G10

9 1 0
                                    

10.Bölüm~Bir vardınız, hiç yoktunuz.

"Terk etmekmi? Benim ruhum bedenimi terk etmişken beni terk etmekle korkutma!"

Belkide unutmalıydım. Hayatımda yaşadığım tüm olumsuzlukları, bana bulaşan belaları, babamın gidişini, annemin gözümün önünde eriyişini..hepsini unutmalıydım. Kafama takmak yerine onları gördüğüm ilk çöp konteynerına atmalıydım.

Ama sadece onlarla boğuşuyor ve durumu iki kat kötü yapıyordum. Neden bilmiyorum ama sanki birşeyi düzeltmeye çalıştıkça bataklık misali o sorunları kendime çekip düzeltmek yerine kendi içime atıyordum.

Olmuyordu işte. Asla iyi bir iş yapamıyordum sonu hep hüsran ve göz yaşı ile bitiyordu. Ben ise uzak bir köşede oturup berbat ettiğim durumu izliyordum. Yine öyle olmuştu. Yine berbat edip gözyaşı ve hüsran ile doldurmuştum her yeri. Bataklıktan bir farkım yoktu ve sanki durumu iki kat berbat etmeye yemin etmiş gibi insanlarıda o bataklıkta sorunları ile batırıyordu.

Ve bu gündüz gibi sesiz gece gibi hırçın bir şekilde olurken babam eve dönemden önce oturduğum koltukta tekrar otururken buluyordum kendimi.

Bir hıçkırık sesi daha ilişti kulaklarıma ve gözlerim yine ablama kaydı. Solgun ve sönük sarı saçları, şeffaflaşmış mavi gözleri ile berbatında berbatı yüz ifadesine eşlik ederken sabahtan beri sarıldığı fotoğrafa tekrar baktı.

Tanıdık Poyrazın siması ve su an gördüğümle fotoğrafta gördüğümün arasında dağ kadar fark olan ablam.

Ağlıyordu. Ağlıyordu çünkü ilk defa terk edilmek yerine tersini yapıp Poyrazı terk etmiş ve cok değil 1-1,5 hafta önce bizim ile tanıştırdığı adamın arkasından hıçkırarak ağlıyordu.

Çünkü pişmandı. Böyle olsun istemezdi. Elinde onun fotoğrafı ile 1 haftadır aralıksız ağlamak istemezdi.

Kim isterdi ki?

Kim bizim yaşadıklarımızı yaşamak isterdi ki.

Çünkü biz bunlari yaşadıktan iki gün sonra oyuncak bebek olarak aile oyunumuza ve evciliğimize geri dönerdik. Ama onların toparlanması. Zordu. Zor olan hiçbirşeyi istemezlerdi.

"Yeter"dedi annem otoriter sesi içimi titretirken " Ağlama Derin. Yeter artık. Kendini perişan etme ve artık şu aptallığa son verip onu unut"

Burnunu çekip anneme dönen ablamın yüzünde dehşet kırgın bir ifade vardi. Üzgün ve kırgın ve birazda sinir dolu.

"Sen babam evi terk edince kendini perişan ediyordun ama anne. Çünkü tek gerçek aşk sizinkiydi dimi? Tek gercek siziniz. Teşekkür ederim ama kalsın."dediğinde busefer annemin yüzü asıldı ve salonun kapısını sertçe kapatıp çıkan Derinin arkasından öylece baktı.

Sonra oda birseyler mırıldanıp salondan çıktı ve ben yine tavana bakarken buldum kendimi. Herşey babamın gitmesiyle başlamış ve bizi bir çukura ittirmişti. Şimdi ise bir aile olup o çukurdan çıkmak yerine kendi ellerimizle çukuru iyice derinlestiriyorduk.

Evet, aileydik. Küçük, kaçık, garip ve ruhsuz bir aile. Ama en ufak sarsıntıda herbiri bir yana dağılan bir aile. En çokta buna üzülüyordum işte. Birbirimizin yanında durmak yerine kendi odalarımıza kapanıp yanlızlığı tercih ediyorduk. Oysaki ben ablam ile konuşup onun morolini düzeltir ve sonuna kadar yanında durabilirdim.

Ama ne ruhum buna izin veriyordu nede çürümeye yüz tutmuş bedenim.

Poyraz ise..onu o gece konuştuktan sonra arkadaşlarını aynı sokakta sigara içerken görmeme rağmen onu görmemiştim. Neden bilmiyorum ama onu bir daha görürsem suratına yumruk atmak istiyen bir yanım vede ablamı bir şekilde daha hızlı toporlanmasina yardım edecek şekilde ayrılmak için plan kurmasını tebrik etmek istiyordum.

🔱 GülümseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin