"Bana neden öyle davrandığını anlamadım. Kaç gündür bir tuhafsın zaten. Bir şey mi oldu?"
"Hayır, bir şey olmadı, kitabını okumaya devam et."
Derin, Eymen'in dediği şeye karşı sadece tepkisizce baktı. Son günlerde erkek arkadaşını tanıyamıyordu. Kasım'ın dördünde, yani yirmi gün sonra bir yıllık sevgilisi olacak çocuk bu zamana kadar böyle bir tavır sergilememişti hiç. Şimdi nereden çıkmıştı peki bu?
Derin, daha fazla Eymen ile ilgilenmek istemediği için kitabını da alıp banktan kalktı ve okulun arka bahçesine yürüdü. Hiç uğraşamazdı onunla şu an. Çimleri ayakkabılarıyla parçalaya parçalaya yürüyordu dalgınlıkla. Arkasında şaşkın bıraktığı Eymen umrunda değildi. Belki de onu biraz yalnız bırakmalıyım. Annesiyle tartışmış olabilir, diye safça bir düşünceyle omzunu silkti.
Eymen ise gözleriyle takip etmişti sevgilisini sadece. Yanına gitmek, kalbini kırdığım için özür dilerim demek istemiyordu. Okyanus ona çok ağır gelmişti. Üstüne bir de neredeyse her gün kız arkadaşının yanında görmeyi kaldıramıyordu. Öfkeleniyor ve kıskançlıktan ne yapacağını şaşırıyordu.
Sinirini atmak için Pars'ı bulmaya koyuldu. Eymen basketbol ya da futbol oynamak istiyordu onunla, iyi bir ikiliydi Pars ile. En azından bir anlığına da olsa kafasını dağıtmasına yardımcı olabilirdi. Bu yüzden sırayla onu bulabileceği yerlere bakmaya başladı. Futbol sahası daha yakın olduğu için ilk oraya gitmişti ama yakınındaki, ağaca sırtını dayamış kitap okuyan sevgilisi dışında kimseyi görememişti. Diğer sahalara bakmaya başladı. En sonuncusunda onu gördüğünde birlikte oynadığı grupta gözlerini gezdirdi. Sarışın bir çocuk vardı ve arkasından dahi görmüş olsa bile bir yerden tanıyor muyum ben bunu, diye gözlerini kısarak bakmıştı. Tanıyamayınca biraz daha yaklaştı ve Okyanus olduğunu görünce sabırla derin bir nefes aldı.
"Selam beyler!" dediğinde tüm kafalar ona döndü ve selam verdi.
"Oo, bebeğim gelmiş! Yenge nerede?"
Pars; Eymen ile Derin'in birlikteliğine alışmıştı bu olayı duyduktan yaklaşık bir ay sonra. Derin'e olan hoşlantısı tamamen bitmişti ve yenge olarak kabul etmişti. Sonradan Eymen'e söylemişti başta neler hissettiğini ve bir süreliğine araları bozulmuştu. Daha sonra bu durumun arkadaşlıklarını bozmaması gerektiği düşüncesiyle eski hallerine geri dönmüşlerdi.
Eymen, Okyanus'un yenge lafını duyduktan sonra sıkılan yüzüne baktı ve gülümsedi. "Yengen kitap okumaya gitti," dedi keyifle. Okyanus'un damarına basıyordu. Onun, sevgilisinden tam anlamıyla hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu ve aklınca böyle test ediyordu. Ve bir de önlem aldığını düşünüyordu.
"Oynasana bizimle."
"Olur, oynayalım bakalım."
Eymen oyuna başladıktan sonra Okyanus kelimenin tam anlamıyla yerden kalkamadı. Eymen sürekli onu iterek faul yapıyordu ama umrunda değildi. Ona direkt olarak bir yumruk atsa durduk yere kavga çıkardığı sanılırdı ve Derin, Eymen'i değil, Okyanus'u haklı bulurdu, iyileşene kadar da onun yanından ayrılmasına vicdanı izin vermezdi. Büyük ihtimalle bir de Eymen'e kendine yaklaşmama cezası verirdi bir süre. Yine haksız duruma düşecek olan Eymen'di.
"Abi yeter, bu kaçıncı faul! İyi misin sen?" Pars dikkatle ona bakmaya başladığında Eymen başını salladı. Normalde kavga eden biri değildi, şimdi de etmeyecekti ama içinden bir ses Okyanus'a yumruk atmasını ve sinirini bir nebze olsun dindirmesini söylüyordu. Yine de ona uyumayacaktı, içindeki sesi dinlemeyecekti.
"Bak oynama istersen. Yazık çocuğa lan. Okyanus, iyi misin sen de?"
"İyiyim," dedi umursamaz bir tavırla. Eymen'in ne yapmaya çalıştığını biliyordu ve tatsızlık çıkmasın diye ağzını açmıyordu. Pek kale almıyordu da zaten Eymen'i. Onun derdi Derin'leydi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Okyanus
Teen FictionTürkiye'de doğduktan birkaç ay sonra işitme engeli olduğu fark edilerek yetiştirme yurduna bırakılmış ve çok geçmeden Ankara'ya geçici bir süre için yerleşen Volkov ailesi tarafından evlatlık edinilmiştir Derin. Ve adı Derin İris Volkova olmuştur. L...