Gül kurusu

84 6 0
                                    

Kot kısa şort üzerine beyaz bir tişört giydim pembe çantam ve ayakkabılarım ve saçımı balıksırtı ördükten sonra hazırdım tabiki her zaman herşeyim pembe olmuyodu yani şöyle diyim en az 1 parçam pembe olacak geri kalan yakıştırdığım herşey.
Her zamanki gibi kendimi övdüm aynaya bakarak yanaklarımı sıktım açık pembe bi parlatacı sürdüm,ellerimi çarptım ve yeniden kendimi övdüm sonra gözüm dizimdeki sargıma kaydı hafifçe elledim ve ellendiğim anda avuç içlerim yerlemeye başladı ellerimizin birbirine değdiği an geldi aklıma durdum.niye gülümsüyordum ki beni düşürdüğü için suçluluk duymuştu sadece vicdanı sızlamıştı acımıştı bana başka ne olabilir di ki?
Artık evden çıkmam gerektiğinin farkına varınca çıktım her zaman ki gibi annemle vedalaşıp tabikide o günden beri yolda daha dikkatli yürüyor daha iyi etrafıma bakıyordum yine öyle yaparak okula gittim içeriye girdiğimde melikeler hariç bana bakan yoktu sinirlendi ve ellerini sıkıp etrafına bakınmaya başladı.aldırmadım yürümeye devam ettim.sınıfa girdim sanemle selamlaştık sonra oturmaya başladım.tarih sonuçları açıklanacaktı bugün ama bu ders geometriydi.en sevdiğim ders
Hoca sınıfa girdiği gibi ayağa kalktım ciddiyim bi matematik bide geometriyi severdim geri kalanı pofff yok yani derste çok kez parmak kaldırdım ve derse katıldım.

Zil çalmıştı elime yeniden defterimi aldım bu sefer uzun bi elbise çiziyordum yerlere kadar ama bi o kadarda gösterişli kolları dirseklerde bollaşıyo ve dirsekten 4 parmak sonra bitiyordu siyah bi elbiseydi kara kalemle çizmeye devam ettim çok asildi. Gün aynı normalliğiyle devam ederken tarih dersine girdik.
-sanem 90
Senem kocaman gülümserken onun gülümsemesine bende karşılık verdim
-ezgi 78
Ezgide gülümsedi
-savaş 100
Herkesin gözü ona çevrilirken o tepkisizdi her zaman ki gibi
-melike 40
Melike sınıfta yoktu yine derse girmemişti ama aşağıdaydı cadı
-ece 70
Cevap vermedim demek attıklarımın biri tutmuş buna sevindim yani güzel nottu değil miydi?
Geri kalanını dinlemedim.dersi işledik ve tenefüse girince son 2 ders kalmıştı sanem dışarı çıkmıştı ben ise elbisemi tamamlamak üzere tekrar elime aldım o sırada sanemden mesaj geldi
"Ece hemen bodrum kattaki giyinme odasına gel çanta toplada gel ama acil"
Dedim gülerek çıkan kıza ne olmuştu dediği gibi çantamı toplayıp hemen giyinme odasına doğru koyuldum koşarak merdivenleri iniyordum giyinme odasına odaya girdim ve tüm kabinlere vurup deli gibi
-saneeem!
Diye bağırıyordum.tüm kabinlere tek tek girdim o sırada bi hareketlilik hissettim tam çıkacaktım ki kabinin kapısı hararetle çarptı ne olduğu anlamaz bi şekilde arkama dönerken bi kilit sesi duydum.
-şey ben bardaydıyım heey!
Ve sonra odanın kapısıda kapandı telefonumu çıkardım bodrum katta olduğum için çekmiyordu lanet olsun!!
Sertçe ekran kilidi kapattım ve yavaşça yere çöktüm muhtemelen biri burda olduğumu farkedecekti
...
-imdaatt!
Dedim suya muhtaç olan bedenimle sesim neredeyse kısılmıştı heryer o kadar çok karanlıktıki telefondan gelen ışığı karşıya doğru doğrulttum ve tekrar güçsüzde
-yardım ediin!
Diye bağırdım
Sesim nerdeyse fısıltı şeklinde çıkıyordu saat 9 civarlarındaydı okul bomboştu ve hala beni farkeden olmamıştı,çantamdaki suya baktım dibinde çok az vardı ama onu şuan içemezdim yarın sabah a kadar dayanmalıydım.tekrar yere oturdum ve bacaklarımı uzattım kısa şort giyindiğim için serin taş zeminin soğukluğu bacaklarımı sızlatıyordu bacaklarımı kendime doğru çektim birden etraf dahada karardı telefonumun ışığını aramaya çalıştım ama yoktu elimle ekran kildini açmaya çalıştım ama açamadım kahretsin şarjı bitmişti tamamen savunmasızdım derin bi nefes aldım.güçleşiyodu artık hala bi umutla kurtulmayı bekliyordum ağzıma gelen tuzlu tatla ağladığımın farkına vardım kontrolden çıkmaya başlamıştım çığlık atıyor saçlarımı çekiştiyordum ve ardı ardına kapıya yumruk atıyordum sanki sanki nefesim elimden gidiyordum ellerimi soğuk zemine koydum ayaklarımı kıvırdım ve üstüne oturdum nefes almaya çalışıyordum ama nafileydi son kez bağırmak istedim
-lütfen
Fısıltı halimde çıkmıştı sesim ve birden mideme yumruk yemişim gibi hissettim ellerimi kollarıma koydum.iyice kıvrılmıştım bitmek bilmeyen sancılar vardı üzerimde ve bomboş okulun içinde derin çığlığım yankılandı.bağırarak ağlıyordum bir yandanda etrafa lanetler saçıyordum.sancıyan midemin üstüne bide başım dönmeye başladı çantamı kabinin köşesine  koydum ve başımıda çantama ellerimi birbirine sarmıştım buz gibi zemin vücudumu birçok kez daha sarsarken gözyaşlarım yüzümün kurumasına fırsat dahi vermeden ardı ardına iniyorlardı gözlerimi kapattım ve mırıldandım
-uyursam geçer
-uyursam geçer
-uyursam geçer
Açlıktan alt üst olmuş midem dışarıya mesaj yolladı elimle karnıma bastırdım
-şimdi olmaz!
Diye fısıldadım karanlığa
...
Savaştan
Kafamı masama gömdüm lanet olmalıydı şu sınavlara hocalara o sırada telefonuma gelen mesajı fark ettim
Melikeden
"Ufaklığa bi kaç oyunum olacak istersen sende katıl"
Cümleyi defalarca okudum ne yaptığını öğrenmem lazım dı bende ona küçük bi oyun oynamaya kara verdim
"tabikide görevim nedir"
Yazdım anında bildirim geldi
"Ben orasını hallettim sadece yarın sabah aşağılamaları yap yeter"
"Melikeee ne yaptın yine kıza"
"Bil bakalım kim şuan giyinme kabinlerinin birinde kilitli"
İçim içim ürpermişti bunu yapacak kadar canimiydi?evden hışımla çıktım zifiri sokakta durmaksızın koşuyordum.okula bardığımda nasıl gireceğim hakkında hiç bi fikrim yoktu telefonumun ışığını açtım ve elime sert bişey alarak pencerelerden birini kırdım atlamak için çıkarken camda kalan camlardan biri kolumu kesti koluma yavaşça dokundum ama bunla kaybedecek zamanım yoktu okulun içinde
"Ece "
Diye bağırıyordum.bodrum kata doğru etraf iyice karanlık oldu giyinme odasının önüne geldiğimde duraksadım bu kapıyı kilitlememişlerdi odaya girdiğimde tüm kapılar açıktı bi kapı hariç ağlama sesleri duydum hıçkıra hıçkıra kapının kolunu tuttum ve çok hışımla olmadan omuz attım kapıda ucuz mal olduğundan anında açılmıştı ve sonra ışığı içerideki büzüşmüş titreyen pembe kıza çevirdim uyuyordu uyurken ağlıyordu.
Nazikçe kucağıma aldım birşeyler mırıldanıyordu
-buldum seni ufaklık
dedim
-karanlık
Sadece mırıldanıyordu
-uyursam geçer
Gülümsedim
-geçti mi ?
Diye sordum cevap vermesini umutlayarak tam odadan çıkacaktım ki bi mırıltı daha duydum
-savaş
Dedi o an kalbim kalbimin içinde buzla muhafaza edilmiş duygularım eridi.
...
-yat şimdi buraya ufaklık
Yanına uzandım örtüyü üstüne örttüm evlerini bilmediğim için evime getirmiştim.pembe saçlarını elledim ipekten farksızdı saçları dudaklarının üzerinde gezdirdim ellerimi dudaklarına değdirdiğim he hücrem yanıyordu  ne yani ben bu pembe kafaya yani bu pembe bu iğrenç takma ismini kim demiştiki "ece"demek varken gülümsedim istemeden ve yavaşça soldu gülümsemem yaptıklarım geldi aklıma daha önce ben ve ben yatmıştım bu yatağa sadece ben anlayacağınız şimdi ben eceyle mi paylaşıyordum yatağımı hayatımı yada kalbimi
...
(Arkadaşlar lütfen eğer beğendiyseniz votelemeyi ve yorum yapmayı unutmayınız!)

PEMBE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin