15 Eylül 2016

49 5 0
                                    

Sevgili Okuyucularım,

Günlüğümü yazarken dinlediğim müzikleri sizinle paylaşmaya karar verdim. İyi okumalar! 

Bu gün, bu akşam dışarıda oturuyorum. Hava soğuk olduğu için üzerimde ceketim var. Elimde kahvem, yıldızlarla başbaşayım. Onlar bana bakıyor ben onlara. Herşey çok güzel. Eksik olan hiçbir şey yok. Onu hatırlıyorum birden. Gözlerim doluyor. Dudaklarımı birbirine bastırıyorum. Ağlamamalıyım. Ağlarsam bütün unutma çabalarım boşa çıkar. Onu hatırlamamam lazım. Hayır hayır hayır.

Gözlerimi kapatıyorum. Derin bir nefes alıp veriyorum. Birden ona kadar defalarca sayıp aklımı meşgul ediyorum. Böylece kendimi kendime geri getiriyorum. Gözlerimi açıp en parlak yıldıza bakıyorum. Aklıma onunla beraberken birbirimize verdiğimiz söz geliyor. Akşamları birbirimizi özlersek en parlak yıldıza bakalım...

Yıldıza bakmaya devam ediyorum. Umarım iyidir diyorum. Başka bir şey düşünmüyorum. 

Tam bu esnada kulaklarımı delecek kadar şiddetli bir kaza sesi duyuyorum. Arabanın sert bir şekilde duvara toslayış sesi bu. Kalbimin bir anda normalden daha hızlı attığını hissediyorum. Hızla ayağa kalkıyorum. Elimden kahve fincanı yere düşüp kırılıyor. Kendime sürekli şunu tekrar ediyorum; hayır hayır hayır... 

Hızla evimin önündeki yola çıkıyorum. Kaza anayolda olmuş. Dumanlardan belli oluyor. Yutkunuyorum. Mideme yumruk yemişim gibi hissediyorum.

Hemen cebimden telefonumu çıkarıyorum. Fenerimi açıp yola en kısa sürede ulaşan kestirmeye yöneliyorum. Karanlıkta koşarken ağlıyorum. O olmasın diyorum, o olmasın... o olmasın... o olmasın... Arada takılıp yere kapaklanıyorum. Sonra yine apar topar ayağa kalkıp koşmaya devam ediyorum. Tek düşünebildiğim şey kaza yapanın o olmaması. 

Ağaçların arasından düzlüğe ulaşıyorum. Düzlükte her şey net. Kazayı net bir şekilde görebiliyorum ama kaza yapanları bir türlü göremiyorum. Çünkü hemen herkes başlarına toplanmış. Yaklaşmaya başlıyorum ama korkuyorum. Ya oysa?

İyice yaklaşırken ambulans geliyor ve önümü kapatıyor. Gözümde yaşlarla ambulansın arkasından dolanıp görevlilerin sedyeye koymaya çalıştıkları çocuğu görmeye çalışıyorum. Çocuğu yüzündeki kanlardan onu göremiyorum. Ancak görevliler onu sedyeyle alıp ambulansa taşırlarken ambulansın aydın ışığıyla yüzünü seçebiliyorum. O değil.

Büyük bir oh çekiyorum. Başım dönüyor ve geriye doğru sendeliyorum. Kendimi sürekli avutmaya çalışıyorum. O değilmiş...

Yavaşça uzaklaşıyorum ambulanstan. Geldiğim yoldan tekrar eve dönüyorum. Adımlarım yavaş ve sessiz. Kafam yere eğik ve bakışlarım donuk bir şekilde odama giriyorum. Kapımı kapatıp yatağıma uzanıyorum. Gözyaşlarımın yastığa geçmesine izin veriyorum. Unuttuğumu zannederken onun için bu kadar endişelenmem, beni yine eski günlere alıp götürüyor. 

Onunla olduğum eski günlere... Hasta olduğunda çorba yapıp okula götürdüğüm günlere... Hatıralar her yerde, her an yanımda, her an canımı yakmaya hazır... 

Vsaksnana GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin