Sahne 9: Gizli Görev

17 3 6
                                    

Emredildiği üzere bölgeye geldiklerinde,önce arsayı iyice kolaçan ederler.Bölgede yıkık dökük bir bina kalıntısı bulunmaktadır,Üsteğmen Kemal Bey'in bahsettiği rehineleri burada tutmaktadırlar.Habeş ve bizim çocuklar belli noktalara konuşlanıp içeriyi dürbünlü silahlarla görmeye çalışırlar.Her bir noktadan tespit edilen cephane ve rehineler telsiz ile birbirleri bildirilerek,istihbarat toplarlar.

Salih,telsizden
-İçeride,5 kişi tarafından rehin tutulan bildiğimiz üzere 5 kişi var!Nasıl içeri sızıcağız?

Habeş
-Bilmiyorum belki de onları dışarıya çıkartırız!

Laz Ali
-Gardaşum! rehineler hakkında kimlik bilsigi var mi?

Habeş
-Yok brader,sadece sivil olduklarını biliyoruz!

Rasim
-Bunların birinin yüzü gözü fena dağılmış,sivil bir rehinenin bu kadar dayak yemiş olması tuhaf değil mi?

Habeş
-Şüphelendiğin bi durum mu var?

Rasim
-Bilmiyorum belki! Ama tuhaf,içeriye girdiğimizde yada onlar dışarıya çıktığında kesin birşey konuşuruz brader!

Habeş
-Anlaşıldı! Millet! Hazırlanın içeriye giriyoruz!.. Yusuf sen bina içini konrtol ediyorsun herhangi bir hareketlenme olursa bildir verdiğin komuta göre hareket edeceğiz!

Yusuf
-Tamamdır kardaş!

Habeş
-Haa bu arada,unutmayın bina kırık dökük,mühtemelen biraz sonra ki hareketlilikten dolayı,içeride ki askerlerin, burnunuzun dibinde bitebileceği ihtimalini göz ardı etmeden,gözlerinizi iyice açın!..Ve (sırıtarak) Ölmeyiin lan!! diyerek ava başlarlar.

Yusuf'un verdiği talimatlara göre bina içinden görülemeyecek bir yol izlemelerini söyler.Bizim çocuklar bu yörüngede hızla devam ederek binanın duvarlarına iyice yaklaşırlar ve sırtlarını siper misali duvarlara yaslarlar.Laz Ali işaret dili ile bu taraftan içeriye sızabileceklerini işaret eder.Habeş içeriye yavaş ve sessiz adımlarla girer yarısı yıkılarak dökülmüş merdivenlerden yukarıya çıkmaya başlar.Çocuklardan ikisi Kerim ve Nedim dışarıda tetikte kalmak için beklerler.

Habeş öndedir,birden eliyle çocukları durmaları için uyarır.İçerden ses geldiği için kulak misafiri olur.Biraz dinledikten sonra gözlerini şaşkınlıkla açar,kaşlarını çatar ve içeride çok önemli bir devlet adamının oğlu'nun rehinelerden biri olduğunu ortaya çıkar.Çocuklar da kapıya yaklaştıkları için bunu duymuş olurlar,Rasim şüphelenmekte haklıymış meğerse,adam o kadar çok dayak yemiştir ki yüzünün kim olduğu dahi seçilemez vaziyettedir.Filistin'in Cumhurbaşkanlığını daha önce yapmış olan Mahmud Abbas'ın oğlu Yasser Abbas resmen içerdedir.Üsteğmen Kemal Bey neden Yasser Abbas'ın burda olduğunu söylememişti,yoksa onların da mi bilgileri yoktu.Durumlar işte şimdi iyice karışmıştı.

Habeş kapıdan içeriyi gözetlerken kapıya yüzü dönük İsrail'li askerin arkasını döndüğü esnada hızlı bir şekilde karşı tarafa doğru yaklaşır.Çocuklarda onu takip edip diğer taraftan içeriye teker teker girer.İçeride ses olmasın diye telsizi devre dışı bırakıp kulaklıkla komut alırlar.Dört kişi içeride oldukları için her biri baş bölgelerinden İsrail askerlerini hedef almıştır.Bulundukları alan büyük olduğu için ve aşırı sessiz oldukları için fark edilmemiştirler.

Habeş içinden eğer bu adam buradaysa,bunlar 5 askerden ibaret değildir muhakkak bir takviyeleri vardır diye geçirir.Bir yandan da gözünü askerlerden ayırmaz,bir tanesi bi anda bizimkilerin sipere yattığı yere doğru yaklaşmaya başlayınca Habeş gözlerini ona dikerek içinden "Rabbi yessir velâ tüassir rabbi temmim bi'l-hayr" dedi.

O anda asker yaklaşmaktan vazgeçip arkasını dönerek diğer arkadaşlarına doğru yönelip uzaklaştı.Şimdi tam zamanı diye düşünerek nişan alınan hedefler nokta atışıyla vuruldu.Dört İsrail'li asker birden yere yığıldı.Kalan son adam şüphelendiğinden emin olunca en yakın siper bölgesine kendini attı bir süre bekledikten sonra başını çıkartarak ateş etmek istesede,dört kişinin namlusunda olduğu için saniyesinde oda öldürüldü.Rehinelerle başbaşa kalan bizim grup onları çözerek binadan çıkartmak için kapıya doğru yöneldiler.Habeş duraksayıp rehinelere,"başlarını eğip bina karşısındaki tümseğe doğru son sürat koşmalarnı,tümseği aşıp orda bulunan araca binerek beklemelerini" söyledi.

"On dakika içerisinde onların da araca geleceklerini,aksi halde gelemez ve şehit olurlarsa,zaten araca yakın bir askerimizin (Yusuf) onları kışlaya araçla teslim edeceğini de" ekledi.Merdivenleri hızlı bir şekilde inmeye başladılar.Rasim Yasser Abbas'ı omuzlarına yükleyerek onları takip etti.Rasim'in de rehinelerle birlikte araca koşması gerekiyordu.

Binanın dışına çıktıklarında Habeş'in tarif ettiği komuta göre hareket ettiler.Rehinelerle birlikte Rasim de koşmaya başlayınca Habeş telsizden Rasim'e "arkana bakmadan araca koş,emri yerine getir!" dedi.

Tam o esnada Yusuf telsizden tüm telsizlere,seslendi.
-Bölgeye bir İsrail aracı yaklaşıyor.İçinde sadece iki kişi var.Siz siper alın ben ikisini de indiririm,dedi

Habeş bunu duyunca Rasim'e kesin bir tavırla emretti.
-Sakin ne olursa olsun geriye dönme!dedi.

Görev herşeyden önemli idi.Yusuf binaya yaklaşmaya devam eden İsrail'li aracı izlerken,önce direksiyondaki askerin başına nişan aldı.Onu başından vurup zaman kazanacak sonrasında aracın tekerine de bir tane sıkacaktı.

Namlusunu ayarlayıp emin olunca birden ne olduğunu anlayamadı.Bir el ateş sesi duydu.Araçtaki asker başından vuruldu.Bu tetiği çeken,Yusuf değilse kimdi?Neye uğradığını şaşırdı,aracın hakimiyeti kaybolup savrulunca diğer İsrail'li askerinde o bilinmeyen nişancı tarafından vurulduğunu gördü.

Habeş
-Temiz mi?diye sordu.

Yusuf bi andan dürbünlü ile bölgeyi kolaçan ederken Habeş'i dinleyip cevap verdi.
-Brader temiz de!..ateş eden ben değilim!! diyince Habeş,Salih,Nedim,Kerim,Laz Ali etraflarını silahlarıyla kontol etmeye başladılar.

Yusuf tekrar,
-Bölgede bizi izleyip yardım eden biri var!! dedi.

Biraz sonra binanın arkasından Habeş'in olduğu bölgeye doğru arapça konuşup seslenerek yaklaşan sivil giyimli bir adam görüldü.

Yaklaşırken,
-Bir takviye daha gelmeden bölgeyi terk etmeliyiz! Haydi neyi bekliyoruz?! dedi bu adam Habeş ve bizim çocuklar şaşkınlıkla sivilin sözünü dinleyip araca doğru koşmaya başladılar.Bir yandanda bu adama karşı tedbiri ve şüpheyi elden bırakmadılar.Laz Ali silahının namlusunu bazen ona doğru odaklıyordu. Bölgeyi terk edip rehineleri kışlaya götürmek için aractaki yerlerini aldılar ve hareket ettiler.

Rasim aracı kullanırken Yasser Abbas'ın ve diğer rehinelerin iyi olup olmadığını kontrol ettiler.Habeş arka tarafta nişancı sivil adama doğru bakıp,kim olduğunu sorunca donuk bir sesle.
-Filistinli bir vatandaşım,diye cevap aldı.

Adam az konuşuyor ve normalden daha fazla yüzünü kapatmış giyimi dikkat çekiyordu.Bu cevap Habeş'e yeterli değildi.Birden "yüzünü aç" diye emreder tarzda konuştu. Adam bunu ciddiye almayınca Habeş sinirle yerinden kalkıp adamın yüzünde ki sarığı çekip yüzünden aldı.

Devam edecek...

16 Ekim'e kadar mola, Allah'a emanet dostlar...

KIYAM EDENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin