Habeş ve Leila gözgöze bir süre birbirlerine odaklanmışken, Habeş bir an kendini toparlar ve bakışlarını indirir...İçinden tebessümlü gözleriyle ''Berakkallah!..'' der bir ses,sonrasında ''Sana sığındım Rabbim!'' diyerek kaşlarını çatar, gözlerini kapatır.
...
Manidar bir hamle değil mi? Belki bazılarına göre avam ve belki de saçma! Şahsen ben böyle düşünmüyorum.Çünkü çoğu erkek bir kadını gördüğünde Allah'a sığınmayı unutur...Bunu duyunca şimdide dersin ki,"ne yani kadınlar şeytan mıdır ki erkek Allah'a sığınsın?" Değilse bile,sonsuz kudret sahibi Mevla kadına doğru yerde ve zamanda doğru kişi olan helaline kullanması için bir güç bağışetmiştir...Bu güç ki erkeğin eğer karşısındaki kadın helâli değil ise ondan Mevlaya sığınmasını gerektiren bir güçtür!Allah,kadınlarımıza bu emre sadık kalmayı,erkeklerimize de sonsuz bir hız ve kaçışla kadından o'na sığınmayı nasip etsin...
Habeş'te bu maneviyat ile bu hamleyi yapmış gözünü yere indirmiş, hayran kaldığı bu kadını nazarından korumak istercesine ''Berakkallah'' demiş,sonrasında da hayran kaldığı bu güzellikten Allah'a sığınmıştır.Çünkü bu gözler onun için o kadar güzel bakmıştır ki Leila ona baktığında sanki Habeş'in ruhunu benliğinden çekip almış ve kendi bedenine hapsetmiştir.Habeş'in benliği Leila'da kalmıştır...
...
Herhangi bir tehlike olmadığını nişancılara eli ile işaret eder.Hedef alınan namlular indirilir.Mescidde zikir sonlanmıştır.Bir süre sonra kapı açılır.Bir kaç kişiden sonra sarıklı ve beyaz sakallı Şeyh Ghassan kapıda belirir.Leila babasına döner ve sarılır.
-Rabbim! Sana sonsuz şükür...burnumuz bile kanamadı,der.Babası şevkat ve tevekkül dolu bakışlarıyla kızını kucaklar.Habeş silahını indirmiş,baba ve kızı izlemektedir.Şeyh Ghassan Habeş'e doğru bakar.
-Gazamız müberak olsun,der.Habeş bu güzel tebrikle tebessüm eder.
-Hamd olsun... der.Bölge iyice sakinleşmiştir.Belirli süre içinde ölülerimiz bölgeden toplanıp camii morglarına götürülmektedir.
Habeş arkadaşlarının yanına gitmiş,onlarla kucaklamıştır.Yusuf'a doğru yönelip,
-Koçuum! (sırıtır) uf mu olmuş benim askerim,der alaylı bir halde.Yusuf
- Komikmiş brader,diyerek onunla birlikte kendi ile alay eder.Omzuna şöyle bir göz atar kurşun içerde kalmış ve kolunu parçalamamıştır.Buna sevinirek revire gitmesi için Nedim'i görevlendirir.
Nedim ve Yusuf kışlaya doğru yönelince,Habeş onlara seslenir.
-Yatsıya yetişin,cemaat toplanınca burda olun! der.Çocuklar tamam anlamında başlarını hızlıca indirdiler,yollarına devam ederler.Ölüler toplanana kadar Habeş ve Laz Ali orda kalır,Leila mescidden ayrılır.Yusuf revire görüldükten sonra Nedim ile namaz için mescide gelirler,namazlar Şeyh Ghassan'ın imamlığı ile cemaatle kıldırılır.Kışlanın yolu tutulur.
...
Gece saat: 03.15
Habeş kulede nöbet tutmaktadır.Çatışma sonrası sıradan bir gecedir.Sessizlik hakim,gökyüzünde ışıl ışıl muazzam yıldızlar,vücudu yorgun bitmiş,gözleri yavaşça kapanmaktadır.Lakin bilindiği üzere uyumamalıdır.Gözleri ile savaş vermekten kurtulacak,nöbet devir teslim dakikaları yaklaşacakken bir an gözleri uykuya kontrolsüzce kapatır.
Birden bir sniper sesi duyar,şiddetle namludan çıkan kurşun jet hızıyla gözünün önünden geçip herhangi bir noktaya saplanır.Ses ile irkilip sarsılıp gözlerini hiddetle belerttiği vakit rüya olduğunu anlar uykusundan uyanır,karşısında yine o bir çift göz ile karşılaşır bu Leila'dır,"bir dakika nasıl buraya kadar gelmiş olabilir?" diye içinden geçirirken Leila ona "Dikkat et!" der...
Ne için böyle uyarmış olabilirdi ki,kendini toparlayıp "buraya nasıl geldin! Burada ne işin var?" diye soracakken, yavaşça gözleri tekrar açılır.Öylece rüyasını düşünürken,bir el omzuna biranda dokunur,ani bir refleksle gözleri faltaşı gibi açılır ve silahını doğrultarak arkasına doğru döner.
Rasim
-Şşş , şş benim kardaş, benim Rasim sakin ol! diye korkuyla uyarınca,Habeş acaba rüyada miyim tekrar diye içinden geçirir.Neyseki bu sefer gerçektir.Şaşkın şaşkın etrafına,gökyüzüne bakıp durur.Biraz önce ki sinepir kurşunu herhangi bir yerine isabet etti mi diye kontrol etmek için koluna,vücuduna şöyle bir göz gezdirir,başını eliyle kontrol eder.Rasim'e bakarken,Rasim ona,
-Kardaş! Sinirlerin bozulmuş senin sakin,git dinlen nöbeti devralmaya geldim,der.Habeş saate bakar,devir teslim saatinin geldiğini anlayınca,rüyada olmadığına emin olur,sakin bir iç çekip Rasim'e kuleyi teslim eder.Gidip dinlenmek için yorgun argın yatağına uzanır,gözlerini ürperti ile kapatır...
...
Seher vakti
Saat: 05.15"Esselâtu hayrûn mine'n-nevm"
"Esselâtu hayrûn mine'n-nevm"Gözlerini yavaşça açar,ezanın bitmesini bekler,ayağı doğrulur,her yeri kaskatı ağrımaktadır.Ayağa kalkınca eline jopunu alır,koğuşun ranzalarına sürterek takır takır takır ses çıkmasını sağlar.
-Koğuş! Namaza!...diyerek askerlerin uyanmasını sağlar.Abdestler alınır,namazlar intizamla, cemaatle eda edilir.Hava iyice açılınca herkes spor için dışarıya çıkar.
Günlük disiplinle her zaman olduğu gibi saatler ilerlerken,Üsteğmen tarafından Habeş odasına çağırılır.Acil olarak odasına gider.Kapıyı çalıp selam durur Üsteğmen Kemal bey ona,dünkü başarısından dolayı gizli bir görev vermek istediğini söyleyerek,görevden bahseder en iyi askerlerini yanına alıp söylediği bölgeye gitmesini ve orada 2 haftadan beri rehin alınan 5 Filistin'li sivilin kurtarılmasını istediğini söyler.
Emri alan Habeş odadan çıkar,bizim gruba emri bildirir, araçlara binilir verilen emir üzerine 7 kişi, istenilen bölgeye doğru ilerlenir.
Devam edecek...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAM EDENLER
ActionSaat: 04:47 "Ne yapıyorsun şimdi? Dur bileyim. Uyuyorsun,değil mi? Sıcak yatağında huzur içinde ha! Bende uyuyordum,taaki o korkunç gürültüyü duyana kadar. Dur bi dakika! Bu da ne? Vücudumun üstünde ki bu baskı da nedir? Anlımdan ılık ılık akan kan...