Fırlayarak uyandım
Şimdi her şeyi hatırlamıştım,Yılanları kontrol etmeyi başardıktan sonra Strahlenberi kayık boyuta yollamıştım.O geri gelmeyi başarmıştı.Sonra da ben oraya gittim.Fakat dönmeyi başaramamış olmalıyım ki Strahlenber beni almaya gelmiş.
Tavana bakan kafamı karşıya diktim,kendi ofisimdeyim,tam karşımda akvaryumun içinde yılanım bana bakıyor.Evet,bu ilk temas anıydı.Yılanın zihnine bağlandığım saniye.Hemen kafamı saate çevirdim.Gerçekten de öyleydi.Uyandığım vakit,yılanın zihnine bağlanmamdan bir önceki veya bir sonraki saniye değildi,tam bir eşik anıydı.İki renkli levhanın birbirine temas ettikleri oradaki iki boyutlu çizgi,kendisi yok,ne kırmızı levhaya ait ne mavi levhaya,fakat ortada öylece duran siyah bir şeritte değil.Yılan tısladı ve kendime geldim.
Şu gün,keşfimi sadece ben biliyorum,Strahlenber işin içine daha karışmadı.On ikinci kez anlatma ihtiyacı da duymuyorum.
Peki?Ben bu makineyi yani quetzalı nasıl icat etmiştim?Hatırlamıyorum,hatırlamam lazım
Bir dakika,bu kasaba,yani tatil bölgesi bir tür zaman anormalliği içindeydi.evet...Bundan yola çıkmıştım daha doğrusu,Hemen telefonumu çıkardım
İşte oradaydı,gülümsedim,kızın numarası.O anlatmıştı...
Acaba geçmişe mi dönmüştüm,zannetmiyorum.Burası benim geçmişime tıpatıp benzeyen başka bir evren olmalı
Dışarı çıktım,koridorda Tılsım hanıma denk geldim,yanıma yaklaşıp deneyi yaptınız mı diye fısıldadı.Ben de evet anlamında kafamı sallayıp yürümeye devam ettim.Biliyorum ki bir su altı mağrasında dev bir quetzal makinesi var.Tesisten ayrıldım.Kafeslerin arasında yürüyor ve ne olup bittiğini hatırlamaya çalışıyordum.Epey zordu.Bu evrene ait olmayan hatırlarım bu evrene ait olan anılarımla birbirine karışıyordu.Her şey tamamdı,quetzal makinesi tamamlanmıştı.Soyu tükenmiş yılanlar tekrar üretilmişti,ama hatırlayamıyorum işte.Bu makine nasıl çalışıyordu ve amacı neydi.Projenin ismi kronos fonksiyonuydu.Sadece bunları anımsıyorum.Açıkçası heykel nerede emin değilim şu an
Tepelere çıktım.Telefonum çaldı.Arayan o ydu.
-Alo?
Sinan:Bir dakika,seninle önceden konuştuğumuzu biliyorum fakat bir tür hafıza kaybına uğradım tatlım,bana kim olduğunu ve benimle ne alakn olduğunu anlatır mısın
-Seni seviyorummmm
-Hoş,adın neydi
Melis nommetroyu çalıştırır
Sinan:Bu da neydi çok acayip hissettim.Sanki dejavu gibiydi
-E çünkü sen de hep aynı soruları tekrar tekrar sormaktan bıkmadın
Telefondan başka bir ses daha duyulur ses kapat şu telefonu Melis! der.
İnsana kendi sesi bir kayıt cihazından farklı gelirmiş,Sinan bu sesin kendisine ait olduğunu çıkaramaz ama bir tuhaf olur
Sinan:Bir dakika!
-Kapatmam lazım aşkım!Biraz sonra aricam tekrar
Telefondan diğer ses kızarark bağırır:Aşkım yok!aşkım deme kimseye !
telefon kapanır
Sinan numarayı aramayı denese de ulaşamaz
Sinan tepenin doruklarına doğru ilerlerken Erna ile Alexy'i görmüştür.Bir müddet onları kovalar sonra yorulup bıkkın bir şekilde kayalık araziye ilerler orada sık sık tırmandığı yekpara kayaya çıkar.Şu kronos fonksiyonu neydi acaba diye düşünür.Sonra ben hayattan ne istiyorum diye söylenir.Etrafı seyrederken cebinden naneli sakız kutusunu çıkarır ve ağzına üç tane ciklet atar