Mauve

21 3 2
                                    

Avusturalya'da olan ilk günümüzde daha uçaktan iner inmez ailen ile tanışacağım için gergindim.

Aslında ailenle akşam yemeğinde tanışmak istiyordum. Şık elbiseler, resmiyet ve yemekler ile. Bu fikir senin de hoşuna gidince bir otelde 1 gecelik oda tutmuştuk. Sonra sizin evinize geçecektik.

Akşama kadar uyuyup jetlag etkisini azaltmaya çalışmıştık ikimizde. Yalan söylemeyeceğim sana sarılarak uyuduğum her uykudan uyanmamayı diliyordum. Dilediğim şey ölmek değil,sana sarılı kalmak Luke.

Gözlerimi açıp karanlığa alışmam gerekirken alarmın çaldı. Korkuyla yere cidden sert bir şekilde düştüm ve sorumlusu sensin.

Bana gülmek yerine  kaldırsaydın iyi olurdu ama neyse. Seni gülerken izlemek acımı unutturdu. Çok güzel güldüğünden bahsetmiş miydim Luke? Kahkahaların arasında sesin kayıyordu ve bu adeta bir melodi gibi kulağıma geliyordu.

Ailenin evine gitmek için hazırlanıyorduk. Uyumlu giyinmiştik, istemeden de olsa.

Ben leylak rengi bir elbise giymiştim. Aykkabı olarak da siyah converse'lerim vazgeçilmezdi. Ama bugün annen ile tanışacağım için siyah topuklu ayakkabı giymekte karar kılmıştım.

Tabi sen üzerindeki siyah ceket ve kenarındaki leylak rengi çicekle, beyaz t-shirt ve siyah dar pantolonla gideceğimiz yerin çok da resmi bir kurum olmadığını bana bir kez daha hatırlatmıştın.

Siyah converselerimi giydikten sonra seni inceledim. Çok ciddiyim her ayrıntını. Özenle kaldırmana rağmen isyan edip farklı yerlere dağılan saçlarını. Siyah ceketini düzeltmeni. Beyaz t-shirt'ünün asla aşırı derecede kaslı olmamana rağmen aşık olunası vücudunu belli edişini. Siyah dar pantolonun ve siyah converselerimizin uymunu.

Saat 8'i gösterdiğinde sizin evin önünde arabada bekliyorduk. Çünkü ben gergindim. Sen de ben gerginim diye endişeli.

"Luke, gerginim. Ya her şeyi mahvedersem?"
"Öyle birşey olmayacak güzelim. Şimdi derin bir nefes al ve kapını açmamı bekle. Onlar seni sevecek eminim."

Derin nefesler aldım. Kendimi neredeyse doğuracak bir kadın gibi hissetsem de beni sakinleştirmişti.

Kapımı açıp elimi tuatarak inmeme yardım etmiştin. Centilmenliğin sınırlarını bir üst çıtaya taşımakta üstüne yoktu.

Kapıyı çaldığında kalp atışlarım senin tarafından duyulacak kadar yüksekti. Annen bizi güler yüzle karşılamış ve senden önce bana sarılmıştı. Annenin beni senden daha çok sevdiğini düşünüyordum Luke? Bu kadına ne söyledin?

Yemek daha önce görmediğim kadar sesli geçmişti. Baban bana senin benden çok bahsettiğini söylemişti. Bunu sen de duyunca ikimiz de senkronize gibi başımızı öne eğip kızarmıştık. Gülmeyi ihmal etmemişlerdi.

Tahmin ettiğim gibi geçmemişti yemek. Herkesin sustuğu ve anneni dinleyen ve her dediğini kabul ettiren birisi olarak düşünmüştüm, çok farklıydı oysa.

Annen valizlerimizi alıp gelmemizi tembih edip bizi yolcu etmeden önce bana

"Oğlumun gözlerindeki pırıltı olduğun için teşekkür ederim, Luna" demişti.

Rainbow | l.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin