3.Bölüm

82 1 0
                                        

Arkadaşlar sınav haftasında olduğum için bölümler geç geliyor-ki bölüm gelse bile okuyan az olur diye tahmin ediyorum mesela ben okuduğum kitapların son bölümlerini okuyamadım sınavlardan dolayı- ama sizden bir ricam olacak; Bu hikayeden fazla beklentim yok ama hani bir bölümü en az 10 kişi okusun istiyorum veya biraz vote ve yorum olsun istiyorum çünkü ne düşündüğünüzü bilmiyorum ve beğenmediğiniz yerler hakkında bir fikrim yok kendimi düzeltemiyorum, görüşlerinizi belirtirseniz beni mutlu ederseniz, teşekkür ederim.

Yüzüme tokat gibi çarpan rüzgara aldırmadan hızımı arttırdım, asıl canımı yakan rüzgar değil babamdı. Bana hiç elini kaldırmamıştı fakat söyledikleri tokat görevini görüyordu. “Annen olsa senden utanırdı, şu yaptıklarına bak!” diye başlamış “Şimdi kahvaltını yap ve okuluna git. Bir süre yüzünü görmek istemiyorum, sen bana annenden emanetsin ve ben seni her gördüğümde ona ihanet etmiş gibi hissediyorum.” Diye bitirmişti. Bunları söylerken yüzüme dahi bakmamıştı, gerçi taktığım şeye bak adam bana açık açık beni görmek istemediğini söylemişti. Hızımı biraz daha arttırırken bacağımdaki yanma hissine aldırmadım. Botumun içine giren kum tanecikleri ayağımın altında rahatsız edici hareketler yapıyordu. Ağzımdan soluduğum soğuk hava, naneli şeker yiyip üzerine soğuk su içmiş gibi bir etki bırakmıştı. Burnumdan nefes almaya özen gösterirken yeterince uzaklaştığımı fark ettim ve bedenimi daha fazla yormamaya karar verdim. Çantamı yere fırlatıp ardından aynı şekil kendimi yere bıraktım. Terden ıslanmış olan enseme yapışan kumlar ayağımın altındaki kumları aklıma getirdi fakat rahatımı bozamazdım. Gözüme çarpan güneşi elimle siper etmeye çalıştım ama çabalarımı boşuna olduğu anladığımda pes edip gözlerimi kapadım, böylesi daha iyiydi. Göğsüm hızla inip yükselirken nefes alışverişimi düzenlemeye çalıştım. Kumlar bana yataklık ediyordu, rüzgar yorganım ve dalgalar ninnimdi fakat tek sorunum güneşti, aydınlıkta uyuyamama gibi bir huyum vardı. Bir şey güneşi gölgeleyince hızla gözümü açtım, kirpiklerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra görüntü tam olarak geldi. Tüm sakinliğiyle karşımda duran Atilla’ya baktım, geçen günkü halinden eser yoktu. Gözlerinde tanımlayamadığım duygular vardı. Gözlerimi tekrar kapatıp o yokmuş gibi davranmaya başladım. Güneşin ışınları tekrar üzerimde hissettiğimde gideceğini sanmıştım fakat hayal kırıklığına uğradım. Hızla kendini yanıma atınca birkaç kum tanesi hareket etti ve bu öksürmeme sebep oldu. Elimle ağzımı siper ederken gözlerimi araladım.

“Ne istiyorsun?” derken sorgularmışçasına ona baktım. Gözleri bulutlara dikmiş onları inceliyordu. Güneş gözlerinin rengini değiştirmişti.

“Sevgilimi.” Dedi sakin bir ses tonuyla.

“Ah ciddi misin?” dedim bıkkınlıkla ve onu süzmeyi bırakıp tekrar gözlerimi kapadım.

“Şaka yapıyorum tabii ki, sevgilimden ayrıldım diye ağlayıp sızlanacak bebelerden değilim ama dediğim gibi o kızla sevgili olabilmek için çok emek harcamıştım ve sen bu emeği çöpe attın.” Derken sesindeki soğukluk kıpırdanmama neden oldu.

“Sevgilisinden ayrılıp ağlayan erkekler bebe ama sevgilisinden ayrılmasına sebep olan kızdan intikam almaya çalışan erkekler bebe değil yani?” diye sorarken cümlemi bende anlayamamıştım. Uzandığı yerde dirseklerinden destek alıp doğruldu ve omzunu silkti.

“Neden buradasın?” diye sorduğunda ona baktım. Onu taklit edip doğruldum. Gözlerini gözlerime dikmişti, inatla bakmaya devam ediyordu. Pes edip gözlerimi kaçırdığımda bakışlarımı denize çevirdim.

“Seni ilgilendirdiği sanmıyorum.” Dedim sert bir tonla, bunu söylerken bakışlarımı tekrar ona çevirmiştim ve yüzünde oluşan gülümsemeye kaşlarımı çattım.

YasaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin