Gül rengi

60 6 0
                                    

Dişlerimi birkez daha geçirdim dudaklarıma kenarlarını kemirdiğim tırnaklarıma baktım tamamen berbat hale gelmişlerdi ama ben gülümsüyordum...
Yine her zamanki gibi en arka sıramdaydım 2 yan sıramdaki savaşla birbirimize bakıp gülümsüyorduk aşk mıydı bu?hayır bunlar yeni bi oyunun belirtileriydi bunlar savaş çıkacağının belirtileriydi ve ben mutluydum ben savaşla savaşmaktan mutluydum en azından uzaklaşıyordum tüm düşüncelerimden hayalimdeki kişi değildi "artık benimsin"dememişti."sen benim nefesimsin sen yokken boğuluyor gibi hissediyorum"da demedi sarılmadıda,evet evet öpmedide,"seni seviyorum"da demedi.sadece diğer şeylerden uzaklaştırdı beni diğer düşüncelerden kurtuldum yada üstü örtüldü sadece açılacağı günü bekliyo her ne haltsa!
Ayağa kalktı,onun kalkmasıyla benim gözlerim onunkileri takip etti onun kalkmasıyla paralel olarak yukarıya çevrildi bakışlarım birinci adımı attığında mantığım bana "sakin ol" uyarılarını yapıyordu."sakinim"diye mırıldandım evet evet sakindim!
İkimci adımı atmasıyla kalbim girdi araya"artık uzatma ece git seviyorum de"dedi başımı öne eğdim kan yine yüzüme toplanmıştı.
Üçüncü adımı attığında ise gururum girdi araya"seni kullanan adamamı yenileceksin"bu sefer duruşum dikleşmişti "haklısın" dedim "yenilmeyeceğim"
Dördüncüde umut girdi, beşincide hayallerim,altıncıda sırlarım,yedincide o bana geldi yedincide onun kokusu nefesimdeydi yedinci adımda mantığım bile uyuşmuştu gururum susmuştu.
-ece
-efendim
Yine başını öne eğdi ve elini ensesine koydu bu haraketi çok sık yapıyordu  başını kaldırdığında  yutkundu yutkunurken kalkıp inen adem elması hareket edince gözlerimi başka bi noktaya sabitledim bu kadar detay yeterliydi sanırım?
-şey...yani...ben
-evet sen
Dedim sanırım artık sadece onun yanında rahattım bide sanem vardı...
-diyorum ki yarın
-yarın?
-bişeyler mi yapsak
Şaşkınlığımı tüm vücudumda hissediyordum
-şey...yani...nasıl?anlamadım.
-kahvaltı mesela
-sen-ben kahvaltı ha?
-evet ne dersin?
Ellerimi sıktım dişlerim yine dudaklarıma gitti daha önce zaten hırpaladığım yere birkez daha bastırdım ve ağzımdaki metal tatla irkildim
-uff kanıyo
Dedi,Elleri dudağıma gitti kanayan yeri okşuyordu dudaklarımda belli belirsiz bi gülümseme hüküm sürerken ben eriyordum kelimenin tam anlamıyla ben eriyordum
Biranda elini çekti masasına  doğru yürüdü ve bir peçete aldığını fark ettim ben dalmıştım ve dudaklarımdaki elinin sıcaklığının gitmesiyle kendime geldim yanıma geldi peçeteyi hafif kıvırıp dudaklarıma değdirdi dokundurdumu desem o kadar hafif dokunuyordu ki hissetmek bile güçtü!turkuaz gözlerim karamel gözlerinde kaybolurken o an tüm dudağımı paramparça etmek istedim daha çok dokunsun eli yüzüme diye...kapının korkunç sesi ile ürperdim ellerini sıkmış ağzından ateş çıkaran bi ejderhaydı sanki!mekike ve diğerleri, arkası dönük eli bende olan toprağa bakıyorlardı!ben ne yapıcağımı şaşırmış bi vaziyetteydim elimle savaşa dokundum git der gibi...bana soran gözlerle bakarken kanlı peçeteyi elinin arasına almıştı arkasına döndü ve diğerlerini gördü ama ifadesizce tekrar bana döndü ve peçeteyi elinin arasından çekip dudaklarıma değdirdi bu kez gözlerim onda değildi tehtid içeren gözlerdeydi melikedeydi.arkasına döndü ve toplu olan saçını açtı tokayı koparırcasına çıkarmıştı!elim onun eline gitti bıraktırmak istedim yalan söylemicem korkuyordum ama şuan yüzümü elleriyle ezen savaştan daha çok korkuyordum!
-canım acıyor
Diye fısıldadım yumuşayan eliyle derin bi nefes verirken aklıma gelen haince düşünceyle dudaklarım kıvrıldı
-bu bi pes etme hareketimi?
Tek cümle onun ifadesiz suratını germişti eli yavaş yavaş inerken peçeteyi sıkıyordu tek kelimesi ürpermeme yetmişti
"Kanatma"
Neyi dediğini anlamadım dudağımımı kalbinimi?gözlerim aşağıya inerken onun ayaklarının ilerlediğini gördüm yerime geçerken bugün sanemin gelmediğini fark ettim.zil çalmak üzereydi elimi çabuk tutmam en iyisi olacaktı rehberimdeki "simon"olarak kayıtlı isme bastım ve bir iki saniye bekledim.
-alo sanem
Hıçkırık sesi geldi arkadan sonra bi burun çekme sesi sonra ağlama sesi
-ne oldu sanaa!?
-maviş ben gidiyorum
Gözlerim açıldı
-nereye!?
-bilmiyorum
-kızım hiç ni yere gidemezsin izin vermiyorum hey sana diyorum
-annem le babam kavga ettiler boşanacaklarmış
Başımı öne eğdim
-annem burdan gitmeyi düşünüyor
-babanla kal
-asla!
Dedi acınası sesiyle
-annemi aldatan adamla asla kalmam!
diyeceğim bişi yoktu sadece
-beni özle
Diyebildim
-sende
Dedi ve daha çok ağlamaya başladı solan gözlerimi sildim ve içeriye giren matematik hocasıyla
-simon ben seni arayacağım tamam mı aşkısı şimdi ders başlıyo.
-tamam bebeğim öptüm.
Ve kapattım telefonumu arka cebime koyarken gözlerim yanıyordu çıplak gibi hissettim kendimi artık yaslanacak duvarımda yoktu eksiktim olmaması gerekendim ve hayat benden bi parçamı daha çalmıştı!
En sevdiğim derslerden birini daha kaybetmiştim hiç birşey dinlememiştim gözlerim yerdeydi düşünüyordum sonuca varamayacağımı bilerek bi sonuç arıyordum yada bi umut,hani nerdesin umut yine mi saklamdın,ya mantığım niye kalbe verdin liderliği hadi be ihtiyacım var sana!
Benim yaslancak duvarım artık yoktu benim kıyafetlerim yoktu beni korunağım benim dostum yoktu yine yapayalnız kalmıştım!yine eski ece gibi kaybedecektim tüm cesaretim sönerken korkaklaşıyordum...
...
(Arkadaşlar lütfen eğer beğendiyseniz votelemeyi ve yorum yapmayı unutmayınız!)

PEMBE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin