Kapı ziline korkarak basan Bahar annesinin kendisine edeceği azarları düşünerek dudaklarını ısırdı. Saçlarının kimisi yüzüne yapışmış baştan aşağı sırılsıklam ıslanmıştı. Hoş Demir'le karşılaşmasaydı bu kadar fazla ıslanmazdı ama garip bir şekilde karşılaşmaları Bahar'ın hoşuna gitmişti. Zile farkında olmadan parmağını basılı tutan Bahar Demir'i düşünerek yaptığı bu hareketle gülmeye başladı. Annesi kapıyı açmış onu baştan aşağı sırılsıklam görünce kızmaya başlamıştı, ama Bahar gülüyordu.
"Amanın! Bu halin ne! Ben de Sevim arabasıyla getirir sanıyordum. Görür o yarın. Hastalanacaksın deli kız. Geç içeri. Kız ne diye gülüyorsun sen."
Bahar içeri girip annesinin yardımıyla ayakkabılarını çıkardı. Ardından annesinin tekrar yönlendirmesiyle odasına girdi. Yatağına oturup annesinin dolabından kendi için kıyafet çıkarmasını bekledi. Annesi kıyafetlerini yanına bıraktı.
"Hemen sağında kazak var önce üstündekinden kurtul sonra onu giy. Solunda havlu var, kazağı giydikten sonra hemen saçlarını kurulamaya başla. Havlunun yanında da pijama var pantolonunu çıkar ve onu giy."
"Teşekkür ederim anne ve sakin ol hastalanmam. Islanmak hoşuma gidiyor."
Annesi bir elini Bahar'ın yanağına koydu ve okşadı. "Ah yavrum senin vücudun hassas o yüzden ıslanman hoşuma gitmiyor, haydi lafa tutma beni ocakta yemeğim var üstünü değiştir de salona gel."
Annesi odadan çıkmak için hareketlendi. Kapıyı açmadan Bahar'a döndü. Kızı üzerindekini çıkarmaya başlamıştı. Değneğini duvara yasladı.
"Değneğinde burada kapının hemen sağındaki duvara yaslı tamam mı?"
Bahar başını onaylayarak salladı ve annesi odadan çıktı. Üzerini değiştirdi ve hızla havluyla saçlarını kurutmaya başladı. Havluyu başına dolayıp pantolonundan kurtuldu ve pijamasını giydi. Başına doladığı havluyla birlikte annesinin tarif ettiği yerdeki değneğiyle salona yöneldi. Burnuna dolan yemek kokularıyla gülümsedi. "Anne döktürmüşsün yine."
"Baban daha gelmedi az önce aradı beş dakikaya geliyorum dedi." Sesi mutfaktan geliyordu. Bahar kısaca "Tamam." Dedi ve eliyle tarayıp bulduğu koltuklardan birine oturdu. Yaklaşık beş dakika sonra zil çaldığında Bahar memnun bir şekilde gülümsedi. Babası her zaman dediği zaman gelirdi. Annesi kapıyı açmış ve babasının sesini duymuştu.
"Selamun Aleyküm hanım. Geldi değil mi zeytin gözüm?"
Gelir gelmez babasının kendisini sormasıyla minnetle gülümsedi. Bu aile Bahar için öz bir aileydi. Nasıl da korkuyorlardı Bahar'a zarar gelmesinden.
"Aleyküm selam bey. Geldi Bahar, salonda seni bekliyor."
Babası bir süre sonra salona gelmiş ve Bahar'ın yanağından öpmüştü.
"Nasılsın yavrum? Ve bu başındaki havlu da neyin nesi."
"İyiyim babacığım teşekkür ederim. Havlu biraz ıslandığım için önemli bir şey değil yani. Sen nasılsın?"
"İki önemli mücevherlerim evde iyiyim tabi ki."
Bahar kıkırdadı. "Baba doğruyu söyle iyisin değil mi? Bir sorun yok."
"Biraz omzum ağrıyor. Aslında biraz masaj yapsan fena olmaz. Senin ellerin geçiriyor tek ağrılarımı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADEM #Wattys2016
RomanceHayata atılan yeni bir adım ne kadar iyi olabilir,geçmişinin seninle ne kadar bağı olabilir?İnsanlar senin düşündüğün gibi midir? Hayatı boyunca etrafındaki insanların seslerinden başka bir şey duymayan,kendisine anlatılanlarla kendi hayal dünyasın...