Sahne 10: Öfkeli

22 1 7
                                    

Müzik ile okumanızı tavsiye ederim.

Habeş yüzünden çekip aldığı sarığı elinde tutuyordu adamın yüzünü açıp kim olduğunu görünce bıkkınlıkla doğruldu.Suratında ki o ifadeyle bir süre kaldı.Çocuklar şaşkınlıkla afalladı.Salih "Haydaa!" diyerek sustu,Habeş kaşlarını çatarak sordu.
- Ne yapmaya çalışıyorsun sen?

Karşısında sus pus olan Leila idi, bian duraksadı cevap verecekken bekledi sonra gözlerini yavaşça kapatıp açtı,Habeş'e odaklandı Habeş bu bakış karşısında gözlerini indirdi.Leila suskunluğunu bozdu ve,
-Bizim burada buna yardım diyorlar,asker! dedi.

Habeş tekrar odaklandı.
-Adı üstünde "Asker!" değil mi?Burada olmana ve yardımına ihtiyaç yok Leila,sivil birinden yardım almıyoruz biz! dedi öfkeyle ve susup tam karşısında ki yerine oturdu.

Araba mübarek ülkenin toprak ve taş yollarında sarsıla sarsıla giderken Habeş ve cocuklar suskundu.Yol boyunca sukûtunu koruyan Habeş Leila ile göz göze gelmemek için savaş veriyordu.Bu çabayı gören bizim grup birbirlerinin omuzlarına hafifçe vurarak Leila için kendi aralarında "Yengemiz"deyip gülüşüyorlardı.

Habeş bu duruma iyice kıl olup gözlerini Leila'ya dikti.
-Bradeer! Türkçeyi ben anlıyorum,biliyosunuz değil mi?Kışlaya tek parça varmak isteyen,susmayı denesin! deyip gözlerini kızdan sıyırdı çocukların gözlerinde teker teker gezdirdi.

Her birisinin keyiften dört köşe olmuş suratı bu sözleri duyunca birden düştü ve ciddi bi şekilde toparlandılar.Leila ise ne söylediğini anlamaya çalışarak Habeş'e odaklandı.

Askeriyeye az bir süre kala Habeş Leila'ya sordu.
-O gece... şu karşılaştığımız ilk gece,kimi bıçakladın? Adamın üzerinden kimlik çıkmadı.

Leila,donuk ve esrarengizce,
-Bilmem...siz bulun! Ama kimliğe gerek yok İsrailli biri olması,öldürülmesi için yeterli bir kimlik! dedi.

Habeş bu cevabı içten içe sevmiş olsada prosedür olarak tavrını donuk bir ifadeyle korumalıydı.
-Bulunur elbet... bulunmasına daa seninle ne alakası var onu çözemedim! Silah desen var,sığınak desen,her türlü mühimmatın var,kulelerde nişancılık yapacağına,niye sende diğer arap kızları gibi değilsin?diye sordu.

Leila tebessüm etti
-Çünkü benim babam mescidin Şeyhi,o mescid de Peygamberin emaneti! Öylece durup yahudilerin eline geçmesine izin veremem,diyerek cevap verdi.

Bu kadının her bi kelamı Habeş'in ona hayran kalmasını sağlıyordu.Baksa içi benliğinden sıyrılıyor,konuşsa ona hayran bırakıyordu.Kaçmak istiyordu ondan ama durumlar ikisini de dip dibe sokuyordu.Mevla bu durumda kulunu bir kadın ile imtihan etmeye başlamıştı...

Rasim önden seslendi.
-Geldiik!

Araba durdu,aracın arkasından önce bizim çocuklar sonra Habeş en sonda Leila indi.Habeş birden Leila'yı kolundan tutup çekerek durmasını sağladı sonra aniden elini sanki bir ateşe dokunmuş gibi hızla geri çekti.
-Dur bir dakika,bekle...bir daha böyle bir karışılaşma olmayacak!Tamam mı?Biz sivilleri korumak için buradayız başlarını belaya sokmak için değil!

Leila
-Bu ülkenin sivillerinin başı zaten belada,(tebessüm ederek) o yüzden sorun yok...dedi.

Habeş "Doğru ya kızın ülkesi yerle bir halde benim ki de laf" diye geçirdi içinden.Leila'ya,
-Sen yine de etrafımızda dolanma Leila,Allah'a emanet ol,diyip ayrıldılar.

Habeş şapkasını takarak üsteğmenin odasına gitmek için,binaya giriş yaptı,yürürken postallarından çıkan ses yankı yapıyordu.Üsteğmenin odasına yaklaştı.Kapıyı,elini kaldırıp belli hızla tıkırdattı ve içeriden "gel" denilince girdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIYAM EDENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin