Dört yıl sonra...
Huzur... Şu son zamanlarda en doruğunda yaşadığım şey. Varlığını vücudumun en ücra köşesinde bile hissedebiliyorum. Sebebi? Baran. Tam dört yılım. Her saniyemi dolu dolu geçirdiğim insan.. Sevgilim... Hayatım...
Üniversitenin 3. yılınıda Baranla aynı evde kalarak bitirmiş bulunuyorum. Aynı üniversite, farklı bölümler, aynı ev, farklı yatak. Lisenin son yılı o girdiğimiz sınav sonucu şu an onunla aşık olduğum şehirde -İzmir'de- birlikteyim. Tek isteğim olan hukuk fakültesini kazanmanın mutluluğuyla Baran'ı aradığımda İngilizce İşletmede olduğunu söylemişti. Ve bu haberi duyduğum an soluğumu yanında aldım. Sonrası hep birliktelik işte. Ailelere gelecek olursak zaten altıncı ayımızda onlara ilişkimizi anlatmıştık. Ve benide İzmir'e Baran'a emanet olarak göndermişlerdi.
Şimdi ben mutfakta kahvaltımızı hazırlarken o ise mışıl mışıl uyuyor. Kimi geceler birlikte uyuyoruz. Ona sarılarak, kokusuna içime çekerek uyuduğum uyku en güzel uykularım oluveriyor. Ama hep değil işte, kimi zaman. Bilirsiniz beni öyle ileri gidemem işte. Hem sakarım ben beceremem. O da biliyor beni, tanıyor. O yüzden hiç üzerime gelmiyor, beni zorlamıyor, ısrar etmiyor. İşte birde bu yüzden çok seviyorum onu. Beni cinsiyetim için değil ben olduğum için seviyor. Bende onu seviyorum mesela. Çok fazla...
Tamamiyle kızarmış olan sosisleri koymak için dolaptan bir tabak alırken tezgahın üzerindeki bardağı yere düşürdüm. O çıkan ses sessiz mutfakta yayılırken donup kalmıştım. Cam kırılmasından korkardım hep. Sanki kötü bir şey olucakmış gibi gelirdi bana. Hiç şu "Nazarı alır" inançlarına da inanmamışımdır zaten.
Yerdeki cam parçalarını toplamaya çalışırken parmağımda bir acı hissettim. -YAHU SAKARINIZIM BEN UNUTTUNUZ MU? SAKARLIK ETMEZSEM OLMAZ- Çıkardığım tiz çığlıktan sonra Baran koşarak yanıma geldi. Elimi tuttu ve parmağımdaki cam parçasına bakmaya başladı. Bende ona... Yeni çıkan sakalları, alnına düşen saçları, uykuyu tam alamamaktan şişmiş gözleriyle yine aşık olduğum adama daha çok aşık olmamı sağlıyordu. O parmağımdaki cam parçasını çıkartırken küçük bir çığlık daha attım. Bana "Biraz daha dikkatli olmalısın sevgilim" diyip dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra mutfaktan çıktı. Tahminimce elektrik süpürgesini almaya gitmişti. Bu sahneyi 3 yıldır yaklaşık yüz kere falan yaşadığımdan dolayı ezberlemiştim artık. Ve bingo! Elektrikli süpürgeyi açıp yerdeki camları temizledi. Sonra bana göz kırpıp mutfaktan çıktı. Bende soğumak üzere olan sosisleri tavadan alıp güzelce tabağa koyduktan sonra hazır olan kahvaltı masamızın ortasına yerleştirdim.
Baran içeri girip çaylarımızı koydu ve kahvaltımızı etmeye başladık. Baran yemek yerken konuşmayı sevmezdi. Çünkü yemeğe aşık olduğundan aralarına kimsenin girmesini istemiyordu. Bazen onu o yemeklerden bile kıskanıp trip attığımda "Sana ve yemeklerine aşığım" diye düzeltip gönlümü alıyordu.
Kahvaltımız bittiğinde birlikte masayı toplarken "Bugünki derslerim iptal oldu benim evde kalıcam yani" dediğinde kafamı sallamakla yetindim. Uzun cümleler kurmaya üşendiğim zamanlar mutlaka oluyordu ve şu an tamamiyle onlardan biriydi.
Hazırlandıktan sonra televizyon izleyen sevgilimin dudağına bir buse kondurup evden çıktım. Evimiz okula yürüme mesafesindeydi. Yaklaşık 5 dakika sonra okula varmış olacaktım. Kulaklığımı takıp yürümeye devam ederken bir yandanda etrafımdan geçip giden insanları inceliyordum. Kim bilir o genç bedenlerde ne yaşanmışlıklar vardır diye düşünmeden edemedim. Acaba hangisi mutlu? Hangisinin sevgilisi var? Hangisi sevgilisine aşık? Ya da hangisi platonik olduğu sevgilisine günden güne daha çok bağlanıyor? Okula geldiğimde düşüncelerimden sıyrılıp sınıfa girdim. Bir an önce dersin bitmesi ve sevgilimin yanına gitmek için sabırsızlanıyordum.
Orta yaşlardaki hoca içeri girdiğinde kulaklıklarımı çıkarıp çantama tıktım. Bir kaç muhabbetten sonra derse başladık. Geçen 2 saatin sonunda uyumuş bir şekilde etrafa bakıyordu herkes. Okulda arkadaşım yok. Alisa, Arya, Çağan İstanbuldalar. Baran harici birisiylede konuşasım yok zaten. Başka arkadaşa da gerek yok anlayacağınız.
Sonunda ders bittiği zaman oturduğum yerden kalkıp çıkış kapısına yöneldim. Doğruca sevgilimin yanına gitmek tek dileğimdi. Bunun için hızlı adımlarla ilerliyordum. Eve ulaştığımda içerden birkaç ses geliyordu. Baran televizyon izliyordur diye düşünüp kapıyı çalmadım. Anahtar'ı çantamdan çıkartırken yere düşürmemin çıkardığı tiz sesle içerdeki seslerde kesildi. Sonunda yerden anahtarı alıp kapıyı açtığımda büyük bir süprizle karşılaşmıştım.
BENİM CANIM SAKARLARIM MERHABA! Ah biliyorum beni çok özlediniz ve biliyorum bana çok kızgınsınız ve haklısınız da. Dibine kadar! Yeni bölüm için olan ilgi beni fazlasıyla mutlu ediyor. Ancak Sakar'ı daha fazla ilerletemiyorum. Bir bölümde bitiricektim aslında ama size kıyamadım. İki bölümle bitiricem. Belki sonra özel bölümde yayınlayabilirim. Belli olmaz :) Sizleri seviyorum:*