20. Bölüm: Yüzleşme

3.7K 359 47
                                    

Selamlar,

Önemli bir bölümle daha karşınızdayız. Yüzleşmeler ile geçecek bir bölüm. ;)

GİF'TE Berkut ve Algün'ün evli dönemlerinden bir görüntüsü var. :)

________

Akça yüzündeki sırıtışı belli etmemek için beyhude çaba sarf ediyordu. İşin özünde öyle olmasa bile sanki herkes dönüp ona bakıyormuş gibiydi. İnsan psikoloji çok ilginç bir konuydu. Ecmel'in neden psikolojiye ilgi duyduğunu anlaması zor değildi.

Pars, kendisini yine aldığı yerde bırakmış ve önden okula girmişti. Birlikte görülmemeleri çok önemliydi. Sonuçta daha dün Yara'nın saçmalıkları ile okul çalkalanmışken yeni bir dedikodu silsilesine gerek yoktu. Şimdi düşününce Yara'nın sözleri şimdi nispeten gerçek olmuştu. Ne yani, kıza şimdi boşu boşuna mı dayak atmıştı? Hayır! Dedi içindeki ses. Yara fazla ileri giden yorumlar yapmış ve Akça'yı hafifmeşrep olmakla suçlamıştı. Bir yumruktan fazlasını hak ediyordu. Ecmel'in hakkı vardı; o kızda psikolojik sorunlar vardı.

Güneş, ufukta batmaya başlayınca genç kız saatine baktı. "Hii!" dedi tepkiyle. Akşam ezanının okunmasına az kalmıştı ve daha ikindiyi kılmamıştı. Hızlı adımlarla yurda doğru gidince Baybora'nın yolda Deli Dumrul gibi dikildiğini gördü. Daha doğrusu biraz düşünceli bir Deli Dumrul. İnşallah, bunca saat neredeydin, diye sormaz! Dedi içinden.

"Selamlar, kardeş." dedi Akça masumca sırıtarak.

"Selam."

Baybora'nın suratı asık, gözleri sıkıntılıydı. Hatta yorgun bir hali vardı. Kötü bir şey olmasa böyle olmazdı. Kızın içi bir anda sıkıldı. "Ne oldu?" dedi, Akça. "Kötü bir şey oldu deme sakın!" Daha yeni güzel bir şey olmuşken kötü bir şeyi kaldırabileceğini sanmıyordu. Zaten hayatındaki her şeyi yoluna koymayı başarmamıştı. Hatta çoğu şey havada asılı kalmış, darmadağın duruyordu.

"Kaplıca Koruluğuna gidelim."

Akça kaşını kaldırdı. "Sebep? Beni kaplıcada boğmayacaksın değil mi? Sonunda tek çocuk olmadığın gerçeği seni rahatsız mı etti?"

Baybora'nın sadece bir anlığına dudakları kıvrılır gibi oldu ama göz açıp kapayınca kadar yüzü tekrar asıldı.

"Havamda değilim. Gel. Konuşulması gereken şeyler var."

Genç oğlan kızın itiraz etmesine fırsat vermeden kolundan tutup doğruca Kaplıca Koruluğuna doğru sürükledi.

"Bekleyemez mi? İkindi namazını kaçırdım."

"Dışarılarda gezineceğine vaktinde kılsaydın." Akça itiraz ediyordu ki hemen ekledi. "Acil bir durum."

Koruluğa vardıklarında Akça buraya daha sık gelmesi gerektiğini kafasının bir köşesine yazdı. Aslında çok güzel bir yerdi. Çevresi ağaçlarla çevrili gölet, gizli bir mekan gibiydi. Yalnız kalıp, kafa dinlemek istediğinde tercih edebileceği bir yerdi ama Melodi ile geldiğinden beri bir kere bile uğramamıştı. Diğer öğrenciler de genelde burada zaman geçirmeyi tercih etmiyordu. Eh, göletin yanında tahta tabelaya "Girmek Yasak!" yazarsan, olacağı buydu. Kimse bunca yolu bir hiç için tepmek istemezdi. Tabi bunda göletin çok ters bir yerde olmasının da payı vardı. Koruluk kendini unutturuyordu derse, yeriydi.

Hal böyle olunca gizli konuşmalar için de biçilmiş kaftan oluyordu. Baybora'nın konuşmak için bu kadar acele etmesine neden olacak şeyin olduğunu iyice merak etmişti ki göletin yanındaki iki kişi dikkatini çekti. Anlaşılan Baybora gizli mekanını bir çifte kaptırmıştı.

Hayalet Üniversite [Hayalet Serisi #2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin