-1- Ben kimim?Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ

9.8K 150 62
                                    

"Pardon burası neresi?" diye sordum karşımdaki çocuğa.Gözleriyle beni süzerken rahatsız olmuştum uzun beyaz elbise kenarları çamur ve bazı yerleri yırtılmıştı.Ayakkabılarım yoktu.

"Los Angeles."

"Neresi?" dediğimde bir kahkaha atmıştı komik bir şey mi söylemiştim?Bana göre hiç komik değildi.

"Sen ciddi misin?" Sağ elimi koluma koyarak destek aldım uzun süredir yürüyor bazende koşuyordum.Kocaman ormanda tek başıma ne işim vardı ki? Hiçbir şey hatırlamıyordum.Hiçbir şey!!!

"İyi misin?" Gözlerim benden bağımsız bir şekilde dolmaya başlarken kafamı hayır anlamında sağladım.Sanki belirli şeyler kafamdan silinmişti.Elini cebinden çıkardı ve ciddileşti.

"Ne oldu?"

"Bilmiyorum." dedim ürkek bir ses ile.O sırada arkadan bir grup genç bizim yanımıza doğru yürümeye başladı.

"Şansa bak." diye mırıldandı bir çocuk.

"Bu kim?" diye sorulduğunda geriye doğru birkaç adım attım.Kim olduğumu,nereden geldiğimi , burada ne işim olduğunu bilmiyordum.Kimdim ben?Adım var mıydı?Yeni doğmuş gibi hissediyordum.Yeniden...

"Hey sakin ol." Geriye doğru birkaç adım daha attım.Kolumdan tuttuğunda kafamı yerden kaldırıp ona baktım.Mavi gözler,okyanus mavisi...

"Sana nasıl yardım edebilirim?"

"Kolumu bırakabilirsin."

"Ah özür dilerim."

Arkadan uzun siyah saçlı bir kız geldi. "Marco gitmiyor muyuz?"

"Siz gidin."

"Gidebilirsin." diye mırıldandım.

"Sana ihtiyacı yok."

"Hayır Vicky siz gidin." diye sesini yükseltti.Vicky denilen kız son bir defa beni süzdükten sonra yanımızdan uzaklaştı.

"Adın ne?"

"Ben ben hatırlamıyorum."

"Kafanı bir yere mi vurdun ?" Beyaz uzun elbiseme baktım boğuşmadan çıkmış gibiydim dağınık saçlar,yırtılmış ve çamur içinde bir elbise...Belkide kafa mı bir yere vurmuştum ve bir süreliğine hafızam gitmişti ya da bilmiyorum her şey olabilir.Belirli şeyler silinmiş gibiydi.BELİRLİ.

"Hatırlamıyorum."

"Hastaneye gitmelisin."

"Aslında bir isim hatırlıyorum sadece bir isim." Kendi ismimi hatırlamazken başka bir ismi nasıl hatırlayabilirdim ki!

"Bu da bir şey."

"Jack.Jack Torres." diye mırıldandım.

"Hadi ama Emma Torres'in babası balıkçı olan adam."

"Hayatını bilmiyorum sadece bir isim." Bu ülkede kaç tane Jack Torres olabilirdiki?Hmm çok olabilir.

"Seni oraya götürmemi ister misin?"Mavi gözlerine,okyanus mavi gözlerine baktım.Benim gözlerimden saf olduğu temizdi.En azından boşboş bakmıyordu.

"Böyle bir iyilik yapar mısın?"

"Kesinlikle."

Arkada duran arabayı işaret etti.Oraya doğru yürürken çelişkideydim.Hafızasın kaybetmiş birisi olarak doğru kararlar verme yeteneğim mükemmel olabilir miydi?

"Bu arada ben Marco."

"Bende X." dediğimde gülümsedi.Siyah saçlarını geriye attıktan sonra "Memnum oldum." dedi.

"Bashettiğin kız Emma,Jack Torres'in kızı onu nereden tanıyorsun?"

"Aynı lisedeyiz,aynı sınıftayız."

"Arkadaşsınız yani." Benim için arabanın kapısını açtı koltuğa oturduğumda emniyet kemerini taktım.Kurallar uyulması içindir.

"Aslında değil.Sessiz sakin birisi pek konuşmuşluğumuz yok.Genellikle tek başına takılıyor."

"Asosyallik." diye ekledim.

"Evet."

"Ne kadar uzaklıkta?"

"Buraya uzak kalıyor biraz merkeze uzak bir kasaba."

"Kaç saat sürer?"

"Bir saat trafik falan olursa bir buçuk."

"Oha ne ?" Ağzım açık kalmıştı.Ağzımı kapattığımda aptal bir gülümseme yayıldı.Tepkilerim aşırıya kaçıyor olabilirdi.

"İstersen yarım saatte gidebiliriz."

"İyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." demeye kalmadan boş yolda son gaza bastı diyebilirim.Emniyet kemerine sıkıca tuttum bir yararı olcağını sanmasamda sadece kendimi güvende hissetmek için.

"Seni daha önce tanıyormuş gibiyim ama bu imkansız."

"İmkansız diye bir şey yoktur bayan X."

"Çok çok hızlı."

"En kötü ihtimal kaza geçirir ölürüz."

"Heyy cesedimi hiç kimse almaz ve bende kimsesizler mezarına gömülürüm.Bunu kabul edemem."

"Ne kadar güzel hayaller bunlar..." Aptal gülümseme tekrar dudaklarımda yayıldı.Hız yine aynıydı oldukça hızlı hiçbir yavaşlama yok.

"Karşıda bir şey var yavaşla." diye bağırdığımda."Bir şey yok göremiyorum."

"Hayır orada bir kadın var." Ani bir fren yaptı ve ben hemen arabadan indim arkaya koştum.Hiçbir şey yoktu.Hiç kimse...

"Buradaydı." diye fısıldadım.Buradaydı onu gördüm yemin edebilirim.

"Hastane işi daha mantıklıydı sanırım."

"Hayal görmüşümdür."Yanıma geldiğinde derin bir nefes aldım.

"Belkide bundan 2-3 saat önce çok mutlu bir insandım."

"Böyle olması gerekiyordur tanrının işine karışılmamalıdır."Yutkundum.

"O adamı bulmak istiyorum." dediğimde arabaya döndüm.Koltuğa oturduktan bir süre sonra Marco geldi.

"Hastaneye gitmek daha mantıklı."

"Hayır balıkçı adamı görmek istiyorum." derken sessim gereğinden fazla yüksek çıkmıştı.Aynı zamanda karşıda duran ışıkların bir tanesi söndü.

"Şey ben özür dilerim."

"Hayır hayır anlıyorum ya da anlamaya çabalıyorum." Kızardığına emin olan gözlerimle yola baktım.

"Az kaldı diyebilirim."

"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum." Belkide bundan sonra hiç göremeyeceğim birisiyle konuşuyordum.Ama görmesemde onu unuttucağımı sanmıyorum.Marco...Bir sürede daha giderken göl kenarına geldik.

"Şuradaki ev onların." Arabayı durdurdu.Kapıyı açtım ve arabadan indim.

"Yine mi çamur!" diye söylendim.Beş altı adım attım arkamdan geliyordu.Üç basamak olan tahta merdivenden çıktım ve kapıyı çalmadan önce onun gelmesini bekledim.

"Sanırım bunu yapabilirim." dediğimde kapıya tıkladım.

"Babaa ben açarım."Kapı açıldığında karşımdaki kız büyük ihtimalle Emma bembeyaz olmuştu.Marco söze girdi.

"Bay Torres." sözünü tamamlamasını izin vermeden "Baba seni çağrıyolar." diye bağırıp evin içine doğru koştu.Bembeyaz olması dışında yanakları kızarmış ve saçlarıyla oynamıştı gereğinden fazla.Balıkçı adamın ayak seslerini duyduğumda boynumu büküp Marco'ya baktım.

"Sorun yok." derken bile insana umut verebiliyordu.

"Carmen." dedi balıkçı adam.Marcoyla birbirimize bakıp kaldık.

"Pardon bayım beni nereden tanıyorsunuz?"

KARANLIK TARAF(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin