Derin Okyanus

→1

Tavanındaki kırmızı led şeritlerin yanıp sönmesiyle yatağından kalktı Derin. Bu, ev sahibinin ona bir kıyağıydı. Derin, işitme engelli olduğu için doğal olarak zilin sesini de duyamıyordu ve kapıya bakamıyordu. Yanında da onunla yaşayan biri olmadığından zorluk çekmesin diye böyle bir şey yapmıştı Saim Bey. Derin onu çok seviyordu çünkü bu yaşlı adamı dedesi olarak görüyordu. Kalıplı ve güçlü görüntüsünü tamamlayan beyaz bıyıklarıyla onun için tam bir Türk Dedesi imajı çiziyordu. Çok seviyordu Derin, Saim Bey'i. Saim Bey de aynı şekilde. Yalnız yolculuğunda Derin ona eşlik ediyordu, anlaşamasalar da.

Kapının deliğinden baktığında sevgilisini görüp gülümsedi, bekletmeden kapıyı açtı. Eymen, sevgilisi için yemek yapmak istemişti bugün. Buraya gelmeden önce markete uğramış ve yemek malzemelerini toplayıp gelmişti. O çok güzel yemek yapardı ve Derin de pek beceremezdi. Arada sürprizleri olurdu böyle Eymen'in. Sevgilisini mutlu etmeyi seviyordu. Kızın gözlerinin içinin parladığını görünce nasıl mutlu oluyordu, nasıl seviniyordu Eymen...

Eymen'in elindeki poşetleri görünce heyecanlanmıştı Derin. Havadaki oksijeni bolca ciğerlerine doldurup sırıttı. Kendisine yemek hazırlaması onu mutlu etmişti çünkü Derin bugün hiçbir şey yememişti. Okul da olmayınca yatağından hiç çıkmıyordu. Tam bir tembel tenekeydi Eymen'e göre.

"Bana yemek mi yapacaksın?" diye sordu ellerini oynatarak. Eymen elleri dolu olduğu için kafa sallamakla yetindi. Poşetlerden kurtulmak istiyordu bir an önce. Onlardan sadece asansörde kurtulabilmişti ama şimdi sevgilisi yüzünden dakikalardır kapıda bekliyordu ve fazlasıyla yorulmuştu. Koşar adımlarla küçük mutfağa gidip poşetleri tezgaha koydu ve ellerini sallamaya başladı. Ağrımışlardı.

Peşinden gelen sevdiğine sarılıp kokusunu doya doya içine çekti. Gülümseyerek ayrıldığında meraklı kız sormadan edemedi ne yemek yapacağını. Tavuk sote yapmak istemişti Eymen. Çünkü Derin'in en çok o yemeği sevdiğini biliyordu.

"Sen şimdi salona git, ben de yemeği hazırlayınca sana haber vereyim. Olur mu canım?"

Derin dudaklarını birbirine bastırıp salona gitti ve Eymen'in ona daha önce getirdiği, alt köşede bir kadının işaret diliyle çeviri yaptığı filmlerden birini oynatıcıya takıp izlemeye başladı. Romantik bir filmdi. Eymen normalde romantik olan hiçbir şeyden haz etmezdi ama Derin hayatına girince hoşuna gitmeye başlamıştı onunla beraber izlemek. Derin de sevmezdi öylesini. Daha çok macera filmleri izlerdi ama şimdi seçenekler kısıtlıydı, çünkü Eymen ona sadece romantik filmler getiriyordu. Kızı kandırıyordu genç adam. Çevirisi yapılmış bir bunu buldum, diyordu her seferinde. Derin de inanıyordu.

Filmi izlerken Eymen ile nasıl tanıştıkları geldi aklına. Eymen geçen dönemin ilk günlerinde beraber takıldığı arkadaşları dolayısıyla hep Derin'e bakıyordu. Arkadaşı Pars bir keresinde kız ile iletişime geçmek istemiş, arkasından ona seslenmişti ama Derin onu tabii ki duyamamıştı. Defalarca denemişti şansını Pars, hatta çok kez laf atmış, sırf dikkatini çekmek için dalga geçmişti Derin ile. Bunların hiçbirinin bir işe yaramadığını görünce kızı takip etmiş, sınıfını bulmuş ve arkadaşlarından adını öğrenmişti. Yüz yüze konuşamayacağını anladığında internette araştırmıştı hatta ama hiçbir sosyal medya hesabına ulaşamamıştı. Artık iş Pars için inada binmişti. Bir gün Eymen ile şakalaşırken yanlışlıkla Eymen'in Derin'e çarpmasına neden olmuş ve kız gazozunu üstüne dökmüştü. Derin kaşlarını çatıp Eymen'e baktığında suçluyu o sanıyordu ve Pars da artık sesini duyabileceğim diye düşünüyordu ama çok yanılıyordu.

Kız, Eymen onu fark etmeyince sırtını dürterek dikkati üstüne çekmişti. Eymen arkasını dönüp Derin'e bakmış ve ne olduğunu anlamamıştı, kıza çarptığını fark etmemişti bile. Derin, üstünü gösterdi ve çatık kaşlarıyla bakmaya devam etti. Eymen ıslaklığı gördüğünde anlam vermemişti. O gün adeta beyni çalışmıyordu. Annesiyle tartışmıştı çünkü.