı diye mi bana vurdun hıh. Yazık ya birini suçlamak bu kadar kolay mı yaa. "

" Tahmin ettiğim gibi İtiraf etmiyorsun suçunu. Seni dolandırıcılıktan suçlayabilirim şuanda. Ama sen buna değmezsin. "

" Aras .." sesim yalvarırcasına çıkmıştı ama devamını getiremeden sözümü kesti.

" Git Masal. Yüzünü görmeye tahammül edemiyorum. "

Söylenecek bir şey yoktu. Son kez ona sarılmak istedim ama sarılamazdım. Ne kadar çok sevsemde onu attığı tokatı, tokattan daha acı veren sözlerini sineye çekip ona sarılamazdım.

" Sana kızamıyorum bile sadece nasıl bir insana bu kadar kapıldığıma kızıyorum." dedim ve arkama bakmadan çekip gittim.

Ondan gittim, herşeyden gittim. Kendimden gittim. Bir daha kendime bir daha dönmemek üzere. Kızgınım. Kırgınım. Beni dinlemedi bile. Beni o kadınla aynı kefeye koydu. Ben ona ihanet etmedim. Ona ihanet etmeye mecburdum ama ihanet edemezdim ki ona.

Boş sokaklarda yürüyordum. Son günlerimi onunla geçirmek istiyordum. Onun yanında yok olmak istiyordum. Şimdi ise tek başıma yürüyorum. Gidecek bir yerim de yoktu ki. Yiğit'e gitmek istemiyorum. Mahvolduğumu o da görmesin.

Sahilde bir banka oturdum. Yaşadıklarımı düşünüyorum da sanki boşunaymış gibi geliyordu. Lanet olsun bir ailem yoktu. Olsa da zaten ne değişecekti ki. En fazla o saçma hayatıma devam ederdim. Şimdi ise hayatımdan vazgeçtiğim adam için ağlıyorum. Göz yaşımı silip çantadan telefonumu çıkardım. Numara çevirdim. Birkaç kez çaldıktan sonra cevap verdi.

" Lessie."

"Bella. Seni çok özledim. Sana ihtiyacım var. "

" Sen ağlıyor musun?"

" Senin buraya en kısa zaman da gelme ihtimalin var mı."

" E..evet var. Geleceğim en kısa zamanda. Ama ne olur sen ağlama. Senin ağlamana alışkın değilim biliyorsun."

"Haklısın. Bak sustum. Ama sen on gün dolmadan gel olur mu sakın bana hiçbirşey sorma. "

"Tamam sormayacağım. En kısa zamanda ordayım.

Veda cümleleri söyleyip kapattım telefonu. Belli etmemeye çalıştı ama ben anladım o da ağlıyordu. Özel güçleri yoktu benim gibi ama içimden geçenleri okuyabiliyordu. Muhtemelen anlamıştı da onu kendime aşık edemediğimi.

Sadece dalgaların sesi vardı . Ya da bana sadece dalgaların sesi geliyordu. Kalbim sızlıyordu. Bana bakışları aklıma geldikçe deli oluyordum. Koşarak gidip ona herşeyi anlatmak istiyordum. Ama kendime engel olmayı başarıyordum. En çok da beni üzen şey arkamdan beni hep kötü olarak hatırlayacak. Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Uykum vardı, yorgundum. Daha fazla göz kapaklarına diretmeyerek gözlerimi yumdum.

Ne kadar rahat burası hiç uyanmak istemiyorum.

" Masal"

" Yah biraz daha uyuyacağım. Lütfen. Nooooolur. "

"Masal uyan."

Tanıdık sesle gözlerimi birden açtım. Kafamı onun omuzundan kaldırdım.

" Yah. Senin ne işin var burada."

" Bilmem seni merak ettim haber alamadım ya. "

"Beni nasıl buldun" Yiğit'in gözlerinden anladım olanları bildiğini.

" Zor bir yere saklanmamışsın ki."

Sıkıntıyla nefes alıp verdim. Bana acıyordu. Acıma bana Yiğit sen acıyınca kendimi daha da zavallı hissediyorum.

" Sanırım haklısın. Sobee oldum."

" İyi misin?"

" Sence?"

"  Tamam. Gidelim mi?"

" Peki."

Çok geçmeden Yiğit'in evinin önüne geldik. Evin içine girince karnıma yine sancı girdi. Bu sancı diğerlerine göre daha fazla acı veriyordu bana. Nefesimin kesildiğini hissettim. Uzunca bir zaman öyle kaldım ne kadar kaldığını bilmiyorum.

*****

Uyandığımda Yiğit başımda bekliyordu. Uyuya kalmıştı. Biraz dikleştim. Yatağın canlanmasıyala Yiğit uyandı.

" İyi misin? Uyanmayacaksın diye çok korktum."

" Neden uyanamıyım ki, hem daha 10 günüm var ölmem için. "

" Sadece dört günün kaldı. Altı gündür uyuyosun. "

" Hıh.. a..altı gün mü? Neden bu kadar uzun sürdü?"

" Vücudun yorgun düşmüş olmalı. Bünyen kaldıramayabilirdi. " diyince ikimizin de gözlerinden yaş geldi.

" Yah niye ağlıyorsun? Hem erkekler ağlamaz."

" Asıl sen niye ağlıyorsun cadılar ağlamaz."

" Ben hiç böyle bir söz duymadım kendin uydurdun, değil mi?"

" Hadi biraz dışarı çıkalım belki rahatlarsın. "

" Tamam üzerime çeki düzen verip geliyorum."

Yaklaşık yarım saat sonra kendimi dışarı attım.

" Yah sonunda gelebildin."

" Söylenme de gidelim." Daha fazla üstelemedi. Yürüyerek sahile indik. Deniz beni rahatlatıyordu. Ne kadar oturduğumuz bilmiyorum. Ama gece saat bayağı geçmişti. Biraz daha susarsak patlayacakmışım gibi hissettim.

" Yiğiiit."

" Efendim. "

" Neyse boşver."

" Söyle söyle."

" Ben öldükten sonra benim suçsuz olduğumu ispatlar mısın? Aras' ın beni kötü hatırlamasını istemiyorum."

" Bu halde bile onu mu düşünüyorsun?"

" Yah sadece söz ver dedim."

......

" Hadisene."

" Tamam. Peki ispatlarım. "

Diyince içimden gelen bir şeyle Yiğit'e sarıldım. Biraz öyle kaldık. Ayrılınca Yiğit şaşkınlıkla bana bakıyordu.

" Ya niye bana öyle bakıyorsun?"

"Masal kolye ."

" Ne olmuş kolyeye?"

" Yanıyor baksana"

Kolyeme baktığımda gerçekten de yandığını gördüm.

6. Bölümün sonu...

Biraz kısa bir bölüm oldu. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 😘😘😘

Cadı Masalı ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin