Bölüm 4

16 7 1
                                    

Burada tam bir saattir uzanıp yıldızları izliyorduk ve bana bir saniye bile sarılmayı bırakmamıştı.Hiç konuşmadan, soru sormadan. Aslında o kadar hoşuma gitmişti ki bu durum, karşılıksız sarılmalar, huzur, gökyüzü. İlk defa hayatımda huzuru bu kadar kolay şekilde yakalıyordum. Hiç tanımadığım bir adamın kollarında. Adaletin bu mu dünya?

"Anlatmak ister misin seni dünyadan bu derece bezdiren şeyi?" Anlatmalı mıydım, anlatırsam ne kaybederim ki zaten bir daha görmeyeceğim bu adamı. Sadece anlatmak istiyorum, ben anlatayım birileri de anlasın istiyorum.Çok mu şey istiyorum, ben yaşamak istiyorum. İzin yok.

"Babam sigara ve içkiye çok düşkündü. Her gece içerdi. Eve geç gelir, bazen sabahları kapıyı açardık ona.Korkardım hep içkiliyken ondan, yine ağabeyimle kavga edecek, anneme saracak, olay çıkartacak diye. Bazen uyur numarası yapardım bana da kızmaması için. Dinlerdim hareketlerini ama o beni sadece endişelendirmekle kalır ve gidip yatağına yatardı herkesi uyur görünce. Bir gün yine içmiş, bizi de o günün sabahında anennemgile bırakmıştı. Kendisi küs olduğu için hiç gitmezdi oraya. Gün sonunda yine bizi almaya gelmişti, kaşları yine çatıktı her zaman ki gibi. bindik arabaya, eve doğru yola çıktık. o kadar hızlı giderdi ki babam yine öyleydi. çok hızlıydı arabanın hakimiyetini kaybettiğinde küçük kardeşim ön koltukta abimin kucağında uyuyakalmıştı. Annemle biz arka koltukta oturuyorduk, suratı endişeliydi. "Ali yavaş ol, çocuk var ön koltukta bak."

Hiç bir şey söylemedi, sadece dikiz aynasından şaşkın ve korku dolu gözlerle karşıya baktığını gördüm ve önüme baktım ben de. Bakmaz olaydım, görmez olaydım o anı . Haykırış seslerini, kardeşimin ön camdan fırlayıp gitmesini , babamın kafasının direksiyona çarpmasını, abim ve annemin kanayan yaralarını."

Bunları anlatırken göz yaşlarım sel olmuştu ama sessizdim. Kafamı çevirip ona baktığımda yanağından bir damla yaşın süzüldüğünü gördüm. Birisi ilk defa benim acılarıma ağlıyordu.O an öyle bir his oluştu ki sol tarafımda, acıydı ama güzel bir histi. Sonra o da bana döndürdü kafasını baktı uzun uzun hiç bir şey  söylemeden. Gözleri bana acımayla bakıyordu sanki , canımı yaktı bakışları.İçime oturdu , bir damla da bu yüzden aktı gözlerimden.Hazırlıksız halinden yararlanarak sıyrıldım kızgınlıkla kollarından.

"Tamam artık yeter, çok sağ ol dertlerimi dinlediğin içi ama artık beni rahat bırak" dedim ve arkamı dönüp yürümeye hazırlandım.Birden elimi tuttu oturduğu yerden ve karşıma dikildi sonra.

"Benimle kal, seni bu halde bırakmam hiç bir yere" dedi yüzüne umut dolu bir ifade yerleştirerek.

"Yapamam. Hoşça kal."dediysem de elimi bırakmadı.

"Lütfen, yarın daha iyi olunca gidersin istediğin yere. Evim bu bu tarafa geldiğin ormanda, müsait bir kulübe işte."

O kadar masum ve umut dolu bakıyordu ki, o kadar içten kal diyordu ki gidemedim. Hafifçe kafamı salladım. Çocukça gülümsedi ve parmaklarını benimkilere doladı. Beni de peşinde sürükleyerek ormana doğu yürümeye başladı. Biz yürürken yağmur hafif hafif yağmaya başladı. Ağaç yapraklarına vuran damla sesleri, yağmur sonrası toprak kokusu, elimi sımsıkı tutmuş haylaz bir adam...Huzur.

"Ben uçurumlardan çok korkarım biliyor musun? Sen çok cesursun.Bir çok insanın korktuğu o uçurumdan atlamaya cesaretin var."

"Yanlış. Ben o uçurumun kenarında açan bir çiçeğim bulutlu çocuk."


Vote ve yorumlarınız benim için gerçekten değerli.


Kanıyor YüreğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin