Bugün karşımda oturuyordun ve muhabbet ediyorduk. Ben kahvemi içerken sen de turunculuğu ile dikkat çeken kupandan yeşil çayını içiyordun.
Önceki gün ne yaşadıysak anlatıyorduk birbirimize. Hatırlıyor musun Luke? Oysa ben yabancılara güvenmezdim, özellikle adı Luke olanlara.
İşe gitmem gerektiğinde dudaklarını hafifçe büktün ve annesi istediğini almamış çocuk gibi somurttun. Sonraki gün de geleceğimi bilmeliydin. Belki biliyordun da.
Aramızda bir ilişki vardı. Adını bilmiyorduk sadece. Bilmemekten memnundum ben, seni bilmem tabi. Belki adını koymaya korkuyorduk ha? Bu ihtimal daha sıcak gözükmüştü gözüme.
Sadece 3 gündür tanıdığım bir insanla bu denli yakın olmak? Bir tür ilişkiye sahip olmak? Arkadaşlıkta içerisindeydi bu ilişki dediğim şeylerin Luke. Sana başlangıcta o anlamda gelmemiştim. Oslo'ya o amaçla gelmemiştim.
Bana sıcak gelmiştin. Buradaki herkesden farklı. Bu yüzden bana hediye ettiğin turuncu kupa favorim olmuştu Luke.
Bana resmi olarak tanışmamızın üzerinden sadece 3 gün geçmiş olmasına rağmen hediye vermiştin.
O zaman seni kaybetmemem gerektiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rainbow | l.h
Fanfictionİspanyolca'da seni seviyorum demenin daha orijinal ve bana kalırsa daha güzel bir yolu vardır. Bu seni seviyorum demekten farklı olduğu için benim için anlamı büyüktür " yo quiero comer culo" " hayatımın ışığısın" anlamına gelir. Luke sen benim hay...