Daisy : Babiiiişşş
Daisy : Bak, biz yıkandık!
Daisy:
Calum : Mmm
Calum : Güzel oğluşumun yanında bir şey eksik.
Daisy : Ne
Calum : Sen yoksun
Calum : Seni bornozlu görmek isterdim.
Daisy : Hey...
Daisy : Çabuk gevşeme.
Calum : Tamam ya tamam
Calum : Daisy, bak ne diyeceğim...
Calum : İki hafta daha izinliyim.
Calum : Eğer sen de istersen hep beraber ufak bir tatile çıkabiliriz. Senin de fazlasıyla yoğun olduğunu ve bir tatili hak ettiğini biliyorum.
Daisy : Şey
Daisy : Bilmem ki.
Calum : Çok güzel olurdu. Tıpkı gerçek bir aile gibi.
Daisy : Patronumla konuşmam gerekiyor. Çekimlere başlayacaktık.
Calum : Ben hallettim desem?
Daisy : Yok artık.
Calum : Her şey hazır, Daisy. Otel, uçak biletleri...
Calum : Sana düşen şey sadece tamam demek.
Daisy : Pekala, Calum.
Daisy : Tamam.
Calum : AHH SENİ SEVŞYORUM
Calum : BİLETLER YARINA
Daisy : NE BU ACELE YA
Daisy : ERKEN Mİ DOĞDUN SEN? ANNENİN KARNINDA DOKUZ AY ON GÜN BEKLEMİŞ OLAMAZSIN.
Calum : ÇOK HEYECANLANDIM NE YAPMAMI BEKLİYORDUN
Calum : GERÇEK BİR AİLE GİBİ İLK DEFA VAKİT GEÇİRECEĞİZ ACELECİ OLMAYIM MI
Daisy : BAĞIRMA BANA
Calum : BAĞIRMIYORUM
Daisy : VALİZLERİ HAZIRLIYORUM BEN O ZAMAN.
Daisy : GÖRÜŞÜRÜZ.
Calum : GÖRÜŞÜRÜZ SENİ SEVŞYORUM
naber ayol
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the girl who sells roses ✧ calum hood
Короткий рассказDaisy: Sevgililer günündeydi, Daisy: Sana gül satmıştım, Daisy: Değil mi? Calum: Evet Calum: Ben senin gülünü almıştım, Calum: Sen de benim kalbimi almıştın. (by tooturntcalum&calsturbate)