" Sensiz geçen her günde yalnızlığı içimde büyüterek yarı ölü yarı dirilerek geçirmek nasıl zordur anlatamam. Anlatsam sesimi duyar mısın sahi? Özlem, delik deşik ederken bu biçare bedenimi senin olduğun hayallerle tutunmaya kalkıyorum yine hayatın o kırık sayfalarına. Gelirsem iki şarkı söyler misin bana? İki mavi göz ile mutlu olmama bir şans tanır mısın? Aşkın gücü senin için var olsun sevdiğim, yıldızsız bir gökyüzü kadar imkansız senin yokluğun. Hayallerini de aklıma sığdırıp kaçıp geldim işte yanına. Hiçbir şeye aldırmadan senin için durdurdum akan yaşları. Seni, en çok seni yazan kalemime and içerim ki çok seviyorum seni. "
İçinde bulunduğu duruma alışmaya çalışarak adım adım aşkını anlattı. Sayfalar çizik çizik olmuş, gözlerinden okunan pişmanlık ile kaydediyordu anılarını. Süratle, günün ışığıyla heves ederek kundakta sarılı sevgisini beyan etti. Ve ışıkları söndürmeye kalkıştığı vakit elleri titriyordu. Oynatmak için parmaklarını ileri geri getirip durdu bir süre. Perdeler kendiliğinden uçuşmaya gölgeler birden içine yürümeye başladığındaysa o artık bu kararından emindi. Gidip onu bulması gerektiğine bir kez daha inandı. Vücuduna üşüşen soğuk terlerden kurtulmak için banyo yapmak istedi. Halsiz düşüşlerine kapılıp kendini sıcacık yatağına bıraktı, bir boşluğa gömülürcesine kendinden geçmişti. Gözlerini kapamaya çalıştı. Defalarca kulaklarında yankı yapıp duran o isimle karşılaştı durdu. Sakin olabilmek adına yanı başında duran müzik çaları açtı. Ve tekrar perdeler uçuş uçuştu. Hiçbir tepki vermeyerek gözlerini tavana dikip hayallerini kurmaya devam etti. Bu sırada çalan şarkı da çok dokunaklıydı. Gün Olur Beni Unutursan/Sancak dinliyordu.
***
"Mazi kalbimde yaradır. "
"Öyle deme anne. "
"Küçük bir kuştum, uçtum kondum Arda'nın yüreğine. Ya o? O ne yaptı kızım kalbimde koca bir delik açtı burada intihar etmeyi bekleyen biri yaşadı. "
"Bir gün çıkıp gelse karşına babam, yine mazilerde mi kalır aşkın? "
"O nasıl söz evladım? Aşk başak tanesi gibi bereketli bir şey. Sevgini ektiğin zaman azalmaz git gide artar. Onun beni yalnız bırakması zoruma gidiyor. Yoksa yine gelse yine severim babanı. "
Simay annesinin acı çekmiş gözlerine umut dolu bakışlar atmayı ihmal etmedi. Güzel günlerin gelme belirtisi var gibiydi.
Melis kızının masum sözleriyle mutlu olup konuşurken Simay annesine biraz daha yaklaştı iki kolunu yıllarca hayalini kurduğu gibi açıp sımsıkı sarıldı. Yanaklarını güzelce öptükten sonra "Anne seninle çok mutlu olacağız. Keşke babam da olsaydı.. " Dedi.Kelimeler bir yumru olup boğazını yakmaya başladı adeta.
"Olurdu tabii ama o Ece denen cadı olmasaydı. "
"Anne ben Sinan'ı da annesini de sevmiyorum bu yüzden. "
"En iyisi kızım. Hem yakında Çetin ile düğününüz var. "
***
"Rüzgârın uğultusu eşliğinde seni anlattım, yanık ezgilere. İnci boncuk yoktu ellerimde senin Mavi Cennetin sunulmuştu önüme. Ve ben sahip olduğum tüm zenginliklerin bir hiç olduğunu senin boncuk gözlerine bakarken anladım. Kelimelerim bir ressamın boyaları gibi dizayn olmuş sırılsıklam aşkımı tablo şeklinde haykırıyordu. Aşkın her halini gördüm gözlerinin kumpasında. Seni görmeyi çok isterim nikah masasında! Kaç şiir devrildi bu yitik manzara da. Seni düşlerken başka dünyalar geliyor aklıma. Bir şarkıya sığdırabilsem seni, kirlenen sevda çarşafından ayıklarım seni. Aşka hapsedilen ruhların karmaşasından sana sarmaşık olarak çıkarım. Sen denizin ta dibinde rastladığım kalbime götürüp dinlettiğim harika bir musikisin!
Çetin Albayrak "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI (Tamamlandı)
ChickLitİntikam aşkın önüne geçen bir nevi lanet olmuştur. Yaşanan geçmişin geleceğe kötü ışıklar saçması da olayların pozisyonunu değiştiren etkendir. Sevdaya cinayetler dahil olabilir mi? Aşka kurban seçilmiş bedenleri hedef alan bir hayat varken yaşam m...