Multimedia ; Şimal
Sabaha hıçkırık sesleriyle açmıştım gözlerimi. Sesler bahçeden geliyordu. Aşağıya inip bahçeye çıktığımda eşimi yine kollarını kendine sarmış ağlarken bulmuştum. Sudeyle çocuk sahibi olmak istiyorduk. Her yolu denemiştik fakat başaramadık. Bir sorun olduğunu düşünerek doktora gitmeye karar vermiştik. Öğrendiğimiz şey ikimizi de büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Eşim kısırdı. Çocukları çok seven bir kadın olarak , bunun ona yapılmış bir haksızlık olduğunu düşünüyordum. Birkaç ay önce evlatlık edinmeyi düşünmüştük. Fakat ailede ki herkes karşı çıkmıştı. Kendi kanımızdan olmayan birine soyadımızı veremezmişiz , başkasının çocuğuna bakamazmışız.
Bu durum iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Eşimi böyle üzgün görmeye dayanamıyordum. Sudenin yanına oturdum ve kafasını göğüsüme yasladım. Bunu bekliyormuşcasına anında sarmıştı belime kollarını.- Seni daha fazla bu durumda görmek istemiyorum Sude. Verdiğimiz kararın arkasında durup bir çocuk evlat edinelim.
Kafasını kaldırıp gözlerime baktı , gözlerinde ki bu parıltıyı görmek herşeye bedeldi benim için. Eliyle gözyaşlarını sildi , birkaç kere öksürüp boğazını temizledi ve yıllar önce aşık olduğum ses kulaklarımı doldurdu .
- Nasıl olacak Kenan? Annemlerin bu konu hakkında ne kadar net konuştuklarını hatırlamıyor musun?
- Hatırlıyorum birtanem. Ama bu bizim hayatımız , kendi kararlarımızı kendimiz vermeliyiz. Şimdi kalk ve hazırlan , halletmemiz gereken işlemler var.
Boynuma atlayıp sımsıkı sarılmıştı. Yine ağlıyordu ama bu sefer mutluluktan akıyordu gözyaşları.
Resmi işlemlerin hepsini halletmiştik. Şimdi işin en zor kısmındaydık. Bize haber gelmesini bekleyecektik.
------------------
2 ay geçmişti . Bu süre içerisinde çocuk için uygun bir aile olup olmadığımızı kontrol etmek için sürekli eve birileri gelmişti. Sudede ben de bir kız çocuğu istiyorduk. Bugün büyük gündü , çocuğumuzla tanışacaktık. İçim kıpır kıpırdı.
Başvuru yaptığımız resmi kuruma gitmiştik. Müdürün odasında beklerken , her zaman yarış halinde olan akrep ve yelkovan , bize inat yapıyorlarmışcasına yavaş yavaş ilerliyorlardı. Ve işte o an gelmişti .. Orta yaşlarında bir bayan elinde bebekle odaya girmişti. Bize doğru gülümseyerek yaklaşmıştı ve bebeği nazikçe Sude'nin kucağına vermişti.
Sudeye baktığımda yüzünde mükemmel bir gülümsemeyle bebeği izliyordu , bebeğimizi.- Çok güzel Kenan..
Eşimin mutluluk dolu sesiyle , dikkatimi iyice bebeğe vermiştim. Gerçekten çok güzeldi. Sarı saçları ve mavi gözleriyle etrafa ışık saçıyordu sanki.
- Ee bu güzel kızın ismini düşündünüz mü?
Aslında hiç düşünmemiştim. Çünkü son zamanlarda umudumu iyice yitirmiştim. Sudeye baktığımda büyülenmiş gibi bebeği izliyordu , yavaş hareketlerle dudaklarını araladı.
- Şimal . Dedi belli belirsiz bir ses tonuyla.
Kızımızın adı Şimal. Anlamı kuzey demek. O bizim yıldızımız olacak; kuzey yıldızı gibi, en karanlık anlarda hayatımızı aydınlatacak...
● 17 yıl SONRA ●
Güneşin kavurucu sıcağıyla başa çıkmaya çalışıyordum. Odamdaki klima bile fayda etmiyordu Ankara'nın sıcağına. En son savaşmayı bıraktım ve yataktan çıktım. Soğuk bir duş bana iyi gelebilirdi. Ağustos ayının ortasındaydık , havalar iyice ısınmıştı ve ben yaz aylarını pek sevmezdim. Annem ve babamın zoruyla tatile çıkmaya ikna edilmiştim. Bugün akşam yola çıkacaktık. Babam , Bodrumda arkadaşının otelinde yer ayırtmıştı. Bir hafta on gün kadar kalacaktık. Kafamı dağıtmam gerektiğini , zor bir dönemden geçtiğimi düşünüyorlardı. Haksız da sayılmazlardı. Üniversite sınavı , tercihler derken zorlu bir yıl olmuştu benim için. Çok fazla çalıştığım için istediğim bölümü tutturmuştum.
Babam onun gibi avukat olmamı istiyordu. Kendisi Türkiye de adını duyurmuş ünlü avukatların başında geliyordu. Kemal SARGIN. Fakat benim tek hayalim , iyi bir doktor olup , insanların hayatını kurtarmaktı . Ailem fikirlerime her zaman saygı duyduğu için , arkamda durmuşlardı. İzmir Ege Üniversitesine kaydımı yaptırmıştık.- Şimal hadi kızım kahvaltı hazır.
- Geliyorum annee !
Üstüme rahat bir şeyler giydim , yaz kış fark etmez saçlarımı asla kurutmazdım. Islak olan saçlarımı tepeden topuz yapmıştım.
Ailemin tek çocuğu olduğum için istediğim her şey yapılıyordu ama asla şimarık zengin çocukları gibi yetiştirilmemiştim. Annem ve babam benim gerçek ailem değillerdi. Beni bebekken evlat edinmişler. Bunu benimde bilmem gerektiğini düşünüp birkaç yıl önce bana her şeyi anlatmışlardı. Bu benim için önemli bir ayrıntı değildi. Beni ne kadar çok sevdiklerini her hareketlerinde belli ediyorlardı. İşte benim için önemli olan buydu. Akrabalarım beni pek sevmezlerdi. Evlatlık olduğumu öğrenmeden önce , neden sevmediklerini , kabullenemediklerini çok düşünürdüm. Akrabalarımdan bir tek kuzenlerimle ve teyzemle aram iyiydi. Annem ve babam evlatlık edineceklerini söylediklerinde başta babaannem olmak üzere çoğu aile ferdi karşı çıkmış , izin vermemişler. Ama babam annemin üzüntüsüne dayanamamış ve annesinin sözünü çiğnemiş. Bu yüzden pek fazla görüşmezler.
Annemin tekrar seslenmesinin ardından aşağıya indim ve bahçeye çıktım. Kahvaltı masası harika görünüyordu . Annemin yanağına sulu bir öpücük kondurdum.- Yine döktürmüşsün Sude Hanım.
- Çok konuşmada otur kahvaltını yap küçük cadı daha alışverişe çıkacağız.
Annemin yanına oturmuş ve kahvaltıma başlamıştım.
- Yola ne zaman çıkıyoruz baba?
Çayından büyük bir yudum aldı.
- Halletmem gereken bir dava var kızım . İşim biter bitmez yola çıkacağız. Tatil için çok sabırsızım.
Onaylar şekilde başımı salladım ve babama sıcacık bir gülümseme yolladım .
Kahvaltım bitmişti , masadan kalkıp odama çıktım. Bavulumu hazırlasam iyi olacaktı. Mavi renginin hakim olduğu bavulu yatağın üzerine koydum. Ve neredeyse bütün dolabı bavula boşalttım. Bakımlı bir kızdım , saçlarıma , kılık kıyafetime ve makyajıma özen gösterirdim. Yanlış olmasın kesinlikle süslü biri değildim. Makyajım rimel ve eyelinerden ibaretti. Ara sırada ruj sürerdim. Çok abartmayı sevmezdim. Bavulumun ağzını kapattıktan sonra kenara ayırdığım kot şortumu ve beyaz salaş tişortümü üstüme geçirdim. Sarı saçlarımı topuzdan kurtarıp salık bıraktım. Beyaz tenli olduğum için güneşten çabuk etkileniyordum bu yüzden şapka takmayı ihmal etmemiştim. Gerekli şeyleri kol çantama koydum ve aşağı indim.
Annemle babam kapıda beni bekliyorlardı. Annem gülerek babamın kravatını düzeltiyor , babam iltifatlar ederek annemi mutlu ediyordu. Onların aşkına her zaman imrenmiştim. İkisi de birbirine sevgi dolu bakardı , o kadar olay yaşamalarına rağmen ellerini hiç ayırmamışlardı. Böyle bir aileye sahip olduğum için gerçekten çok şanslıydım.Yaklaşık 2-3 saat boyunca mağaza gezmiştik. Çok fazla dolanıp alışveriş yapmayı sevmezdim. Ama işin içinde annem olunca her şey değişiyordu. Onunla zaman geçirmeyi çok seviyordum.
Eve geldiğimizde , spor ayakkabı giydiğim için kendimi tebrik ettim. Bu ayakkabılarla bile ayaklarım bu haldeyse , topuklu giydiğimde ne olurdu düşünemiyordum. Mutfağa girip buzdolabını açtım , bir şişe soğuk suyu kafama diktim. Böyle bir havada gezmek gerçekten akıl işi değildi. Bizden kısa bir süre sonra babamda gelmişti. Bavulları arabaya yerleştirip yola koyulmuştuk.
Uzun yolculuklarda genellikle müzik dinleyip uyumayı tercih ederdim. Annemin uçak korkusu sağ olsun arabayla gitmek zorunda kalmıştık. Kulaklığımı telefonuma takıp rastgele bir müzik açtım. Müzik konusunda belli bir tarzım yoktu. Hoşuma giden her tür müziği dinlerdim. İnternetimi açıp instagrama girdim , gereksiz bir kaç isteği reddedip Arya'nın profiline girdim. Arya benim en yakın arkadaşımdı. Ailelerimizde dosttu. Tatili kabul etmemin bir diğer yanıda buydu aslında. Bizden birkaç gün sonra Aryalarda Bodruma gelecekti.
Telefonumun tuş kilidini kapatıp rahat bir pozisiyon almıştım. Kendimi müziğe bırakıp gözlerimi kapatmıştım.
Ani bir frenle , yattığım yerde sert bir şekilde sarsıldığımı hissettim. Kulağımda sürekli çınlayan müziğin dışında en son duyduğum ses annemin acı dolu çığlığı olmuştu. Hareket edemeyecek , gözlerimi açamayacak kadar güçsüzdü bedenim. Kendimi karanlığa teslim etmiştim .
Sonra mı ?
Sonrası çığlık çığlığa bir sessizlik...