5.Bölüm

84 3 2
                                    

Merhaba :)) Bölüm çok uzun değil, üzgünüm. Okurken Pinhani- Gözler Anlatır(Akustik) dinleyebilirsiniz, iyi okumalar :)

Atilla'dan...

Yine uzaklara, denize bakıyordu, bana bakarkenki sert bakışlarından eser yoktu. Uzun olan bir tutam saçı yine uçuşuyordu rüzgârda. Küçük kırmızı burnu üşüdüğüne kanıttı. İzin vereceğini, terslemeyeceğini bilsem gider ona sarılırdım, öyle bir sarılırdım ki nevri dönerdi. İzin verse ona çok şey yaşatırdım ama o inat ediyordu. Onu uzaktan izlemek çok güzeldi ama yakınında olup sızlanmasını dinlemek daha da güzeldi. Sessiz ve yavaş adımlarla yanına doğru yürüdüm. Başını hafif çevirip göz ucuyla bana baktıktan sonra önüne döndü, iç çektiği duyabiliyordum.

“Neden hep buradasın?” diye sorarken yanına oturdum ve dizlerimi kendime çektim.

“Huzur… Huzur bulmak için ama sen Bay BenHerşeyeKarışırVeMahvederim huzurumu kaçırıyorsun!” diye söylendi. Dudaklarımı birbirine bastırırken bana öfkeli bir şekilde baktı.

“Bunda gülünecek bir şey yok seni aptal!” derken kaşları çatıldı. Yetişkin biri gibi davranmaya çalışıyordu fakat içindeki çocuk hala kendini gösteriyordu, şımarık bir çocuk.

“Herneyse bir fikrim var.” Dediğimde göz ucuyla bana baktıktan sonra bakışlarını denize çevirdi.

“İlgilenmiyorum.” Dedi ciddi bir ifadeyle.

“İlgilenip ilgilenmediğin umurumda değil açıkçası. Benimle geleceksin.”  Dedim otoriter bir sesle. Bana tekrar göz ucuyla baktıktan sonra iç çekti.

“Nereye?” diye homurdandı.

“Lunapark.” dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı.

“Dalga mı geçiyorsun sen?” diye sordu.

“Gayet ciddiyim.” Dedim omuz silkerek.

"Lunapark daha çok yazın açık olmuyor mu?" diye sordu tek kaşı kalkarken.

"Birisi açtırmış olabilir." dedim şaşırmış gibi yaparak.

"Kendine bu kadar güveniyorsun yani?" dedikten sonra ekledi “Hayatta gitmem oraya.” 

“Ne o palyaçolardan mı korkuyorsun Minacık?”  dedim sesimi çocuklaştırıp.

“Bana bir daha Mina dersen dilini alır boynuna dolarım.” Dedi gülümseyip. Elimden destek alıp ayağa kalktım. Üzerime yapışmış olan kumları elimle silkeledikten sonra elimi Ecrin’e uzattım. Sert bakışlarını önce elime daha sonra bana çevirdikten sonra elimi yok sayıp kendi elinden destek alarak kalktı. Önden önden yürümeye başladığında onu takip ettim. Aniden durup bana döndü.

"Pekala bir konuda anlaşalım bunu sadece canım istediği için yapıyorum." dedikten sonra önüne dönüp yoluna devam etti. Adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim ve tek elimle belini kavrayıp onu kendime çektim.

"Hıhı eminim öy..." sözümü tamamlamama izin vermeden dirseğini karnıma geçirdi, belini elimden kurtarıp benden uzaklaştı.

"Ah ah senden çekeceğimiz var." dediğimde ters ters bana baktı.

"Bir dirsek daha yemek istemiyorsan kapa çeneni." Dediğinde elimi ağzıma götürüp fermuar kaparmış gibi yaptım. Lunapark kumsala yakın olduğundan kısa bir sürede lunaparka gelmiştik, sessiz bir yolculuk olmuştu. Sadece biz oluruz diye tahmin ediyordum fakat birkaç grup çocuk, gençler vardı. Böylesi daha iyiydi aksi halde Ecrin yalnız kalmak istemeyip vazgeçebilirdi. Ecrin etrafı süzerken sessizce iç çekti. 

“Ee neye bineceğiz?” diye sordu bana dönüp. Parmağımı havaya kaldırıp sağa ardından sola götürdükten sonra dönmedolabı işaret edecek şekilde durdum. Ecrin parmağımın işaret ettiği yere bakarken gözleri şaşkınlıkla büyüdü.

“Ama bu kadarı da fazla.” Dedi başını olumsuz anlamda sallarken. Vereceği tepkiyi göz önüne alarak elinden tuttum ve onu dönmedolaba doğru sürüklemeye başladım. Cılız vücudu ne kadar dirense de bir işe yaramıyordu. Onu içeriye sokmaya çalışırken kenarda duran görevli çocuğa baktım, başını sallayıp gülümsedikten sonra önüme döndüm. Hopörlerdeki hareketli şarkı yerini daha sakin olan bir şarkıya bırakırken çocuğa minnetle baktım. Pinhani’nin şarkısı olduğunu anlayınca gülümsedim. Ecrin somurtarak yerine yerleştiğinde karşısına oturdum. Kollarını bağlayıp dışarıya bakarken onu izlemeye devam ettim. Onu izlediğimi anlayınca bana sert bakışları attı. Dönmedolap çalışmaya başlayınca derin bir nefes alıp biraz bekledikten sonra dışarıya verdi.

“Sen güzel kadın, hiç mi mutlu olmadın? 

Hiç mi sevmedin, hep mi yarım kaldın?

Belki bilmeden bekledin beni, 

Beni sana kader getirdi .”

Ben şarkının sözleriyle gülümserken bana sert bakışlarıyla bakmaya devam etti, daha sonra gözlerini kaçırıp dışarıya baktı. Onu anlamaya çalışıyordum, hırçınlığı, herkese karşı soğuk olması annesinin ölümünden kaynaklanıyor olabilirdi. Belki de sevmekten korkuyordur, sevip kaybetmekten. Ya da eski sevgilisi ona kötü bir şey yapmıştı, bu düşünce beni sinirlendirirken düşünmeye devam ettim. Ama onu daha önce birisiyle görmemiştim-ki bu kötü bir şeydi. Eğer son dediğim doğru olsaydı o çocuğu bulup dersini verebilirdim fakat ilk iki seçenekte yapabileceğim tek şey ona sevmenin kötü bir şey olmadığını anlamasını sağlamaktı. Ah evet belkide kaderimizdi bu, o gün bana çarpmasaydı ve ben onu eve bırakmasaydım ben hala o kızla çıkıyor olurdum. O benim kaderimdi ve ben onu mutlu etmekte kararlıydım.  

“İçimden geçen senin içinden geçer mi?

Nasıl saklarım seni ne çok sevdiğimi?

Benim içimden geçen senin içinden de geçer mi? 

Ama nasıl saklarım seni ne çok sevdiğimi.”

Şarkının bu kısmına sesli bir şekilde eşlik ederken bana bakıp yapmacık bir şekilde gülümsedi ardından dışarıya döndü ve izlemeye devam etti. Nefes alışverişi hızlanırken göğsü de hızla inip kalkıyordu. Ya yükseklik korkusu vardı yada şarkıdan veya benden etkilenmişti.

"Hey yükseklik korkun falan yok değil mi?" diye sordum gülerek. Bana 'Aptal mısın?' der gibi baktıktan sonra cevap verdi "Yok tabi sersem çocuk değilim." Cevabına gülümserken bana neden güldüğümü anlamadığını belli eden bir şekilde baktı, omuz silktiğimde dışarıya döndü. Turumuz tamamlanırken yerinde kalkmaya hazırlanıyordu. Dönmedolaptan indikten sonra bana döndü. “Sırada ne var?” dedi çarpık bir gülümsemeyle. Ona cevap vermek yerine gülümsedikten sonra elini tuttum. Tabii ki elini çekmeye çalıştı ama izin vermedim. Bu anı unutmamalıydım Ecrin ilk defa yanımda güldü ve ilk defa bakışlarında sertlik yoktu, soğuk bakmamıştı.

“Sözler az kalır,çaresiz kalır. 

Gözler anlatır , aşkı gözler anlatır.” 

YasaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin